Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve eşi Münevver Arınç, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Doğan TV Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, TBMM Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde Medyanın Rolü Alt Komisyonu Başkanı ve Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı Doç. Dr. Zeynep Karahan Uslu katılımıyla açılan ve 2 gün devam edecek sempozyumun sunuculuğunu ise oyuncu Meltem Cumbul yaptı.

Beş oturumda gerçekleşecek ve medyada kadın çalışanların durumu ve kadının medyada yer alma biçimine ilişkin sorunların tartışılacağı 'Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu'nda katılımcıların büyük çoğunluğunu, medya, üniversite ve iş dünyasının kadın temsilcileri oluşturuyor.

Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu'nun düzenleyici kuruluşu BYEGM'nin Genel Müdürü Murat Karakaya, açılış konuşmasında bu sempozyumun amacına ulaşacağına inandığını dile getirdi, "Hedef kitleye yeni ufuklar, bakış açıları kazandıracaktır" dedi. BYGEM olarak son yıllarda önemli bölgesel, ulusal ve uluslararası toplantılara imza attıklarını belirten Karakaya, Türkiye'nin bölge ülkeleri için medya üssü olması ve bunun üzerinden kardeşlik mesajlarının etkin kılınmasını amaçladıklarını aktardı. Genel Müdür Karakaya, "Medya alanında ulusal, bölgesel ve uluslararası toplantılar ile Türkiye'nin dünya ile bütünleşmesi için çabalıyoruz" dedi.

Antalya Valisi Ahmet Altıparmak, Antalya'da çalışma hayatında kadın ağırlığının çok fazla olduğunu belirterek, bu durumun kentte yayın yapan gazete, dergi, radyo ve televizyonlarda kadının 'fert' olarak yer almasını sağladığını söyledi.

Antalya genelinde 90 gazete bulunduğunu, 13'ünün sahibinin kadın olduğunu kaydeden Vali Altıparmak, sarı basın kartı taşıyan 221 medya mensubu arasından 49'unun kadın olduğuna dikkat çekti. Vali Ahmet Altıparmak, sorumlu yazı işleri müdürleri açısından da 70 erkeğe karşılık 20 kadın sorumlu yazı işleri müdürünün Antalya'da görev yaptığını söyledi.

KADIN VE MEDYA EN ÖNEMLİ İKİ KONU BAŞLIĞI

Daha sonra söz alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, kadın ve medyanın ülkemizin en önemli konu başlığı olduğunu belirtti. Kadının tarihte işveren, işçi olduğunu, bilimde, sanatta var olduğunu, hükümdarlık da yaptığını aktaran Bakan Şahin, şöyle dedi:

"Kadın da medya da en önemli sorgulama alanlarımızdan biri olarak karşımızda duruyor. Kadın hakları ile yapılacak her şeyin bizim için en önemli toplumsal hak olduğu, erkeklerin de bu alanda varolması gerektiğine inanırken, kadınlarla ilgili yapılan bir çok düzenlemenin, özellikle medya dünyamıza baktığımızda üçüncü sayfa haberlerinde ve arka sayfa magazin haberlerinde görmek istemiyoruz. Artık 'kral çıplak' deme zamanı olduğunu düşünüyoruz. Kadın yalnızca bedensel güzelliğiyle değil, aklı, duygusal zekası, iffeti, cesareti, hikmeti, adaleti ile vardır."

KADIN VE ÇOCUK HAKLARINDA TARAFIZ

Bakan Şahin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak, kadının statüsünü yükseltmenin en büyük görevlerinden biri olduğunu aktardı. Bakan Şahin, "Kadının sorunlarını çözmek, kadın ve çocuk hakları ve bütün dezavantajlı gruplarda birebir tarafız. Bu konuda bunu engellemeye çalışan veya yanlış yönetim anlayışında olan herkesin de karşısında olduğumuzu kısa ve öz bir şekilde ifade etmek istiyorum. Geldiğimiz noktada yapılan birçok araştırma söylüyor ki, kadın, çocuk, genç üzerinden yaptığımız yayınlarda cinsellik ve şiddet üzerindeki ana başlıklarda toplumda büyük bir rahatsızlık olduğunu görüyoruz. Yüzde 75, yüzde 80'e yaklaşan bir oranda yayınlardan memnuniyetsizlik duyulduğunu görüyoruz" diye konuştu.

BİRLİKTE ÇÖZÜM

Bunu bir kişinin, bir kurumun düzeltmesinin mümkün olmadığını dile getiren Bakan Şahin, "Burada hepimizin kendi öz denetimi içerisinde düzeltmemiz gerektiğine inanıyorum. Burada özellikle medyada varolan ve hakikaten bu ülkenin yetişmiş özgün bireyleri olan, tecrübesine birikimine inandığım arkadaşlarımızla beraber düzelteceğiz" dedi.

