6411 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinin ardından bu sabaha kadar 458 tutuklu ve hükümlü serbest bırakıldı. Sincan, Ankara, Tekirdağ, Gümüşhane, Düzce ve Kandıra hapishanelerinden serbest bırakılan tutuklu ve hükümlülerin yanı sıra başvuruları değerlendirilenler de tahliye ediliyor.

Tahliyenin yolu nasıl açıldı?

Anadilde savunma tasarısı olarak bilinen yasa, Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’la birlikte önemli değişiklikleri beraberinde getirdi. Yasayla tahliyesine bir yıldan az süre kalanlar hapishanede 6 ay kalma şartı aramaksızın tahliye edilecekti. Yeni düzenlemede hapishaneden ayrıldıktan sonra son 1 yılın denetimli serbestlik şartlarıyla toplum arasında geçirilebilmesine dönük önceki düzenlemede yer alan 6 ayı hapishanede geçirme şartı aranmıyor. İlk etapta 15 binin üzerinde hükümlünün tahliyesinin sağlanacağı söylenmişti.

Koca dayağına büyük af

Yasa ile kasten işlenen suçlarda üç yıl, taksirle işlenen suçlarda ise beş yıl veya daha az süreli hapis cezalarının infazı ve çağrı üzerine gelen hükümlünün istemi üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığı’nca ertelenmesini de sağlıyor.

Yasa kadına şiddet uygulayan erkeklerin önündeki engelleri kaldırıyor. Kadına yönelik şiddet kapsamında suç işleyen ve çoğu eşini kasten yaralama (2-5 yıl), hakaret (3 ay-2 yıl), tehdit (6 ay-2 yıl) gibi suçlardan birkaç yıl ceza verilen kocalar hiç hapse girmeden cezası da ertelenebilecek. Böylece erkek şiddeti için yeni düzenleme af gibi işleyecek.

Kadın örgütlerinden Cumhurbaşkanı’na kısmi veto çağrısı

Kadın örgütleri yeni 6411 Sayılı Denetimli Serbestlik Kanunu ile kadına şiddet uygulayan erkeklerin de tahliyesinin yolunun açıldığını söyleyerek Cumhurbaşkanı Gül’den yasayı kısmen veto etmesi için kampanya başlatmıştı. Kadın örgütleri, bu kampanyada şiddet suçlarına dönük, özel bir infaz rejimi getirilmesini istemişti.

Kadın örgütleri Cumhurbaşkanı’nın yasayı veto etmesi için bulunduğu çağrıda, tahliyelerin ardından yaşanacakları ve kaygılarını şöyle ifade etmişlerdi:

Bu yasa kadına yönelik şiddet uygulayan erkeklerin hepsinin tahliyesine olanak sağlayacak. Bu nedenle, bu gelişmelerden habersiz kadınlar, kapıyı açtıklarında, evlerinde, işyerlerinde ve sokakta; cezaevinde zannettikleri kendilerine karşı suç işlemiş erkekleri karşılarında bulacaklar. Peki bu yaralama, öldürme tehdidi bir kadın cinayetini beraberinde getirirse bunun sorumluluğunu kim üstlenecek?

 ‘AKP DÖNEMİNDE KADINA ŞİDDET YÜZDE BİN 500 ARTTI’

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 31 Ocak'ta onayladığı 6411 Sayılı Denetimli Serbestlik Yasası ile aralarında kadına dönük tecavüz, taciz, cinsel istismar ve şiddet suçlarından cezaevinde tutulan yaklaşık on bin tutuklu ve hükümlü tahliye oldu. Kadına dönük şiddeti daha da arttıracağı yorumlarına yol açan bu yasaya İstanbul'da bulunan kadın kurumları tepki gösterdi.

Denetimli Serbestlik Yasası'nın yürürlüğe girmesiyle kadın katliamlarının daha da artacağı kaygısı taşıyan kadınlar, hükümetin kadın politikalarını eleştirdi. Gökkuşağı Kadın Derneği üyesi Gülistan Taşkıran, her gün 5 kadının katledildiği bir dönemde bu yasanın yürürlüğe konmasının ciddi boyutta kaygı verici olduğunu ifade etti.

AKP iktidarı döneminde kadına yönelik şiddettin yüzde bin 500 oranında arttığına dikkat çeken Taşkıran, kadına dönük şiddet, istismar ve cinayet suçları işleyenlere dönük caydırıcı nitelikte ceza verilmesi gerekirken, hükümet tarafından tam tersi bir uygulamanın yürürlüğe konarak suç işleyenlerin korunduğunu dile getirdi. Bilinçli işlenen suçların 6 yıldan aşağıya ceza almaması gerektiğini belirten Taşkıran, "Şimdi kadına karşı suç işleyen erkek elini kolunu sallaya sallaya kısa bir süre yattıktan sonra toplum içine karışacak ve kadına karşı uyguladığı katliam, tecavüz ve şiddeti sürdürecek. Suçu işleyen erkeğin cezasız kalması bu tür olayların artmasına neden olacak" dedi.

