'60 Yıldır Barış ve Güvenlik İçin Birlikte' başlığıyla gerçekleştirilen 19'uncu Uluslararası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansı' başladı. Antalya'nın Serik İlçesi'ne bağlı turizm beldesi Belek'teki Papilion Otel'de toplanan ve iki gün devam edecek konferansın açılış konuşmasını yapan Emekli Büyükelçi, Türk Atlantik Konseyi Başkanı Ömer Akbel, NATO'ya üyeliğin 60'ıncı yılında Türkiye'nin NATO'nun güvenlik ve barış politikasına önemli katkılar yaptığını söyledi.

Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte yeni uluslararası riskler ve tehditlerin Euro-Atlantik bölgesinde ortaya çıktığını ve bunların devam edeceğini kaydeden Akbel, "Ancak Türkiye'nin stratejik özelliği aynı kalmaya devam etmektedir. Savunma ve güvenlik politikalarında NATO ve Türkiye'nin karşılıklı önemi artamaya devam etmektedir. Ne türden değişiklik olursa olsun, ittifakta Türkiye NATO'ya katkıda bulunmaya devam edecektir" diye konuştu.

NATO'NUN GÜNEYDOĞU SINIRI KORUNUYOR

Akbel'in konuşmasının ardından NATO Genel Sekreteri Fogh Rasmussen'in konferansa gönderdiği mesaj okundu. Genel Sekreter Rasmussen, şubat ayında NATO'ya üyeliğinin 60'ıncı yıldönümü kutlanan Türkiye için aralık ayında yapılan toplantıyla hava savunma yeteneklerini iyileştirmesi ve Patriot füzelerinin konuşlandırmasına karar verildiğini kaydetti. Rasmussen mesajında, "Böylelikle tabii ki nüfus ve ülke korunacağı gibi NATO'nun güneydoğu sınırındaki her türlü tehdide karşı bir savunma sağlanmış olacak. Tabii ki burada ittifakın ve bizim ortak güvenliğimizin önemini destekleyen faaliyetleri görüyorsunuz" ifadesine yer verdi.

Mesajında NATO'nun 3 önceliğini ortaya koyan Rasmussen, NATO'nun genişlemeye devam edeceğini kaydetti. Rasmussen, "Ortaklıklar, ittifakın başarısı için önem taşıyor. Ortaklarımızı genişleteceğiz. Aynı zamanda NATO üyeliği isteyen ülkelere yardım etmeye devam etmeliyiz. Türkiye sayesinde geleceğe güvenli bir şekilde bakabiliyoruz" ifadelerini kullandı.

SURİYE KRİZİ VE PATRİOT FÜZE SAVUNMA SİSTEMLERİ

Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru ise Türkiye'nin dış politikada ilkesinin her dönemde 'Yurtta barış, dünyada barış' ilkesi içinde şekillendiğini söyledi. Türkiye'nin 60 yıl önce stratejik bir seçim yaparak NATO'ya katıldığını kaydeden Bakan Yardımcısı Koru, "İttifaka katılma kararımız demokratik görevimizin bir sonucu ortaya çıkmıştır" dedi. Türkiye'nin NATO'ya Soğuk Savaş'ın da sona ermesiyle birlikte gerek insan gerekse finansal anlamda önemli bir kaynak tahsis ettiğini belirten Koru, şunları söyledi:

"Türkiye ittifakın güneydoğu bölgesindeki güvenliğini korumak için, özgür ve barış içinde bir Avrupa'nın güvence altına alınmasında, demokratik değerlerini korunmasına katkıda bulunmuştur. Suriye krizi kötü duruma gelmeye başlamış, iktidar, militan güç haline gelmiştir. Mümkün olan bütün olanakları kullanarak ayakta kalmaya devam etmektedir. Türkiye'ye 200 binden fazla Suriyeli mülteci başvuruda bulunurken, 140 bin Suriyeli Türkiye'de mülteci kamplarında yaşamaktadır. Duruma kayıtsız kalamayız. Bizim vatandaşlarımızın yaşamlarına tehdit, aynı zamanda NATO'nun güneydoğu sınırına net tehdittir."

