ATUDER ile Avrupa Acil Tıp Teknisyenleri Topluluğu (EUSEM-European Society for Emergency Medicine) ortaklığında Antalya'nın Belek İlçesi'ndeki Susesi Luxury Resort Otel'de gerçekleştirilen '7'nci Avrupa Acil Tıp Kongresi' kapsamında basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda ATUDER Genel Başkanı Prof. Dr. Başar Cander, EUSEM Başkanı Prof. Dr. Abdulvehhab Bellou ve Kongre Sekreteri Doç. Dr. Polat Durukan 3- 6 Ekim tarihleri arasında düzenlenen kongre hakkında bilgi verdi. Türkiye'nin acil tıp konusunda ciddi mesafe aldığını belirten Prof. Dr. Başar Cander, Avrupa Acil Tıp Kongresi'nin Türkiye'de yapılmasının bunun en büyük göstergesi olduğunu anlattı. 6 yıllık bir çalışmadan sonra Avrupa'da yapılmış en büyük acil tıp kongresini gerçekleştirdiklerini dile getiren Prof. Dr. Cander, kongreye 65 ülkeden yaklaşık bin 500 katılım olduğunu, ABD'deki kongrelerde dahi bu rakama ulaşılamadığını kaydetti.

YILDA 86 MİLYON KİŞİ ACİL SERVİSE GİDİYOR

Acil tıbbın sağlık hizmetleri içerisinde öneminin her geçen gün arttığını vurgulayan Prof. Dr. Başar Cander, Türkiye'de Sağlık Bakanlığı verilerine göre yılda 86 milyon kişinin acil servislere başvurduğuna dikkati çekti. Amerika'da bu rakamın yıllık 125 milyon olduğunu aktaran Prof. Dr. Başar Cander, "Bizde oran çok yüksek. Bu yüzden acil tıp konusunda Avrupa'da en güçlü ülkeyiz. Acil tıp bizde öyle büyük bir kitle ki, biz 86 milyon hastanın altından kalkıyoruz. Fransa'da, İngiltere'de bu rakamlar 30- 40 milyonu geçmez. Burada en önemli konu da acil tıp uzmanlarının gösterdiği fedakarlıkla bu sistemin yürüdüğüdür" dedi.

GECE RAHATSIZLANINCA ACİL SERVİSE GİDİYORUZ

Türkiye'ye kıyasla Avrupa'daki acil servislere başvuru oranının düşük olmasındaki en büyük etkenin aile hekimliği sisteminin oturmasından kaynaklandığına dikkati çeken Prof. Dr. Başar Cander şöyle konuştu:

"Asıl acil servis başvurularını azaltan konu aile hekimliği sistemidir. Bizde gece rahatsızlandığınızda acil servise başvuruyorsunuz. Ama Avrupa'da öyle değil. Aile hekimi mutlaka sizi değerlendiriyor. Bizim tartışmalardan çıkardığımız netice, başvuru sayısındaki farkın aile hekimliği sisteminden kaynaklandığıdır. Bunun dışında da etkenler var. Ama asıl aile hekimliğinin ülkemizde oturmamasından kaynaklanıyor."

AİLE HEKİMLİĞİ GELİŞİRSE RAKAM DÜŞER

İngiltere'de 50- 60 yıllık bir öyküsü olan aile hekimliğinin Türkiye'de de yaklaşık 2 yıldır uygulandığını hatırlatan Prof. Dr. Başar Cander, şöyle devam etti:

"Bunun oturması kolay değil ki, bakanlığın tek başına yapacağı iş de değil. Bakanlık hastane öncesi hizmetleri çok geliştirdi, acil servis hizmetlerini çok geliştirdi. Şu anda helikopterle, uçakla hastaya ulaşabiliyorsunuz. Ama aile hekimliği sisteminin 5- 10 yılda bir ülkeye yerleşmesi mümkün değil. Bunun yavaş yavaş yerleşeceğini düşünüyorum. Bu sistem yerleştikçe acil servis başvurularının azalacağını umuyoruz. Burada halkta da bu konuda bir kültürün oluşması gerekiyor. Akşam aile hekimini arayıp danışma gibi bir şey yerine acil servise geliyor. Ama yurtdışında öyle değil ki, bir probleminiz olduğunda ne yapacağınızı mutlaka aile hekimi ile kararlaştırıyorsunuz."

