Anadolu halk ozanlığı geleneğinin günümüzdeki en önemli temsilcisi, abdal geleneğinin son temsilcisi Neşet Ertaş, bir süredir İzmir’de kanser tedavisi görüyordu. Son olarak 2 hafta önce durumu ağırlaşınca kaldırıldığı özel hastanenin onkoloji servisine yatırılan Neşet Ertaş, 2 gün önce yoğun bakıma alındı. Son 24 saatte cihazlara bağlı olarak yaşatılmaya çalışılan Neşet Ertaş'ın durumu, bugün sabah saatlerinde giderek ağırlaştı. Ünlü ozan, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

"MAALESEF KAYBETTİK"

Oğlu Hüseyin ile kardeşi Necati Ertaş’la birlikte kamera karşısına geçen Medical Park Hastanesi doktorları, tüm müdahalelere rağmen ünlü ozanı kurtaramadıklarını söyledi.

Onkoloji Bölümü Sorumlusu Prof. Dr. Ahmet Uğur Yılmaz, "Sayın Neşet Ertaş, hastanemize iki hafta önce genel durumunda bozulma olduğu için yatırılmıştı. Kendisi zaten iki yıldır bir hastalık sebebiyle takip edilmekteydi. Gereken tedaviler yapıldı ancak durumunda iyileşme olmaması nedeniyle pazar günü yoğun bakıma alındı. Maalesef tedavilere rağmen bu sabah saat 08.45’te kaybettik. Değerli ozanımızı kaybettiğimiz için üzgünüz" diye konuştu.

Ölüm sebebi hakkındaki soru üzerine ise "İleri evre kanseri vardı. Bu hastalığın sonucu olarak hastanemizde yatıyordu. Genel durumu bozulunca yoğun bakıma almıştık. İki haftadır ben takip ediyordum. Hastanemize geliş tarihi 10 Eylül. İki gün önce de yoğun bakıma alındı" dedi.

"BABAM DEVLET SANATÇISI DEĞİL"

Bu arada basın toplantısı sırasında cenaze işlemlerinin nasıl yapılacağı konusundaki soruları yanıtlayan Başhekim Yardımcısı Zeki Hozer’in, "Neşet Ertaş Devlet Sanatçısı olduğu için Valilik ve Kültür Bakanlığı hazırlık yapacak" sözlerine sanatçının oğlu Hüseyin Ertaş, "Babam Devlet Sanatçılığı’nı kabul etmemişti, Devlet Sanatçısı değil" diyerek müdahale etti.

"AH AH"

Oğlu Hüseyin Ertaş ise "Acımız daha taze. Haberi yeni aldık. Söylenecek herşeyi hocalarımız söyledi. O Türkiye’ye mal olmuş biriydi. Türkiye’nin ağabeyi, babası, kardeşiydi. O yüzden pek vakit kaybetmeden sizlere bir açıklama yapmak istedik. Sevenlerini haberdar etmek istedik. Hocalarımız gereği kadar ilgilendi. Hepsine teşekkür borçluyuz. Yolcumuzu bugün uğurladık. Aile cenazesinin Kırşehir’e götürülmesine karar verdi" diye konuştu.

Hüseyin Ertaş, "Sazı ne olacak?" sorusu üzerine ise sadece "Ah ah" diyebildi, ardından kısa bir sessizlik yaşandı.

Ağabeyi Necati Ertaş ise "Size özel bir vasiyeti oldu mu?" sorusuna "Bize 'Babamın ayak ucuna defnedin' dedi" diye konuştu.

Bu arada Vefat haberinin hemen ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sanatçılar Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Edip Akbayram, Musa Eroğlu, Hasan Saltık, Gülay, İsmail Altunsaray ve Yavuz Top aileyi telefonla arayıp başsağlığı diledi.

Bu arada hastalığını duyunca memleketi Kırşehir’den gelen köylüleri de hastane önünde gözyaşı döktü. Vefat haberini alan bir grup konservatuar öğrencisi de hastaneye gelip aileye taziyede bulundu.

EVİ MÜZE OLABİLİR

Halk ozanı Neşet Ertaş’ın acılı ailesi ve sevenleri, hastane önünde bekleyişini sürdürürken, yetkililerin aileyle görüşmesinin ardından cenaze töreni programının kesinleşeceği belirtildi. Ertaş’ın son nefesini vermeden önce en çok hakkında çıkarılan "Öldü" söylentilerine üzüldüğü ve hasta yatağındaki fotoğraflarının sızdırılmasına üzüldüğü bildirildi.