Bu kapsamda 4 Aralık'ta dışişleri bakanları nezdinde toplanan NATO'nun Türkiye'nin hava savunmasının güçlendirilmesine, ittifakın sınırları boyunca hava savunma kabiliyetinin artırılmasına karar verdiğini hatırlatan Bakan Yardımcısı Koru, "Bu karar ittifakın dayanışmasının ve birliğinin uygulamada yansımasını göstermektedir. Konuşlandırmanın savunma amaçlı olduğunu vurgulamamız gerekir. Patriot füze savunma sistemlerinin Suriye'deki krizi sona erdirmeyeceğinin bilincindeyiz" dedi.

ARAP-İSRAİL ÇATIŞMASI

Türkiye'nin Suriye halkıyla dayanışma içerisinde olduğunu ve bu halkın ihtiyaçlarını gidermek ve beşeri krizleri noktasında uluslararası toplumla birlikte hareket edeceklerini belirten Naci Koru, Ortadoğu'nun kitle imha silahları ve nükleer silahlardan tamamen arındırılmasından yana olduklarını kaydetti. Bu noktada İran'ın bu konudaki tutumuna açıkça 'karşı' olduklarını dile getiren Dışişleri Bakan Yardımcısı Koru, bölgede Arap ve İsrail çatışmasına kalıcı çözüm bulunmadan kalıcı barışın mümkün olamayacağını dile getirdi.

Konferans, açılış konuşmalarını ardından 'Türkiye ve NATO: Bugünkü Güvenlik Ortamında Tehdit ve Risklerin Karşılanması' başlıklı panelle devam etti. Panele Milli Savunma eski Bakanı ve Ak Parti Antalya Milletvekili Vecdi Gönül, Dışişleri eski Bakanı, hukukçu ve siyatsetçi Mümtaz Soysal, Türkiye eski NATO Daimi Temsilci Onur Öymen gibi isimler katıldı.

YER İÇİN ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR

Panel için verilen arada soruları yanıtlayan Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Güvenlik İşleri Genel Müdürü Büyükelçi Bülent Meriç, Antalya'da gerçekleştirilen konferansın anlamını; "Daha gayriresmi bir ortamda diplomatların, akademisyenlerin Türk kamuoyunu oluşturan derneklerin temsilcilerinin katılımıyla Türkiye'nin NATO'ya bakışını irdelemek ve açık bir şekilde ortaya koymak" olarak özetledi.

NATO Genel Sekreteri Rasmussen'in konferansa gönderdiği mesajda Türkiye'ye konuşlandırılacak füze savunma sistemine vurgu yaptığının hatırlatılması üzerine Büyükelçi Meriç, "Bu konuda zaten Sayın Bakanımız tarafından açıklamalar yapılmış durumdadır. Patriot sistemleri hava savunmasını pekiştirmek açısından getirilmektedir. Türkiye'nin Güneydoğu sınırı, aynı zamanda NATO sınırıdır. Dolayısıyla herhangi bir güvenlik açığına karşı bunu kapatabilmek için zamanında bu sistemlerin getirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır" diye konuştu.

Büyükelçi Meriç, "Patriot sistemi nerelere kurulacak? Kahramanmaraş'ın adı geçiyor" sorusuna ise "Bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Kahramanmaraş söyleniyor ama kesinleşmiş bir durum yok. Askeri makamlarımızla birlikte gerekli çalışmaları yapıyoruz" karşılığını verdi. Büyükelçi Bülent Meriç, ABD'nin de iki Patriot füze savunma sistemi göndereceğine ilişkin haberlere ise "ABD de bu yönde taahhüt altına girmiş durumdadır" dedi.

TÜRKİYE STRATEJİ ÇİZİYOR

NATO Genel Sekreter Yardımcısı Büyükelçi Hüseyin Diriöz ise Türkiye'de güncel güvenlik konularıyla ilgili toplantı yapılıyor olmasının önemli olduğunu söyledi. Büyükelçi Diriöz, "Bu da Türkiye'nin giderek ittifakın güncel krizleriyle başa çıkma yetenekleriyle değil, orta ve uzun vadede stratejiler geliştirilmesinde Türkiye'nin mevcut yapıcı rolünü daha da güçlendirecektir" diye konuştu.



EB(HA/CK)