Merkez Osmangazi İlçesi Setbaşı Caddesi'nde toplanan gazeteciler ve sivil toplum kuruluşu üyelerinden oluşan yaklaşık 200 kişilik grup, slogan atıp yürüyerek Atatürk Caddesi üzerindeki Atatürk Heykeli'ne kadar yürüdü. Burada saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ardından açıklamada bulunan Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi Başkanı Bülent Sezgin, 19 yıldan bu yana sloganların atıldığını ve Uğur Mumcu'nun katillerinden hesap sorulmasını istediklerini belirterek, şöyle dedi:

"Hiçbir şey değişmedi. Uğur Mumcu'dan sonra da gazeteciler öldürüldü. Katilleri sözde yakalandı ama arkasındaki güçlere ulaşmak hayal olarak kaldı. Son birkaç yıldır gazeteciler öldürülmüyor. Kitapları bomba muamelesi görülüp, hapse atılıyor. Ne ile suçlandıklarını bilmeden yıllarca mahkemeye çıkmayı bekliyorlar. Uğur Mumcu'nun yolundan giden gazeteci sayısı artmadan Türkiye'yi tam anlamıyla özgürlükçü demokrasiye kavuşturacak düşünce iktidar olmadan karanlıkların aydınlığa çıkması mümkün değil. Bizler bu düşünce ile mücadelemize devam edeceğiz." 

Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı ise Uğur Mumcu'nun gazetecilik ilkelerinden taviz vermeden hareket ettiğini kaydetti. Susturulan gazetecilerin bu toprağın rengi ve sesi olduğunu söyleyen Kolaylı, bu toprağa ve aydınlığa sahip çıkmadıkça, cinayetlerin ardındaki karanlığı aydınlatmadıkça Mumcular, Emeçler, Aksoylar, İpekçiler, Uçoklar, Kışlalılar ve Dinkler'in yattığı yerde rahat edemeyeceklerini kaydetti. Son dönemde yaşanan Hrant Dink suikastinin yargı aşaması da kamuoyu vicdanını tatmin etmediğini dile getiren Kolaylı, şöyle konuştu:

"Dileğimiz kanlı suikastlerin perde arkasındaki karanlık güçlerin gün ışığına çıkarılması, yargılanması ve cezalandırılmasıdır. Bağımsız, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti için büyük bedeller ödendi. Bundan sonra da ödemeye hazırız. Katledilen meslektaşlarımızı ne unutacağız, ne unutturacağız. İsteklerimiz yıllardır aynı. Bu cinayetlerin insanlık suçu olduğunu haykırıyoruz. İnsanlık suçunda zaman aşımı olmaz diyoruz. Bugün hepimiz burada Uğur Mumcu'nun oğulları, kızları olarak buradayız ve adalet istiyoruz. Meslektaşlarımız geçmişte kanlı suikastlerde can verirken, günümüzde de cezaevinde yargılanmayı bekliyorlar. Gazeteciler hakkında açılan dava sayısı 10 bine yaklaştı. Terörle Mücadele Yasası'nın ve Türk Ceza Kanunu'nun ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran maddeleri basının işlevini özgürce yerine getirmesini engellemektedir. Gerekli yasal düzenlemelerin biran önce yapılarak, basın özgürlüğünün önünün açılması meslektaşlarımıza yönelen suikastlerin bir bir aydınlatılmasıdır."



ST,BC(FK/İD)