"CANIM HALA İÇİMDE" DEMİŞ

Öte yandan büyük ustanın son günlerine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıktı. Sazını en son yaklaşık bir ay önce eline aldığı belirtilen Neşet Ertaş’ın çok sevdiği İzmir’de Karabağlar Semti'nde bulunan evinin müzeye dönüştürülmesi konusuna olumlu baktığı, ancak nihai kararı ailesinin vereceği bildirildi.

Bağlamasını eşine bırakan Ertaş’ın İzmir’e geldiğinde hastaneye yatmadan önce "Çıkmadık candan ümit kesilmez. Canım hala içimde" dediği kaydedildi. Ertaş’ın hastalığına ilişkin "Gönülle yaşarsam dünya benim, gönülsüz yaşarsam ben bu dünyanın neyiyim? Allah etmesin" sözlerinin hastane bahçesinde menajeri Gülsüm Sarıkaya tarafından hatırlatılması da dinleyenleri gözyaşlarına boğdu.

'GARİP BÜLBÜL' KİTABINI HEYECANLA BEKLİYORDU

Ayrıca Neşet Ertaş, İTÜ Devlet Türk Müziği Konservatuvarı öğretim üyesi Erol Parlak’ın 1996’da Almanya’da kendisini ziyaret etmesiye başlayan biyografi çalışmasını da merakla bekliyordu. Parlak’ın son aşamada olan kitabını gören ve eksikliklerini tamamlayan Ertaş 'Garip Bülbül' adını taşıyan kitaptan da büyük mutluluk duyuyordu. Kitapta Ertaş'ın bestelerinin notalarının ve sözlerinin de yer alacağı öğrenildi.

TÜRKÜLERİN USTASIYDI

İzmir’de türkülerin ustası Neşet Ertaş’ın, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmesi, Karabağlar'ın gecekondu semtindeki ünlü sanatçının eserleri gibi rengarenk olan mütevazı evini de komşularını da hüzne boğdu.

Ertaş’ın son 15 yılını geçirdiği Karabağlar'daki evinin sokağında da yaşandı. Komşuları, acı haberin ardından ünlü sanatcının evine Türk bayrağı astı. Dünyaca tanınan bir sanatçı olmasına rağmen mütevazı yaşamı hiç bırakmayan Neşet Ertaş’ın, evi de aynı mütevazı görüntüsüyle dikkat çekti.

ESERLERİ GİBİ RENGARENK

Ünlü sanatçı komşularının anlattığına göre, evde kalan akrabalarına yeni evler aldıktan sonra kendisi bu eve taşınarak yaşamını sürdürdü. Ertaş evi de tıpkı eserleri gibi kendisi süsledi. Sanatcının meyve ağaçları yetiştirdiği, duvarlarını asmayla kapattığı evinin küçük bahçesindeki kameriyede zamanı geçirdiği, burada misafirleriyle sohbet ettiği öğrenildi. Alt katında kiracısı polis memurunun oturduğu evin ikinci katı ve terası ise çeşitli renkteki camlarla kapatıldı.

Neşet Ertaş’ın sağlıklı olduğu günlerde, sıradan bir yaşam sürdüğü, alışverişını yaptığı, komşularıyla, yakındaki taksi durağına gidip sohbet ettiği belirtildi.

MİNİK KOMŞULARI DA ÇOK ÜZÜLDÜ

Neşet Ertaş’ın öldüğü haberini annelerinin konuşmalarından öğrenin minik komşuları 5 yaşındaki Meryem Gürsoy ve 3 yaşındaki Sait Atıcı da büyük üzüntü yaşadı. Minikler her gördüğünde kendilerini seven 'Neşet dedeleri'ni kaybetmenin acısını yaşadı. Ünlü sanatçının komşularından ve aynı zamanda da hemşerisi olan Meryem Gürsoy, "Büyük acı yaşıyorum. Biz ona 'Baba' derdik. Bizlere çok iyiliği dokundu. Her zaman kapısını bizlere açtı. Çocuklarımızı torunları gibi sevdi. Şimdi de kendisini son görevimizi yapmak için bekliyoruz" dedi. Ertaş’ın komşularından Saniye Güzel ise "Onu tanıdığımız için kendimizi çok şanslı görüyoruz. Bizlerin hep yanında oldu. Ünlü bir sanatçı gibi değil de kendi halinde bir halk insanı gibiydi. Büyük üzüntü yaşıyorum" dedi.