RUH SAĞLIĞINI BOZAN BİR KADIN- MEDYA ALGISI

Araştırmalara göre gençler ve çocuklar üzerinde yapılan yayınların ciddi manada sanal ortamlar oluşturduğunu, beklentileri yükselttiğini, gerçek hayatta bunları karşılamadığı zaman toplumun, çocukların ruh sağlığını bozan bir kadın- medya algısı ile karşı karşıya kalındığını kaydeden Bakan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz burada toplumun beklentilerine, bu salonda olanlar hepimiz çözüm makamındaysak ne yapacağız? Önce her birimizin kendi içinde ne yapmamız gerektiğini çok iyi çalışmalıyız. Empati yaparak, hoşgörü içerisinde, birbirimizi anlayarak bunu başarmamız gerekiyor. Hiçbir ticari reklam kaygısı benim ülkemin kadınlarının, çocuklarının, gençlerinin geleceği kaygısından daha önemli olamaz. Ben töre cinayetleri komisyonu başkanlığı yaptığımda, sahada yaptığımız çalışmalarda, özellikle Diyarbakır'da gidip aşiret reislerini, kanaat önderlerini toplayıp 'Bu toplumun değişim-dönüşüm dinamiğinde yanımızda olun' dediğimiz zaman, onların söylediği çok önemli bir şey vardı. 'Vekilim, başkanım toplum değişti, gençler- çocuklar bizi dinlemiyor. Burada aşiret, reislik bitti. Siz Ankara'ya dönün ve Ankara'da kitle iletişim araçları ile olan süreci lütfen bizim de rahatsız olduğumuz süreklilikle yönetin' denildi."

YUMURTA- TAVUK HESABI

Bakan Fatma Şahin, yönetici kadrolarında yüzde 12 köşe yazarı kadın olan, genel yayın yönetmeninin olmadığı ve kadınların kendi içinde çok zor şartlarda çalıştığı bir medya sektörü ile karşı karşıya olduklarını belirtti. Bakan Şahin, "O nedenle 'Siyasette kadın neden az, kabinede neden bir bakan var' deme hakkımız var mı? Bu topyekün bir kalkınmadır, topyekün birbirini besleyen yumurta- tavuk hesabı, topyekün birbirini besleyen bir aydınlanma projesine dönmesi gereken önemli bir alandır diye düşünüyorum" dedi.

'TOPLUMU BERABER AYDINLATACAĞIZ'

Bakan Şahin, Bakanlık olarak toplumu aydınlatmada en büyük paydaşlarının medya olduğunu aktardı. Bakan Şahin, "Yaptığımız hukuki düzenlemeleri de sizinle beraber topluma anlatacağız. Toplumun beklentilerini de sizinle beraber yöneteceğiz. Biz bilim ve aklı kullanacağız. Biz sizlerle paydaşız, ortağız, beraber bu ülkenin geleceğini inşa edeceğiz. Bize düşen ne ise, aile ve sosyal bakanlığı olarak biz sizlerin hizmetkarıyız" diye konuştu.

'KADINI YALNIZCA ŞİDDETLE ANLAMLANDIRMAYALIM'

Medyanın bir aydınlanma projesine döndüğü, artık negatif haberin haber değil, tüm haberlerin haber olduğu yeni bir sisteme, yeni bir Türkiye'nin inşasına hep birlikte başlanılmasını isteyen Bakan Şahin, şunları söyledi:

"Kadın bilimde de sanatta da ticarette de var ülkemde. Rol model kadınları çoğaltalım. Gençlerimizin başarı hikayelerini anlatalım. Kadını, aileyi yalnızca şiddetle anlamlandırmayalım. Onu beraber çözelim. Ama benim bu ülkemin güçlü kadınlarını, rol modellerini de gençlere örnek olarak gösterelim. Onların başarı hikayelerini anlatalım. Onlara da başarmaları için moral ve motivasyon verelim diyorum. Biz bunu başarabiliriz."

BÜLENT ARINÇ: KADIN VE ÇOCUKLAR İÇİN POZİTİF AYRIMCILIK

Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu'na eşi Münevver Arınç'la birlikte katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anayasanın 10'uncu maddesine göre herkesin dil, ırk, renk, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebepler nedeniyle, ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu söyledi. Devletin bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olduğunun altını çizen Başbakan Yardımcısı Arınç, 2 yıl önce yapılan halk oylamasıyla birlikte, ayrıca kadınların, çocukların, yaşlıların, engelliler için pozitif ayrımcılığın hukuki olarak hayata geçirildiğini ve Anayasal güvence altına alındığını kaydetti.