KRİTİK HASTALARIN ÇOĞUNDA 'ALTIN SAAT' MEVCUT

Acil servislerde hayati tehlike oluşturan hastalıklara müdahale konusundan da bahseden Prof. Dr. Başar Cander, kritik hastalıklarda 'altın saat' denilen bir dönem olduğuna değindi. Bu altın saatin, hastalığın ilk dönemlerinde yapılacak müdahalelerle hastanın kurtarılmasını ifade ettiğini dile getiren Prof. Dr. Cander şunları anlattı:

"Bir grup hastada ya da her hastalıkla bunu yapamıyoruz. Ama acil servise başvuran kritik hastaların çoğunluğunda altın saat mevcuttur. Travma hastalarında, kalp krizlerinde vardır. Acil tıp iyi işlerse, bu işleri düzgün yaparsa, özellikle bir grup hasta için hayatın kurtarılma oranları çok yükseklerdedir. Örneğin ventriküler fibrilasyondan (Kalp karıncıklarından kaynaklanan tamamen düzensiz ve yetersiz kasılmalardan oluşan ritim bozukluğu) dolayı kalbi durmuş bir insana ilk müdahale düzgün yapılırsa yüzde 70 oranında kalbin tekrar çalıştırılabilmesi mümkündür. Kalp durmasının başka nedenleri de var ama onlarda oranın bu kadar yüksek olması mümkün değil. Acil tıp iyi işlerse hastalıkların azalması, hayatların kurtarılması konusunda gerçekten çok ciddi rakamlara ulaşılıyor."

TÜRKİYE AVRUPA İLE İŞBİRLİĞİ YAPMALI

EUSEM Başkanı Prof. Dr. Abdulvehhab Bellou ise, acil tıbbın tıp dünyasında oldukça önemli bir yer tuttuğunu belirtti. Devletlerin acil tıp konusunda mutlaka destek vermesi gerektiğini aktaran Prof. Dr. Bellou, acil tıp konusunda iyi gelişmiş ekipmanlara ve hastane öncesi yapılan operasyonlarda desteğe ihtiyaç duyduklarını anlattı. Acil tıp konusunda Türkiye'nin ABD'den ziyade Avrupa ile işbirliği yapmasının daha iyi olacağını kaydeden Prof. Dr. Bellou, ABD'nin acil tıp konusunda yaklaşık 40 sene önce uzmanlaşmaya başlamasına rağmen hala problemleri olduğunu, Avrupa'da ise acil tıp konusunda çok güzel bir organizasyonun işlediğini belirtti.

RENK KODLAMASI BAŞVURULARI AZALTABİLİR

Kongre Sekreteri Doç. Dr. Polat Durukan da, ilk olarak İngiltere'de kabul edilen acil tıp uzmanlığının Türkiye'de şu an tam olarak oturmuş durumda olduğunu ifade etti. Türkiye'nin acil tıp uzmanlığı konusunda Avrupa'nın en başta gelen ülkelerinden biri olduğunu dile getiren Doç. Dr. Durukan, acil servislere başvuru sayılarının azaltılması konusunda Sağlık Bakanlığı'nın önemli çalışmalar yaptığını söyledi. Bunların başında acil servislerde hayata geçirilen renk kodlama sisteminin geldiğini aktaran Doç. Dr. Durukan, "Bunun amaçlarından biri de gerçek acil hastayı tespit etmek. Dolayısıyla gerçek acil hastanın acil servislerde tedavisini mümkün kılmak. Tabi bunun sonuçlarını zamanla göreceğiz. Renk kodlama sisteminin, işlerin daha hızlı halledilmesi, gece vakti bile gidilebilmesinden dolayı acil servislerin tabiri caizse kötüye kullanımını önlemek ve başvuru sayısını azaltmakta faydası olacağını düşünüyorum" diye konuştu.



ÖÖ(SU/COŞ)