Çağıl Kasapoğlu



Diyarbakır’dan bakınca, halk arasında 'sürecin başlamış olması' başlı başına bir memnuniyet havası yaratırken son dönemde duyulan sert
siyasi söylemlerin soru işaretleri doğurduğu da yadsınamıyor.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) üyesi Ferda Koç, ‘barış sürecinin başarıya ulaşması yönünde Kürt halkının güçlü temennileri olduğunu' belirtiyor.

Koç, PKK'nın sınır ötesine çekilmesiyle tamamlanmak üzere olan ilk aşamadan sonra hükümet tarafından olumlu bir adım gelmemesinin sürece dair endişeleri tetiklediğini söylüyor.

AKP hükümeti ve Başbakan Tayyip Erdoğan, endişelere rağmen halk arasında barışa gidecek yolda tek muhatap görülüyor.

Ferda Koç bu algıyı şöyle özetliyor: “Çözüm için kilit isim olarak Abdullah Öcalan görülüyor. Ama halk arasında, Erdoğan’ın çözümden yana olması ve masada devlet değil de yalnızca Erdoğan’ın oturuyor olduğu algısı, halk arasında 'Erdoğan devrilirse süreç zarar görür' gibi gizli bir inanç da doğuruyor. Fakat ben Erdoğan’ın rolünün ciddi abartıldığını düşünüyorum.”

Son bir haftadır, çözüme yönelik siyasi veya yasal adımlardan çok, Başbakan Erdoğan’ın kullandığı dil ve BDP ile Kürt tarafından gelen açıklamalar konuşuluyor.

BDP Eş başkanı Selahattin Demirtaş'ın grup toplantısında yaptığı konuşmada ve Diyarbakır’da düzenlenen 'Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı’nda sürece ilişkin endişeler dile getirildi, bu ifadeleri KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın 'devletin süreci sabote ettiğine' dair açıklamaları takip etti.

'Bu yaz sıcak geçecek'

Bölgeyi yakından tanıyan ve Kürt siyasi hareketini temsilen sürece dahil olan isimler, KCK davalarında tahliye edilenlerin sayılarının az olmasını da süreci olumsuz etkileyen bir adım olarak gösteriyor.

Yenişehir Belediye Başkanlığı yapan ve 2009'daki bir KCK operasyonunda tutuklanıp 3 yıl 3 ay hapis yatan Fırat Anlı, KCK yargılamalarında somut adım görülmediğini belirtip 'bu tavrın, hükümetin ve devletin sürece ilişkin pozisyonunu da belirlediğini' söylüyor ve ekliyor:

“Gerillaların çekilmesi ilk aşamaydı. Bu aşama sorunsuz ilerliyor gibi görünüyor. İkinci aşama, hükümetin reformlar ve demokratik siyasetin önünü açarak Kürt meselesinin demokratik yöntemlerle çözümüne fırsat sağlamasıydı. Beklenti hükümetin buna dönük bir yol haritası açıklamasıydı. Belki hemen yasaları değiştirmek tüm mevzuatı ayıklamak, mekanizmaları yeniden oluşturmak kolay olmayacaktı ama gözle görünür bir iyi niyet ve samimiyet göstergesine ihtiyaç vardı.”

Fırat Anlı, Kürt tarafından beklentilerin karşılanmamasının endişe verici olduğunu belirtip “Bu yaz umudumuz, sonbaharda barışa ulaşmaktı. Ama görünen, bu yazın son derece sıcak geçeceği... Bu önümüzdeki 15-20 gün içinde netleşecek bir durumdur” diyor.

TBMM, 9 Temmuz'da tatile giriyor. Kürt siyasi hareketi içinde anayasal taleplerin bu kısa süre zarfında meclisten geçmesinin zor olduğu yönünde genel bir fikir birliği var. Ama sürecin işlediğine dair bir işaret beklentisi de mevcut.


AKP: Adı üstünde süreç meselesi zaman alır


AKP Diyarbakır İl Başkanı, avukat Aydın Altaç, sorunların kısa süre içinde çözüme ulaşmasının mümkün olmadığı ve 'sürecin olumlu gittiği' görüşünde:

“Bu, birinin veya birilerinin dayatmasıyla, zoruyla olacak iş değil. Adı üzerinde bir süreç meselesi bu. 30 yıl süren bir şiddet ortamını 'siz 2-3 ayda bitireceksiniz' gibi bir dayatma doğru değil. Bu tür söylemler süreci sabote etmeye yönelik bir düşünce tarzıdır.”

Aydın, Kürt sorununa çözüm arayışı için adım atan AKP hükümetinin 'gösterdiği siyasi iradenin desteklenmesi gerektiğini ve hükümetin 'kan üzerinden siyaset yapma imkanını yok ettiğini' söylüyor.

