Bu konuda görüşlerini aldığımız Abdüllatif Şener, Erdoğan ile birlikte AKP'yi kuran isimlerden.


Şener, Türkiye'de şu ana kadar rejim açısından değişen tek şeyin Cumhurbaşkanını Meclis yerine halkın seçmesi olduğunu, görev ve yetkisinde bir değişiklik olmadığını, dolayısıyla hukuka rağmen "değiştirdik" denilmesinin Anayasa ihlali olacağını söylüyor.

Yine parti kurucularından ve eski Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır da "fiili durum" yaratmanın hukukun genel ilkelerinin çiğnenmesi anlamına geldiğini düşünüyor ve "AKP içinde doğruları anlatacak kimse kalmadı" diyor. Buna karşılık Anayasa ve Adalet Komisyonu Başkanı, AKP Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya Cumhurbaşkanı'nın açıklamasında hukuki bir sorun olmadığını, Erdoğan'ın kendisinden önceki büyük liderler gibi "sisteme kendi rengini katan demokratik bir tarzı" olduğunu söylüyor.

'Söylem pozitif hukuka aykırı'

Birinci AKP hükümeti döneminde Bursa Milletvekili olup Başbakan Yardımcılığı görevini üstlenen Ertuğrul Yalçınbayır, AKP'nin programında kanunlara uymanın "görev" olarak tanımlandığını hatırlatıyor.

Burada "kanunlara uyma alışkanlığının yaratılacağı, değiştirilmesi söz konusu olduğunda özgür ortamda değiştirilmesi için mücadele edileceği, ancak yasalar değiştirilinceye kadar da hükmünü icra edeceği ve bunlara herkesin uymasının görev olduğu"nun yazıldığını aktarıyor. Yalçınbayır, "Türkiye'deki mevcut sisteme rağmen eğer birileri diyorsa 'Benim durumum fiilen budur. Bu fiili durumu dikkate alın. Fiili durumu yasaları uydurun.' Bu pozitifi hukukun genel kurallarına aykırıdır" yorumunu yaptı.

'Parti yöneticileri tepki koymalı'

Yalçınbayır, kurucusu olduğu AKP'nin yöneticilerinin Erdoğan'ın söylemine tepki göstermemesini eleştirdi ve onları böylelikle fiili duruma destek vermekle suçladı. Yalçınbayır, kimsenin tepki koymamasını, parti içinde "doğruları anlatacak insan kalmaması"na bağlıyor. "Hele fahri genel başkan (olan) Cumhurbaşkanı, söylemleriyle karşı görüşe izin vermiyor, karşı görüşü kendi görüşlerine ihanet olarak görüyorsa, bu, düşünce özgürlüğüne fırsat vermemektir. Bu, Türkiye'nin demokrasi, düşünce özgürlüğü açığıdır."

'Vesayeti kaldırmak için kurduk'

AKP'nin, lider sultasından kurtulmak için kurulduğunu anlatan Ertuğrul Yalçınbayır, "AKP temel hak ve özgürlüklere esas alan evrensel normları dikkate alan bir parti. Kendimizi niye kandıralım? Böyle kurulmadıysak gelin böyle kurulmadık deyin.Kayıtlar ortada…" diye konuşuyor.

'Güneydoğu'daki fiili durum ne olacak?'


Doğu ve Güneydoğu'daki öz yönetim ilanlarına gönderme yapan Ertuğrul Yalçınbayır, "Fiili durum derseniz, Güneydoğu'daki hâle fiili durum demeyecek misiniz? Orada özerkliğin, bir devlet olmanın unsurlarının cereyan ettiğini görmüyor musunuz? Bu fiili durumlar kabul edilebilir mi?" sorularının da yanıtlanması gerektiği düşüncesinde.

İsim vermeden "Dokunulmaz olduğunu söyleyenler, düşüncelerini özgürce söylemeleri gerekenler, bir yerlere dokunmaktan niye kaçınırlar? Dokunulmaz kimdir, sorumsuz kimdir? Dünyada sorumsuz kimse var mıdır, sorgulanmayan kimse var mıdır? " sorularını sıralayan Ertuğrul Yalçınbayır, "Sorumsuzların bu kadar sorumsuz oldukları kabul edilir değildir" diye konuştu.

Erdoğan'ın yetkisi artmadı

14 yıl önce AKP'nin kurulduğu gün Bilkent Otel'deki tanıtım toplantısında Erdoğan'ın hemen yanında yer alan üç isimden birisi de Abdullatif Şener idi. Partinin kurucularından olan Şener, kabinede Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı. "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gönlünde başkanlık sistemi var" diyen Şener, buna karşılık şu ana kadar hukuken değişen tek şeyin, Cumhurbaşkanını Parlamento yerine halkın seçmesi olduğunu söylüyor. Şener, Cumhurbaşkanı'nın yetkileri, sorumlulukları ve görevleriyle ilgili herhangi bir değişiklik olmadığı, dolayısıyla da anayasa bakımından görev farkı olmadığı kanaatinde.