Gelişmiş modern toplumlardan en ilkel kabile toplamlarına kadar kadının üstlendiği sorumluluğun erkeklerinkinden fazla olduğunu belirten Arınç, "Kadınlar anne olma, eş olma görevlerinin yanı sıra, tarlada ırgat, fabrikada işçi, kamuda memur, özel sektörde her kadın gibi çalışan, ter döken, evinin ve çocuklarının geçimini sağlayan emekçi durumundadır. Hayattaki rolleri bu kadar yoğun ve önemli olmasına rağmen maalesef kadınların yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada başta siyaset olmak üzere, karar mekanizmalarındaki yerleri arzu edilen noktada değildir" diye konuştu.

Türkiye'de anayasa değişikliğiyle birlikte gelen pozitif ayrımcılıktan sonra bu tablonun kadınlar için olumlu şekilde değiştiğinin ilk işaretlerini aldıklarını ve bundan sonra daha da iyi konumlara geleceğine inandığını dile getiren Başbakan Yardımcısı Arınç, AK Parti içinde her seçim döneminde meclise giren kadın milletvekili sayısının bir önceki döneme göre arttığını söyledi.

Türkiye'de kadınların ekonomiden eğitime, sağlıktan sanata kadar yaşamın her alanda önemli başarılar kazandığı görüşünü savunan Arınç, "Yapılan araştırmalar Türkiye'de bazı meslek gruplarında kadınların temsil oranlarının Avrupa ülkelerine göre daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bilimsel alanda kadın öğretim görevlilerinin oranı yüzde 40'la bir çok Avrupa ülkesinin üzerindedir" dedi.

Başta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olmak üzere TBMM'nin kadının toplumsal hayattaki yerinin daha da iyileştirilmesi, yaşanan olumsuzlukların giderilmesi için büyük bir motivasyon ve çalışma azmi içerisinde olduklarını dile getiren Başbakan Yardımcısı Arınç, "Kadını ilgilendiren her konu ajandamızın en üst sıralarında yer alıyor. Hem TBMM ve hem de hükümet olarak bu konuda çok hassas davranıyoruz" dedi.

Hem dünyada hem de Türkiye'de kadınlarla ilgili sorun alanlarından en önemlisinin, kadınların medyada temsili konusu olduğunu belirten Arınç, 20'den fazla kadın örgütünün bir araya gelerek 2008 yılında gerçekleştirilen medyada kadınların temsil biçimleri çalışmasının bu konuda ayrıntılı bilgi sunduğunu ve adeta sorunun röntgenini çektiğini dile getirdi. Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu araştırmaya göre haberlerde, baş sayfalarda, manşetlerde kadınlar bireysel varlığı olmayan eş, fedakar anne, magazin malzemesi, konu mankeni, cinsel nesne olarak sunuluyor ya da tamamen yok sayılıyor. Tüm medyada kadınların hak mücadeleleri ve eylemlerinin yer alma oranı sadece yüzde 3. Kadın çalışanlara karar mekanizmalarında, ülke siyasetine katkıda bulunan yorumlarda, gündem belirleyen metin ve programlarda çok az yer veriliyor. Televizyon ana haber bültenleri yönetim kadroları sadece yüzde 16'sı kadınlardan oluşuyor. Buna karşılık haber merkezlerinde haber hazırlayan kadınların oranı yüzde 35. Haber merkezlerinde çalışan kadın kameraman sayısı yok denecek kadar az. Yaygın ve genel televizyon kanallarındaki siyasi tartışma programlarını yapanların tamamına yakını erkek. Haber tartışma programları katılımcılarının yüzde 11'i kadın. Kadının medyada görmezden gelinmesi, eksik, temsili ya da belirli roller içinde sunulması küresel bir sorun olarak varlığını sürdürmekte. Yapılan araştırmalarda kadınların ancak yüzde 21'lik temsille var olabildikleri görülmektedir."

MEDYADA ERKEK EGEMEN YAPI

Türkiye'de medya yönetiminde son yıllarda kadın gazeteciler yer almasına rağmen medyada erkek egemen bir yapının varlığının açık bir şekilde ortada olduğunu belirten Arınç, kadınların muhabir, kameraman, yazar, foto muhabiri olarak çalışmasına rağmen yayın politikasını belirleme noktasında yeterince yer verilemediğini kaydetti.