AKP Diyarbakır İl Başkanı, çözüm süreci için mecliste kurulan komisyon ve Akil İnsanların raporlarıyla atılacak adımların da belirleneceğini ifade ediyor.

BDP Eş başkan yardımcısı Meral Danış Beştaş, çözüm sürecinin en önemli adımlarından biri olan İmralı ziyaretlerine katılan isimlerden.

Ankara'dan Beştaş, 'sürecin başlamış olmasının' mutluluk verici olduğunu dile getirdi.

Beştaş, ilk aşama olarak belirlenen PKK'nın sınır dışına çekilmesinin barış sürecini çözüme ulaştıracak tek adım olmadığı ve hükümetin bazı adımlar atması gerektiği görüşünde.

BDP yetkilisine göre, ''Kürt sorununu doğuran sebep PKK'nin silah kullanması değil. PKK'nin silah kullanması, Kürt sorunundaki mevcut durumun sonucu. Yani PKK bir neden değil, bir sonuç. Bu nedenle sadece militanların sınır dışına çekilmesiyle Kürt sorunu çözülmüş olmuyor.''

Hasta KCK tutuklularının hâlâ cezaevinde olması, korucuların sayılarının artırılması, yeni karakol ve kalekol inşaları barış sürecinin ilerlemesine engel olarak görülüyor.


'Dışlayıcı aşağılayıcı bir dil kabul edilemez'

Meral Danış Beştaş, 'ikinci aşamanın somut bir olgu yansıtacak durumda olmadığını' belirtiyor ama talep edilen anayasal değişikliklerin de 'yalnızca birkaç ay içinde yapılmasının' mümkün olmadığı bilincini taşıdıklarını söylüyor.

“Şüphesiz iki ya da üç ay içinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunlarının tümünün külliyen değişmesini beklemiyoruz. Böyle bir istemimiz de olamaz... Kültür ve kimlik ihtiyaçlarının tümünün ayıklanması yıllar alabilir. Ama en azından bu barış ve çözüm sürecinde güven arttırıcı bazı adımlar atılabilir. Birkaç değişiklik, önerge gibi adımları göremiyoruz... Kamuoyu da gözle görülür değişiklikler bekliyor...”

Başbakan Erdoğan, Gezi Parkı olaylarına cevap niteliğinde Kazlıçeşme'de düzenlediği mitingde, Abdullah Öcalan için 'bölücü başı, terörist başı' gibi ifadeler kullanıp konuşmasında 'tek millet tek bayrak' vurgusu yaptı.

DTK üyesi Koç, Erdoğan’ın bu sözlerini 'sert söylemlerden çok hakaret içeren ifadeler' olarak görüyor.

BDP Eş başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş da “Eşit yurttaşlığın ve demokrasi tesisi açısından her şey dilde başlar” diyor ve “Diyalog ve müzakerelerde üst benci bir yaklaşım aşağılayıcı ve dışlayıcı bir yaklaşım hiçbir şekilde kabul edilemez” yorumunu yapıyor.

'Gezi Parkı halklar arasında köprü kurabilir'

Barış sürecine ilişkin siyasi söylemlerin doğrudan toplumsal tabana yansıdığını söylemek zor.

Fakat Gezi Parkı eylemleriyle oluşan demokratik hak arayışı ve hak talep etme yöntemlerinin siyasilerin yapamadığı 'birleştirici' rolü olabileceği de dile getiriliyor.

DTK üyesi Ferda Koç, Gezi Parkı eylemleri ile Kürt hareketinin 'ideolojik bağı olmasa da halklar arasında 'duygu özdeşliği' yarattığı görüşünde.

“Gezi Parkı eylemleri iki konuya odaklı bir isyandı: Onur ve özgürlük. Dolayısıyla ideolojik olarak değilse de bu iki açıdan Kürt hareketiyle de aynı motiflerle gerçekleştirildi bu isyan. Kürtler, ifade özgürlüğü noktasında KCK tutuklularının serbest bırakılmasıyla paralellik kurabilir... Erdoğan, isyan baskısı altında veya isyanı gerekçe göstererek barış sürecini aksatıyor.”

Ferda Koç, ‘Erdoğan’ın Kazlıçeşme'de kullandığı sert üslupla halklar arasında köprü kurma ihtimalini kaçırdığını ama henüz çok geç olmadığını' ifade ediyor.

Diyarbakır’dan bakınca, aksamalar olmasına rağmen sürecin başlamış olmasından duyulan memnuniyet hissediliyor.

Ama yine de, barışın diplomasi koridorlarından çok tabadaki insanların niyetleri ve çabalarıyla gerçekleşeceği de sıkça dile getiriliyor.