Berlin’de üniversitede okurken Türk arkadaşı Şengül’ün etkisinde kalarak iki dönem Türkçe kursuna giden, bu arada Türkçe içindeki Arapça ve Osmanlıca deyimleri de anlayabilmek için bu dillerin de eğitimini alan Helga, 1973 yılında Marmaris'te esnaf Yılmaz Toker ile tanıştı ve 1974’de Türkiye’ye yerleşti. Ankara’da Bilkent Üniversitesi’nde Almanca dersleri vermeye başlayan Helga Toker, 2006 yılında emekli olarak Marmaris’e yerleşti. Helga Toker’in Atatürk’ü en az Türkler ve hatta bazı Türkler’den bile fazla sevdiği Kalimera Derneği’nin hazırladığı şiir gecesinde ortaya çıktı. Gecede konuşan 72 yaşındaki Helga Toker, şunları söyledi:

"Türk Dil Kurumu’nu yaratarak Türkçe’yi Arapça ve Farsça etkisinden kurtarıp, yapay bir dilden doğal bir dile çeviren Atatürk’e çok teşekkür etmek istiyorum. Türkçe çok zengin bir dil. Belki yabancı için Türkçe öğrenmek başka dil öğrenmekten daha zor. Ben Alman olarak Fransızca, İtalyanca ve İngilizce öğrendim. Ama onlar akraba diller. Türkçe öyle değil. Bazı Türk arkadaşlarım “bizim dilimiz kıt bir dil' dediklerinde ben herhalde bu insanlar başka bir eğitim görüyorlar diye düşündüm. Herhalde Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Yaşar Kemal ve Atilla İlhan okumuyor olmalılar. Bence Türkçe dünyanın en zengin dillerinden birisi. Türkçedeki küçük kelimeler, atasözleri, deyimler çok önemli. Bunlar Almanca’da da çok var ama Türkçe bu açıdan daha zengin. Belki siz bunun hiç farkında değilsiniz ama Türkçe iletişim için çok uygun bir dil."

EŞEK, MERKEP, KARAKAÇAN

Türkçe’yi tam olarak öğrenmeye ömrünün yetmeyeceğini de belirten Helga Toker, Türkçe’nin söz dağarcığının genişliği sayesinde birkaç dili birden öğrenmiş gibi hissettiğini söyledi. Helga Toker, "Almanca bir kelime öğreniyorsunuz o kadar. Ama Türkçe’de bu böyle mi? Nesne veya varlıklar için üç dört kelime ezberlemek zorundasınız. Örneğin eşek, çok sevimli bir hayvan. Ama merkebi bilmesem Türkçe bilmiyorum, karakaçanı bilmesem Türkçe bilmiyorum demektir" dedi.

HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU DİYEMEDİM

DHA’nın sorularını yanıtlayan Helga Toker, Türkiye’ye yerleştiğinde Cumhuriyet Gazetezi'ni eline aldığını belirtti. Toker, "Önce hiçbir şey anlamadım. Örneğin Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun ismini telaffuz etmek bayağı zor oldu. Fakat inatla makalelerini okudum. Ara sıra sözlüğe baktım" dedi.

Almanya’da Alman ve Fransız edebiyatı okuduğunu, zamansızlık nedeniyle Türk edebiyatı okuyamadığını da ifade eden Helga Toker, "Yaşar Kemal, Atilla İlhan ve Aziz Nesin’in kitaplarını okuduktan sonra her yazarın özel bir dili olduğunu gördüm. Anlayamadıklarımı anlamak için uğraş vererek Türkçe ve dilbilgisini öğrendim. Okuduğum Türkçe kitap sayısını söyleyemem ama yüzlerce demek mümkün. Ne bulursam okurum. Dergi, kitap, makale, şiir ayırt etmem" dedi.



MS(İÖ/SS)



--- KUTU ---



Helga Toker’in yazdığı şiirlerden örnekler:


Sana aşık oldum

Dünyanın en güzel dili hangisi karar veremiyorum

Ana dilim Almanca.

Fransızca öğrendim, İngilizce ve niceleri

İçlerinden birinin vardır özel bir yeri

Hangisini en çok seviyorsun diye soranlara

Cevabım Türkçe.

Güzel Türkçem seninle her gün boğuşuyorum.

İkinci ana dilim sen oldun

Ele vermezsin kendini kolay kolay biliyorum

Belki onun için sana aşık oldum.


------

Bir işçi çalışıyor Ağustos sıcağında

Yanına vardım

Kolay gelsin

Sağol Abla

İşte iletişim

Nişanlın gelmiş, gözün aydın

Yeni elbisen çok güzel, güle güle giy.

Hayırlı olsun yeni evin

Çok iyisin darısı başına

Ya da

Seni dört gözle bekliyorum

Bekliyorum seni kulağım kapıda.