'Demekle, istemekle olmaz'

Erdoğan'ın "Beni halk seçti. Halkın seçtiği cumhurbaşkanının yetkileri elbette Meclisin seçtiğinden farklı olmalı demek" istediğini söyleyen Şener, "ama bunu demekle, istemekle olmaz" diyor. Gerekli hukuki değişiklik olmaksızın bu cümlelerin anlamı olmayacağını söyleyen Şener, "fiilen, hukuka rağmen değiştirdik" denilmesinin de Anayasa ihlali olacağı uyarısında bulundu. Şener, Anayasa tarafından hukuk devleti dengelerini gözetmekle görevli kılınmış bir Cumhurbaşkanının "hukuk dışı, fiili durumu" anlatıyor olacağına da" ihtimal vermek" istemiyor.

Sivil darbe nasıl olur?

Şener buna karşılık Cumhurbaşkanı'nın sözlerine yönelik "sivil darbe" yorumlarına katılmıyor. Darbenin konuşmayla, kelimelerle olmayacağı görüşünde. Anayasal düzenin çiğnenip çiğnenmediğinin fiilen yaptıklarıyla anlaşılacağını, dolayısıyla doğru sorunun "Seçildiğinden beri anayasal kuralları ihlal edecek yaptığı bir şey var mıydı?" olması gerektiğini söylüyor. Abdüllatif Şener, böyle bir şey varsa, diğer kurumların, bunların engellenmesini sağlayacak denetim mekanizmalarını niye devreye sokmadığının da sorgulanması gerektiğini kaydediyor.

'AKP kurulurken başkanlık hedefi yoktu'

AKP'nin kuruluşu sırasında başkanlık sistemi gibi bir hedeflerinin olmadığını söyleyen Abdüllatif Şener, partinin temel hedefinin çağdaş demokratik değerler bazında siyaset yapmak olduğunu, ancak programa aykırı işler yapıldığını söyledi. Şener, programa aykırı işlerin halen de yapılmaya devam edildiğini savundu.

'Sistemin adı konulmalı'


Anayasa ve Adalet Komisyonu Başkanı ve halen AKP Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya ise, şu haliyle Anayasanın saf bir hükümet sistemini tercih eder durumda olmadığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da konuşmasında, parlamenter sistem mi, yoksa başkanlık sistemi mi olacağının netleştirilmesi gerekliliğini ifade ettiğini savundu. İyimaya'ya göre, "Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesiyle parlamenter sistemden daha çok başkanlık sistemine yakınlaşıldı."

Bu dönüşümü kimin yapacağı sorusuna Ahmet İyimaya'nın yanıtı, "Bir defa Anayasa bağlayıcıdır. Elbette Cumhurbaşkanı Anayasa sınırları içindeki dönüşümden bahsediyor. Parlamenter sistemse parlamenter, yarı başkanlık sistemiyse yarı başkanlık, başkanlıksa başkanlık sistemi demiş oluyor…" şeklinde.

'Darbe değil tarz'


Ahmet İyimaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eskiden beri başkanlık sistemi arzuladığını ama bir şeyi arzulamanın onun gerçekleşmesi anlamına gelmediğini söyledi. Anayasaları ancak kurucu iktidarların yapabileceğini anlatan İyimaya, "O anlamda anayasa değişikliği olmadıkça anayasal çerçeve dışında bir sistem tarifi mümkün değil" yorumunda bulundu. "Cumhurbaşkanını parlamentonun seçmesiyle, halkın seçmesi fark eder mi?" sorusuna İyimaya, "Meşruiyet bakımından evet" deyip, gerekçesini şöyle açıkladı: "Rejim bakımından değil; hukuk aynı hukuk ama siyasal meşruiyet bakımından bütün bilim adamları ittifak halinde."

'Atatürk'ün tarzı başka, Erdoğan'ın başka'


Anayasa ve Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, Cumhurbaşkanlarının aynı Anayasal sisteme farklı renkler katabildiği görüşünde: "Özal'ın rengi reaksiyon gördü. Tayyip Beyin rengi, Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı tarzıyla İnönü'nün tarzı, Celal Bayar'ın tarzı… Sisteme sistemin aktörleri, derinliklerine kapasitelerine karizmalarına göre renk katarlar. Ben bunu tarz olarak görüyorum. Sisteme kendi rengini katmak demokratik bir tarzdır." Sorumlu başbakan, güvenoyuna tabi hükümet, kurulacak hükümet varken ve parlamento çalışırken darbe yapıldığı söylemini gerçekçi bulmadığını anlatan İyimaya, bu eleştirileri olası erken seçimde muhalefetin kullanacağı argüman olarak yorumladı.BBC