TT,BT,TY(İÖ/SS)



---- KUTU 1 ----



Kırşehir'de toprağa verilecek



İZMİR’de tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren saz ve söz ustası Neşet Ertaş'ın cenazesi, doğduğu topraklarda, Kırşehir’de toprağa verilecek.

Kırşehir Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci, büyük ozan Neşet Ertaş’ın vefatından büyük üzüntü duyduklarını belirterek, "Sevenlerinin ve Kırşehirliler'in başı sağolsun" dedi. Başkan Bahçeci, Neşet Ertaş’ın cenazesinin yarın Kırşehir’e getirileceğini ve Cacabey Camii’nde kılınacak namazın ardından, vasiyeti üzerine, Bağbaşı Mezarlığı’nda, babası Muharrem Ertaş’ın ayak ucuna defnedileceğini söyledi. 

Neşet Ertaş’ın adı Kırşehir’deki caddelerde, okullarda yaşatılıyor ve babası Muharrem Ertaş’la birlikte bir de anıtı bulunuyor. Neşet Ertaş’ın cenazesine onbinlerce seveninin katılması bekleniyor.

Salih GÜNER/KIRŞEHİR,



--- KUTU 2 ----



Cumhurbaşkanı Gül'den taziye mesajı



CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Türk halk müziği sanatçısı Neşet Ertaş'ın vefatının ardından yazılı bir mesaj yayımladı. Neşet Ertaş'ın vefatından derin üzüntü duyduğunu belirten Gül, 'Bozkırın tezenesi' Neşet Ertaş'ın, sesi, mütevazı duruşu ve her şeyden önce insana verdiği değerle halkın sevgisini kazandığını, ifade edilemeyen duyguları türkülerine yansıtarak dilden dile dolaştığını ve gönülleri fethettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Gül, böylesine sevilen bir halk sanatçısının vefatının, sanat dünyası ve Türkiye için büyük bir kayıp olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:

"2008 yılında Çankaya Sofrası'nda diğer sanatçılarımızla birlikte misafir etmekten memnuniyet duyduğum Neşet Ertaş, her zaman sevgiyle, saygıyla ve takdirle hatırlanacak; en önemli kültür değerlerimizden biri olarak gönlümüzü titreten türkü ve bozlaklarıyla kalbimizde yaşamaya devam edecektir. Bugün, kendi dizelerinde dile getirdiği 'Yalan Dünya'ya veda eden halk ozanı Neşet Ertaş'a Allah'tan rahmet; ailesine, milletimize, sevenlerine ve sanat dünyamıza başsağlığı diliyorum."



--- KUTU 3 ---



ANADOLU bozkırının sesi, hak ozanı, abdal geleneğinin son temsilcisi, Türk halk müziğinin en değerli bestecilerinden Neşet Ertaş, 1938 yılında Kırşehir'in Çiçekdağı İlçesi'ne bağlı Abdallar Köyü'nde doğdu. 'Bozkırın Tezenesi' olarak da bilinen Neşet Ertaş'ın babası, kendisi gibi halk ozanı ve saz ustası olan Muharrem Ertaş, annesi Döne hanımdır. Annesinin ölümünden babası ve kardeşleriyle birlikte sonra köyüne yerleşmişlerdir ve çocukluğu bu köyde geçmiştir. Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyledi, "Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız" derdi.

Neşet Ertaş, 1950'li yılların sonunda İstanbul'a gelerek ilk plağını 'Neden Garip Garip Ötersin Bülbül' adı ile babası Muharrem Ertaş'a ait bir türküyle çıkardı. Halk tarafından çok beğenilen bu plağı ardından diğer plak, kaset ve halk konserleri takip etti. Daha sonra Neşet Ertaş Ankara'ya yerleşti. Burada yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin daveti üzerine Almanya'ya gitti. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından 23 yıl Almanya'da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle sahne hayatına geri döndü.

Demirel zamanında kendisine sunulan 'Devlet Sanatçılığı' ünvanını; "O dönem Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, 'Hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor' diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdatlarımız adına aldım" diyerek geri çevirmişti.

