Türk-Arap İşbirliği Forumu Dışişleri Bakanları 5. Toplantısı İstanbul'da başladı. Four Seasons Oteli'nde düzenlenen toplantının açılış konuşmasını Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu yaptı.

Davutoğlu, "Türk-Arap İşbirliği Forumu aramızda siyaset, ekonomi, kültür, medeniyet ve sosyal kalkınma boyutlarını içeren alanlarda işbirliği yapılmasını hedeflemiştir. Bölgemizin geleceğinin halklarımızın beklentileri doğrultusunda ortak çabalarımızla şekillendirilmesi bilhassa bu dönemde bizler için tarihi bir sorumluluktur. Bölgemizde barış ve istikrarın temini ve devamı ile kalkınma yoluyla halklarımızın daha müreffeh hayat koşullarına ulaşmaları için bulunduğumuz yüzyılı kazanmamız şarttır. Sahip olduğumuz doğal kaynaklar ve insan gücü, coğrafyamızın sunduğu avantajlar bizi işbirliğine yönlendirmelidir" dedi.

"İSRAİL'İN BARIŞ SÜRECİNİ TAHRİP EDEN POLİTİKALARINA GÜÇLÜ TEPKİLER VERİLMESİNİN ZAMANI GELMİŞTİR"

"Hepinizin bildiği gibi bölgemiz hayati bir süreçten geçmektedir" diyen Davutoğlu, "Sözkonusu süreçte Türk-Arap dayanışması her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. Nitekim sözkonusu dayanışmanın son örneğini Gazze'ye yaptığımız ziyarette hep birlikte yaşadık. İsrail'in 14 Kasım 2012 tarihinde başlattığı, çok sayıda masum Filistinlinin yaşamına malolan Gazze Şeridi'ne yönelik saldırısı, bu ülkenin saldırgan politikalarının son örneğini teşkil etmiş, bölgeyi yeni bir kaosun eşiğine getirmiştir.

Türk-Arap dayanışması ve işbirliği, bölgedeki meselelerin çözümünü çabuklaştıracak ve bölgemizde barış ve istikrarın tesisi çabalarına güç katacaktır. Arap Ligi Dışişleri Bakanlarıyla Gazze'de sergilediğimiz birliktelik, yakın işbirliğimizin son dönemdeki en somut örneklerinden birini oluşturmuştur. Birlikte, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını şiddetle kınadık ve son verilmesini talep ettik. Uluslararası toplum ve taraflarla tansiyonun düşürülmesi doğrultusunda birlikte girişimlerde bulunduk. Sayın Başbakanımızın Mısır'ı ziyareti esnasında, Mısır ve diğer kardeş Arap ülkeleriyle yakın bir işbirliği içinde ateşkesin sağlanması doğrultusunda yoğun çaba gösterdik. Mazlum Filistin halkıyla dayanışmamızı göstermek amacıyla Arap Ligi Dışişleri Bakanlarıyla birlikte Gazze Şeridi'ni ziyaret ettik. Bütün bu çabalar sonucunda,, ateşkesin sağlanmasını ve Gazze'ye yönelik saldırıların son bulmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Şimdi sıra, bölgede kalıcı bir barışın tesis edilmesine gelmiştir. Bunun da ön şartı, Filistinli kardeşlerimizin yıllardır özlemini çektikleri haklarına kavuşmaları ve bağımsız Filistin Devleti'nin kurulmasıdır. Uluslararası toplum, İsrail Hükümeti'nin hukuk tanımayan, sorumsuz ve uzlaşmaz tutumunun bölgenin barış, güvenlik ve istikrarını tehlikeye sokmasına daha fazla izin vermemelidir. İsrail'in barış sürecini tahrip eden politikalarına güçlü tepkiler verilmesinin zamanı gelmiştir" diye konuştu.

