Erzat ATASOY

Malatya ovası sesizliğe bürünmüş herkes günün yorgunluğunda çoktan derin uykularına girmişlerdi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde benim yüreğime bir hüzün ve keder doldu,ayrılık vakti geldi çattı kucaklaşmalardan sonra geride bir hüzün yumağı bırakarak bindiğim araç beni hızla orada uzaklaştırdı.

Arabamız karanlığı farlarıyla yararak güzel bir Arguvan türküsüyle beni daha da derin bir hüzün adasına taşımaktadı.
Gözlerim nemlendi, bana sorulan sorulara titrek bir sesle yanıt veriyordum çünkü, ezgili bir türkü beni tamamen kedere boğmuştu.
Bir volkan gibi patlamak üzereydim hava meydanına yaklaşmak üzereydik karmaşık duygularla kendimi bir anda meydanın içinde buldum.

Yüzlerce koşuşturma içinde kucaklaşmalar,yerini ağlamalara bırakıyordu,gurbet yolu gariplerin yolu türküsü bir anda belleğime düştü.
Bu bir gerçekti istesek de istemesek de geldiğimiz yere gitmek zorundaydık,hiç bir güç bizi geri çeviremezdi.
Uçağımız büyük bir gürültüyle gökkubeye doğru uçtu  artık şehri geride bıraktık.
Uçağın içinde ki sesizliği çocukların ağlamaları bozuyordu,semada hızla ilerliyorduk uçak yeditepeli şehre varmak için inişe geçmişti,şehir öbek öbek ışıklı tepelerde gülücükler atıyordu bağrına basmak için hazırlanıyordu,Marmara üzerinde uçarken uzakta ki gemiler çoktan rıhtımda kalkmış başka bir limanda demirlemek üzere yollarına koyulmuşlardı.
Denizin üzerinde ilerlerken sadece  yakamozlar eşlik etmekteydi elimi uzatsam yakalayacaktım.

Büyük bir gürültüyle uçak yere düştü ve yavaş yavaş perona yaklaştı,meydan bir panayır yerinden farksızdı. Klaksonlar ve korna sesleri insanların bağrışmalarıyla adeta yarış içindeydiler.
Yanıma yaklaşan bir taksiye binerek hızla limandan uzaklaştım,artık İstanbul'a ayak basmıştım,milyonlarca insanı bağrına basan ve onları mihman eden bu şehre bende katıldım.
Gürültülü bir yolculuktan sonra eve yerleştim,gece bir hayli ilerlemişti,kendimi koltukta buldum ayaklarımı kırdım günün yorgunluğu üzerime bir bulut gibi çökmüştü.
Meğerse derin bir uykuya girmişim. Ramazan davulunun gümbürtüsüyle uyandım,kulaklarımı tırmalayan bu ses beni çocukluk yıllarıma götürdü,balkona çıktım caddeyi davula vurarak ilerleyen davulcunun yaşamını idame etmek için yaptığı bu görev beni derinden etkiledi.

Kaldığım evin karşısında ev lambaları teker teker yanmaya başladı iftar vakti gelmişti,herkes bir telaş içindeydi tan ağarmaktaydı,uyumalıydım.
Sabah erken kalktım yoğun bir güne başlamalıydım evden çıktım,ahali uğraşılarına yetişmek için adeta yarşıyorlardı,birbirlerini ite kalka otobüslere koşuyorlardı,avaz avaz müşteri kapmak için bağıran şöför mavinleri,acayip bir kirlilik yaratıyorlardı.
Yolun her iki yanı da insan seli gibiydi,çok ürkmüştüm bir an gitmem gereken yere gitmekten vaz geçtim,ama gitmem gerekirdi bindiğim araç üzüm salkımı yerine insan salkımına dönüşmüştü.

Yüreğim durdu nefes alamıyorum  yüzümde ki ter, boncuk boncuk olup önümde duran sahsın üzerine akıyordu,bir kaç durak gittikten sonra indim,hızla yola koyuldum yolun kenarında ağlayan bir çocuk gözüme ileşti,yanına yaklaştım kara gözlü şakakları çıkmış,yüzü sararmış bir Afrikalı çocuktan farksızdı.

Göz göze geldik, ürkekti neden ağladığını sordum. Sol elinde selpak mendili göstererek bir haydutun diğer mendillerini alıp kaçtığını parasını vermediğini söyledi,daha sekizindeydi bu çocuk  saçlarını okşadım kalan mendilini  aldım.
Kocaman gözlerini gözlerime çevirdi eline koyduğum paraya bakarak şaşkın bir biçimde ama bu çok para bir mendil için,sırtını sıvazladım bu senin alın terin dedim ve ayrıldık,çocuk başka düşlere ben yoluma devam ettik.
Bu şehrin hergün buna benzer binlerce olayla karşı karşıya olduğu her halinde belliydi.

Bu şehirde nice gonca güller bırakıldı.
Bu şehirde nice gonca güller arandı,ne ölümden korktular nede ölümü düşündüler,şimdi yedi tepeli sehirde nice koçyiğitler toprağa düştü.
Bu şehirde çocuklar aç yatıyorlar,kocaman gözleri ve çapak çapak göz yaşlarıyla yeditepeli şehirde umut arıyorlar ,gelecek arıyorlar ellerinde kağıt mendil satarak...

Aşk olsun çocuklar... Aşk olsun....
Sizler birgün mutlaka bu dünyayı  yeniden yaratacaksınız,bir elinizde kalem bir elinizde yüreğiniz olacaktır,işte o zaman herşey sizin olacaktır...