"KAMUOYU YANILTILIYOR"

Söz konusu yasanın Meclis Genel Kurulu'ndan "Torba Yasa" biçiminde geçirildiğine dikkat çeken Taşkıran, aynı torbada anadilde savunmaya olanak sağlayan İnfaz Yasası'nın yer alması ile kamuoyunu yanıltıldığını belirterek, "Aslında düşünce ve ifade özgürlüğüne dönük her hangi bir iyileştirme yok; ama en ufak bir adım atıldığında mutlaka bunu adli suçlarla ortaklaştırıyorlar ve diğer yasaları böyle alttan geçirmeye çalışıyorlar" diye konuştu.

'6411 SAYILI YASA ERKEKLERİ KORUYAN YASA'

Devletin kadına karşı işlenen suçların önüne geçmesi gerektiğine işaret eden Taşkıran, şu an kadına karşı işlenen suçların önüne geçilmemesi halinde daha da vahim tablolarla karşı karşıya kalınacağına dikkat çekerek, 6411 sayılı yasa için, "erkekleri koruyan yasa" dedi. Yasayla birlikte cezaevinden çıkan erkeklerin kendisinden şikayetçi olan kadınlara yöneleceğine dikkat çeken Taşkıran, "2000 yılında 'Rahşan affı' ile eşini, kızını öldüren, şiddet uygulayan ve tecavüz eden birçok erkek tahliye olmuştu. Daha sonra bunlar topluma karışınca yine kadınlara dönük suç işlemeye ve kadına şiddet uygulamaya devam ettiler" diyerek, bu yasayla 2000'deki benzer olayların yaşanabileceği tehlikesine işaret etti.

'YAPILAN HATA DERHAL DÜZELTİLMELİ'

Devletin kadın politikalarını eleştiren Taşkıran, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın kadından ziyade aileyi korumaya çalıştığını söyleyerek, kadının toplumda iki kez sömürüldüğünü dile getirdi. Devletin kadını kendine şiddet uygulayan erkekle barıştırmaya çalışmasının kadının ölümüne neden olduğunu belirten Taşkıran, "Şiddet mağduru olan kadın karakola gittiği ilk andan itibaren önüne çıkan engeller başlıyor. Kolluk kuvvetlerinin kadını koruması gerekirken, ya erkek evden kısa süreliğine uzaklaştırılıyor ya da şiddet uygulayan erkekle barıştırılmak istenen kadını ölümle sınıyor" dedi.

"Kadın örgütleri olarak 6411 sayılı yasanın Cumhurbaşkanı'nın önüne gittiğinde bu yasanın içinde bulunan Denetimli Serbestlik Yasası'nın ayrı tutularak onaylanmamasını ve kısmi veto edilmesini talep etmiştik" diyen Taşkıran, Cumhurbaşkanı'nın kadınların bu çağrısını duymadığını ve yasayı tamamen onaylayarak kadınları katleden erkekleri ödüllendirdiğini kaydetti. Yapılan hatanın bir an önce düzeltilmesini isteyen Taşkıran, bu hatayı düzeltebilecek yeni yasal düzenlemelere gidilmesi gerektiğini belirtti. Bir bütünen kadına karşı işlenen suçların ortadan kaldırılması için hükümetin pratik faaliyetler içerisine girmesi gerektiğine vurgu yapan Taşkıran, devleti kadına karşı şiddeti arttıran tüm unsurları ortadan kaldırılmaya çağırdı.

'AKP ILIMLI İSLAM MODELİNE UYGUN KADIN YARATMAYA ÇALIŞIYOR'

BDP Kadın Meclis üyesi Naile Bali ise, AKP hükümetinin 12 yıllık iktidar dönemi içerisinde kadını siyasette, ekonomide ve yaşamın her alanında açık bir şekilde engellediğine dikkat çekerek, hükümetin kadınlara karşı açık bir tavır takındığını ifade etti. Kadının, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından temsil edilmesinin kadının aileye kurban edilmesi anlamına geldiğini ifade eden Bali, AKP hükümetinin "Ilımlı İslam" modeline uygun kadın yaratmaya çalıştığını ve kadını sadece aileye bakmakla yükümlü meta haline getirdiğini söyledi. Hükümetin kadına bakış açısından kaynaklı 6411 sayılı yasayı çıkardığını söyleyen Bali, kadına dönük şiddet uygulayan, kadını katleden veya taciz eden erkeklerin dışarıya çıkması ile aynı fiilleri bir kez daha işleyebilecekleri kaygısı taşıdıklarını dile getirdi.

'YAŞANACAK KADIN KATLİAMLARININ SORUMLU AKP OLACAKTIR'

Devlet politikalarının her dönem birbirinin benzeri halinde sürdüğünü aktaran Bali, "Her dönemin iktidarları, kadınları kullanmak ve erkeğin metası haline getirmeye çalışmıştır. Bunu yaparken erkek hep korunmuş ve kollanmıştır. Bugün yapılanlar da eril zihniyetin bin yıllardır değişmeyen zihniyetinin göstergesidir" dedi. Yasanın yürürlüğe girmesiyle ağır sonuçların açığa çıkabileceğine dikkat çeken Bali, hükümetin bu yasanın altından kalkamayacağını kaydetti. Çıkarılan yasayla, kadına karşı işlenecek her türlü suçun meşru kılınmaya çalışıldığını belirten Bali, Denetimli Serbestlik Yasası'nın bir an önce değiştirilmesini talep ederek, "Yaşanacak kadın katliamlarının sorumlu AKP hükümeti olacaktır" dedi.