UNESCO tarafından 'Yaşayan insan hazinesi' kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüştür.

Son 7 yıldır çok sevdiği İzmir'de yaşamını sürdüren Ertaş, 25 Eylül 2012 tarihinde kanser tedavisi gördüğü hastanede yaşama veda etti.

Neşet Ertaş'ın, boşandığı eşi Leyla Ertaş'dan Döne ve Hüseyin adında iki çocuğu dünyaya geldi. Ertaş, hayatını uzun süredir Seyhan Büyükvardar ile paylaşıyordu.

Neşet Ertaş'a 'Bozkırın Tezenesi' lakabını ise yazar Yaşar Kemal takmıştı. Bağlama çalarken tellere vurmaya yardımcı olan tezene lakabını sonuna kadar hak eden büyük usta hep bu lakapla anıldı.

"AFERİN ARKADAŞ ÇALDIN DEDİLER"

Ertaş, kendi hayatını da yine ozanca şöyle anlatmıştı:

"Bin dokuzyüz otuzsekiz cihana/ Kırtıllar köyünde geldin dediler/ Babama Muharrem, anama Döne/ Dediysen Ata’yı bildin dediler/ Dizinde sızıydı anamın derdi/ Tokacı saz yaptı elime verdi/ Yeni bitirmiştim üç ile dördü/ Baban gibi sazcı oldun dediler/ O zaman babamdan öğrendim sazı/ Engin gönül ile Hakk’a niyazı/ O yaşımda yaktı bir ahu gözü/ Mecnun gibi çölde kaldın dediler/ ...Anam Döne İbikli’de ölünce/ Tam beş tane öksüz yetim kalınca/ Beşimiz de Perişan olunca/ Babamgile burdan göçek dediler/ Yürüdü göçümüz Tefleğe doğru/ Bu hali görenin yanıyor bağrı/ Üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı/ Bunlara bir ana bulun dediler/ Yozgat’ın Kırıksoku Köyü’ne vardık/ Bize ana yok mu diyerek sorduk/ Adı Arzu dediler bir ana bulduk/ İşte bu anadır buldun dediler/ En küçük kardaşı kayıp eyledik/ Onun için gizli gizli ağladık/ Üstelik babamı asker eyledik/ Yine öksüz yetim kaldın dediler/ Zalım kader tebdilimi şaşırttı/ Heybe verdi dalımıza devşirtti/ Yardım etti Yerköy’üne göçürttü/ Biraz da burada kalın dediler/ Yerköy’den Kırıkkale’ye geldik/ Babam saz çalarken biz çümbüş aldık/ Kırşehir’e varınca kemanı çaldık/ Aferin arkadaş çaldın dediler/ Yarin aşkı ile arttı hep derdim/ Babamı bir yere dünür gönderdim/ Başlık çok istemişler haberin aldım/ İstemiyor yarin seni dediler/ Kırşehir’de yedi sene kalınca/ Düğün düzgün hepsi bize gelince/ Burada herkese yer daralınca/ Ankara’ya gider yolun dediler/ Ankara’da (sünnetçi) Veysel Usta’yı buldum/ Epeyce eğleştim, evinde kaldım/ Yüz lirayı verip bir yatak aldım/ Etti isen böyle buldun dediler/ Bir ev kiraladım münasip yerde/ Kaldı kavim kardaş hep Kırşehir’de/ Bu aşk hançerini vurdu derinde/ Çaresini bulamazsan ölün dediler/ Yarin aşkı ile döndüm şaşkına/ Arada içerdim yarin aşkına/ Canan acımaz mı garip dostuna/ Buna da içeriye alın dediler."



Albümleri

1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde

1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum

1988 – Kibar Kız

1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor

1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havaları

1990 – Gel Gayri Gel

1992 – Türküler Yolcu

1992 – Gitme Leylam

1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya

1995 – Seçmeler 2

1995 – Seçmeler 3

1995 – Seher Vakti

1995 – Altın Ezgiler 3

1996 - Polis Lojmanları

1997 – Benim Yurdum

1998 – Gönül Yarası

1999 – Zülüf Dökülmüş Yüze

1999 – Gönül Dağı

1999 – Muhur Gözlüm

1999 – Zahidem

1999 - Neredesin Sen

1999 - Gönül Dağı