Kadınların yeteri derece yer almamasının olumsuz etkilerinin de mevcut televizyon yayıncılığında açıkça görüldüğünü belirten Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle konuştu:

"Ülkemizde bazı televizyon prodüksiyonlarında cinsellik, şiddet, ayrımcılık, genel ahlak kuralları ve toplumun moral değerlerine karşı olumsuz bir dil kullanılmaktadır. Şiddet de, cinsellik de maalesef kadın üzerinden işlenmektedir. Bu da kadınları öncelikle bedene indirgemekte ve maalesef sömürmektedir. Farklı kadınlık durumları ve yaşamları medyada temsil edilmemekte, kadın ihanet eden, yuva yıkan, marjinal çerçeveye oturtulmaktadır. Son dönemlerde ekranlarımızı dolduran yerli dizilerin neredeyse tamamında içi boşaltılmış, değersizleştirilmiş nesneye dönüştürülmüştür. İhanet eden, evlilik dışı ilişkiler kuran, yuva dağıtan temel değerleri hiçe sayan bir profille anne, hayat arkadaşı daha ötesi herkes gibi insan olan kadın bütün bu masum ve kutsal özelliklerinden çoğu kez ayrıştırılmaktadır. Ya da tam tersi dayak yiyen, zulme uğrayan taciz edilen, tecavüze uğratılan, aşağılanan bir dille zavallı, acınası bir yaratığa dönüştürülmektedir."

KADIN PROGRAMLARI, KADININ KADINA YAPTIĞI ZULÜM

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bu kadın figürünün hemen her türden televizyon yapımının 'değişmez malzemesi olarak' pervasızca kullanıldığını belirterek, "Bizzat kadınların sunduğu, seyircinin istekleri doğrultusunda hazırlandığı iddia edilen ve adına kadın programları denilen bu programları ben kadının kadına yaptığı zulüm olarak görüyorum" diye konuştu.

Kullanılan dil, işlenen konular, davet edilen konuklar ve marjinal gündemlerle ekranları başında bulunanların ruh sağlığıyla oynandığını savunan Bülent Arınç, bu programlarda şiddet ve gözyaşının ölçüsüzce kullanıldığını da söyledi.

Magazin adı altında mahremiyetin sınırlarının da ihlal edildiğini belirten Başbakan Yardımcısı, "Evlilik programları hakkındaki görüşlerimi daha önce çeşitli vesilelerle dile getirdiğim için burada tekrarlamak istemiyorum. Evlerimizde hayat arkadaşlarımız, çocuklarımızın anneleri, iş hayatında mesai arkadaşlarımız, dostlarımız olan kadınlara yönelik bu dil ve anlatım tarzı, kadınlardan daha çok bizleri rahatsız ediyor" diye konuştu.

Kadın konusunda haberlerde sakıncalı bir dilin varlığının görülmekte olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Arınç, haberlerin ağırlıklı öznesini erkeklerin oluşturduğunu, haberde yer verilen kadınların ise olumlu hikayelerden ziyade kurban, mağdur olarak sunulduğunu söyledi. Günlük gazetelerin haberlerinin yalnızca yüzde 25'ini kadınların oluşturduğunu belirten Arınç, "En dikkat çekici durum ise kadınlarımızın gazetelerimizin iç ve dış politika, ekonomi gibi genellikle erkeklerin ilgi alanına girdiği varsayılan ciddi konuların yer verildiği ilk sayfadan ziyade magazinel, ya da soft haber olarak adlandırılan kültür, sanat, moda, sağlık gibi haberlerin yer aldığı orta sayfa ya da son sayfada yer verilmektedir" diye konuştu.

EDİTORYAL DÜZEYDE KADIN TEMSİLİ ARTMALI

İnternet ortamında durumun farklı olmadığını kaydeden Başbakan Yardımcısı Arınç, bu olumsuzluğu gidermenin işin profesyonellerinin elinde olduğunu belirterek, "İşlerini son derece başarıyla yürüten kadınların medyanın her alanında yeterli oranda temsil edilmesi gerekmektedir" dedi. Kadınların editoryal düzeyde temsil edilmesinin yalnızca kadınlar için değil, medyanın genel olarak sorunlu ve şiddete meyilli dilini de düzelteceğine inandığını kaydeden Bülent Arınç, "Kadın bakış açısının egemen olduğu medyamız şiddetin ve kutuplaştıran, ayrıştıran çatışmacı dilin hegemonyasından kurtulacaktır" diye konuştu.

Devlet olarak yasaklar getirmeden bağımsız otorite olarak adlandırılan kurumlarla tüm dünya ile paralel düzenlemeler yaptıklarını ve demokratik olarak işleyen denetim mekanizmasıyla soruna müdahale ettiklerini belirten Arınç, "Siz medya emekçisi kadın ve akademisyenlere büyük görevler düşmektedir. Sizin kendi iradenizle atacağınız adımlar sorunun çözümü için son derece önemli olacaktır" dedi. Hükümet olarak bu konuda üzerlerine düşen neyse yapmaya hazır olduklarını kaydeden Başbakan Yardımcısı Arınç, son yaptıkları Bakanlar Kurulu'nda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve ilgili kurum ve kuruluşlarla da işbirliği yaparak, Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu'nun ayrıca takip edilmesine karar verildiğini söyledi.

MÇ(HA/BT)