Dedeman Otel'de gerçekleşen seminerin açılış konuşmasını yapan Nazire Dedeman Çağatay, vakıf olarak bireysel silahsızlanma, şiddet ve barış kültürü hukukunun üstünlüğü konusunda 19 yıldır çalışmalar yapıldığını, elde ettikleri verilerin de medya aracılığıyla kamuoyuyla paylaşıldığını söyledi.

Şiddet uygulayarak kişinin hayatına son vermenin yaşam hakkı ihlalinin en uç noktası olduğunu vurgulayan Çağatay, "Şiddetin en uç noktası ise bireysel silahlanmadır. Medya sayesinde Türkiye'nin şiddet haritasını daha kolay görebiliyoruz. Silahlanma konusunda Türkiye 178 ülke arasında maalesef 14'üncü sırada, son 10 yılda da ateşli silahlarla işlenen suçlarda yüzde 83 artış olmuştur" dedi.

Seminerde daha sonra 'Eleştirel Gazetecilik, Şiddet Haberleri' konulu oturum gerçekleştirildi. Oturum başkanlığını Antalya Gazeteciler Cemiye Başkanı Mevlüt Yeni'nin yaptığı seminerde Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatr Dr. Ayhan Akcan, yaşama hakkı açısından bireysel silahsızlanmanın Türkiye'de durumu ve medyanın sorumluluğu hakkında konuşma yaptı. Psikiyatr Dr. Akcan, TBMM'de görüşülmesi planlanan silah kanunu tasarısı hakkında görüşlerini belirtti.

MAGANDA KURŞUNUYLA 650 KİŞİ ÖLÜYOR

Türkiye'de yaz aylarında açık hava toplantıları, düğün gibi kutlamalarda yılda 650 civarında kişinin bireysel silahla yaşamını yitirdiğine dikkati çeken Psikiyatr Dr. Akcan, "Türkiye'deki silahların yüzde 95'ini eşinin rızası olmadan erkekler, yüzde 5'ini de kadınlar alıyor. Evde silah olacaksa eş rızası, taşıma ruhsatında da avukatlardan ve doktordan referans alınması gerekir. Silah alma konusunda bekleme süresi uzatılmalı. Açık hava toplantılarında silah bulundurma yasaklansın" diye konuştu.

İMAL EDİLEN SİLAHLARIN YÜZDE 70'İ İNSANA SIKILIYOR

Türkiye'de erkeklerin yüzde 75'inin güvenlik amacıyla evde silah bulundurduğunu aktaran Psikiyatr Dr. Akcan, silahın yapıldıktan 3 ya da 4 kişi tarafından el değiştirdiğini ve yüzde 70'inin cinayet, yaralama gibi olaylarda kullanıldığını dile getirdi. Psikiyatr Dr. Akcan, kocalarını öldüren kadınların yüzde 40'ının olayı silahla gerçekleştirdiğini, aile içi şiddet sonrası da eşinin silahıyla kendini öldürebildiğine dikkati çekti.

DÜNYADA SİVİL HALKTA 720 MİLYON SİLAH VAR

Dünyada sivil halkta 720 milyon civarında silah bulunduğunu ve silahla yılda 7 milyona yakın insanın hayatını kaybettiğini aktaran Psikiyatr Dr. Akcan, ölenlerin yüzde 40'ının savunmasız çocuk ve kadınlardan oluştuğunu kaydetti. Türkiye'de adli tıp ve Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre silahla ilgili suçlarda öldüren ya da öldürülen kişilerin yüzde 60'ının 28 yaşının altında olduğunu belirten Psikiyatr Dr. Akcan, silah alma yaşının mutlaka 25 olması gerektiğini söyledi.

REKLAM YASAĞI GETİRİLSİN

Psikiyatr Dr. Akcan silah ruhsatlandırılması işlemlerinde sağlık kurumlarında kişilik ve öfke testlerinin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. Sigara ve alkollü içeceklerdeki reklam yasağının silah kullanımına yönelik de yapılması gerektiğini dile getiren Psikiyatr Dr. Akcan, internet ortamında silahla ilgili reklamların kolay şekilde ulaşılabilir olmaması için çaba göstereceklerini aktardı.

5 KİŞİDEN 1'İ SİLAHLA SUÇU İŞLEYEBİLİR

Silah ruhsatlandırılması öncesinde eğitim verilmesi gerektiğini ve silahın takip edilmesi için elektronik ortamda kaydının tutulabileceği çipli sistem gerçekleştirilmesi gerektiğini kaydeden Psikiyatr Dr. Akcan, “Türkiye'de 5 silah sahibi kişiden 1'inin her zaman silahla ilgili suç işleme potansiyeli var" dedi.

300 BİN ARAÇTA SİLAH VAR

Silah kasası zorunluluğu getirilmesi gerektiğini vurgulayan Psikiyatr Dr. Akcan, Türkiye'deki silahların yüzde 6'sının yastık altında, yüzde 30'unun açıkta, yüzde 5'inin arabada taşındığını belirtti. Türkiye'de 15 milyonun üzerinde araçtan 300 bine yakınında silah bulunduğunu söyleyen Psikiyatr Dr. Akcan, silah bulundurma ve taşıma ruhsatına başvuranların yüzde 50'sinin ilk defa başvurduğunu, bunlardan yüzde 60'ının silahı gösteriş olarak algıladığını, yüzde 15'e yakınının can güvenliği gerekçesiyle aldığını kaydetti.

Psikiyatr Dr. Akcan, Türkiye'de silahın sadece polis ve jandarmada olması gerektiğini, sivil halkta yasaklanmasını istediklerini söyledi.

BAŞLIKLAR DEVLET OPERASYONUNUN SONUCU

Seminerin 'Ayrımcılık ve Medyanın Sorumluluğu' adlı ikinci oturumunda ise Gazeteci ve Yazar Ertuğrul Mavioğlu, medyadaki nefret söylemi hakkında görüşlerini aktardı. Hrant Dink'in öldürülmesi olayını örnek gösteren Mavioğlu, "Nefret söylemi medyada mutlak surette bir sonuç üretmek üzere yapılan devlet operasyonlarının sonucudur. Hiçbir gazeteci birdenbire kafasına taş düşmüş gibi 'Ben biraz Ermeniye küfür edeyim' diye başlık atmaz" dedi.

HRANT DİNK'İN ÖLDÜRÜLMESİ

Hrant Dink öldürülmeden önce bazı gazetelerde Ermenilere yönelik yapılan haberleri anlatan Mavioğlu, şöyle konuştu:

"Hrant Dink, Pelitli'den gelmiş bir çete tarafından öldürüldü öyle mi? Cinayet mahallindeki kamera kayıtları silinmiş kasetlere rağmen ortaya çıkan bazı görüntüler, net bir şekilde olay yerinde dahi çocuğun yalnız olmadığını ortaya koyuyor. Ama mahkeme bunu dikkate almadı. O kadar net ki Hrant Dink'in öldürüleceğine dair ihbarlar. İhbarları dikkate almayanlar ve kasabanın sırrı haline gelen herkesin bildiği bir cinayet. Önceden hazırlanıyor. Ortak eylem olarak Hrant Dink öldürüldü. Ogün Samast, Yasin Hayal, nefret beslediği için mi bu olay oldu?"



TY(HA/COŞ)