"TAM ÜYE STATÜSÜYLE FİLİSTİN BAYRAĞININ BM'DE DALGALANMASI EN BÜYÜK TEMENNİMİZDİR"

Türkiye'nin Filistin'e desteğinin süreceğini belirten Davutoğlu, "Filistin davamızda beklenen sona ulaşılmasında 29 Kasım günü tarihi bir eşik aşılmıştır. Oylama sonucunda Filistin'in BM'de 'üye olmayan gözlemci devlet' statüsüne kavuşması Filistin davası ve bu haklı davayı destekleyen herkes için bir zafer teşkil etmiştir. Bu kararın BM üyelerinin büyük bir çoğunluğuyla kabul edilmiş olması bizleri ayrıca memnun etmiştir. Uluslararası camia, BM'de Filistin Devleti'ni tanıyarak tarihi bir adaletsizliğe son verecek önemli bir adım atmıştır. Bu tarihi gelişmeden büyük bir mutluluk duyduk. Uluslararası toplum olarak Filistin halkına yönelik sorumluluğumuz henüz bitmemiştir. Filistin'in BM'ye üye olarak kabul edileceği gün geldiğinde uluslararası toplum Filistinlilere yönelik vicdani, hukuki ve siyasi borcunu tam olarak ödemiş sayılacaktır. Türkiye olarak, Filistin'in uluslararası alanda hak ettiği konuma erişmesi için çabalarımızı diğer uluslararası ortaklarımızla birlikte kararlılıkla sürdüreceğiz. Tam üye statüsüyle Filistin bayrağının BM'de dalgalanması en büyük temennimizdir. O bayrak dalgalanıncaya kadar da Türkiye'nin Filistin'e desteği sürecektir" diye konuştu.

"SURİYE KRİZİNDE BİZLERE DÜŞEN GÖREV REJİM ÜZERİNDEKİ BASKIYI ARTTIRMAKTIR"

Suriye'deki duruma da değinen Ahmet Davutoğlu, "Bölgemizin bugün itibariyle karşı karşıya kaldığı en önemli insani, siyasi ve güvenlik sorunlarından birisi de Suriye'de süregiden bunalımdır. Bu aynı zamanda sadece Müslüman ve Arap alemi için değil, evrensel değerlere bağlı tüm uluslararası camia için de bir vicdan sınavıdır. Suriye Rejimi, Suriye halkını katletmekte; başkent dahil şehir ve kasabalarını ağır bombardıman altında tutmaktadır. Bugüne kadar 35 bine yakın Suriyeli hayatını kaybetmiş; 2,5 milyondan fazla insan yerlerinden edilmiş, 500 bine yakın kardeşimiz komşu ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır. İşkence vakalarının, kayıp şahısların sayısı ise meçhuldür. Bu trajedi maalesef tüm insanlığın gözleri önünde devam etmektedir. Beşar Esad Yönetimi, yönetme ehliyetini ve meşruiyetini kaybetmiş; iktidarda kalmak uğruna her türlü acımasız yönteme başvurmaktan kaçınmayan silahlı bir milis gücüne dönüşmüştür. Kendi halkı ve ülkesinin geleceği için ciddi bir tehdit oluşturan Suriye Rejimi, sınırlarının ötesinde barış ve güvenliği hedef alan eylemleri ile de bölgemizin esenliği bakımından vahametini her geçen gün arttırmaktadır. Suriye'de değişimin kaçınılmaz olduğu, halkın iradesinin bastırılamayacağı açık ve net bir şekilde görülmüştür. Rejim, kendi halkına karşı yürüttüğü kanlı savaşı kazanamayacaktır. Bölgemizin kanayan yarası haline gelen Suriye krizinde bizlere düşen görev Rejim üzerindeki baskıyı arttırmaktır. Yegane arzumuz, geçiş sürecinin Suriyeli kardeşlerimizin meşru beklentileri doğrultusunda en kısa sürede sonuçlanması ve demokratik, hukukun üstünlüğüne dayalı, etnik ve dini ayrım gözetmeksizin tüm bireylerin eşit hak ve özgürlüklere sahip olduğu, müreffeh bir Suriye inşasıdır" ifadesini kullandı.

Toplantıda, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil el-Arabi'nin yanı sıra 15 ülkeden bakan düzeyinde, 6 ülkeden de çeşitli düzeylerde katılımcı yer alıyor.