Mustafa Yeneroğlu'nun yazılı açıklamasındaki "Son olarak Covid-19 nedeniyle öne çekildiği söylenen bu teklif, başta tutuklular olmak üzere, salgın hastalık tehlikesi bakımından ağır risk altındaki kişiler açısından da kanun önünde eşitlik ilkesini dikkate almamıştır." ifadeleri dikkat çekti

İşte o açıklamdan bir bölüm:

Kısmi bir özel af yasası olan “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” maalesef TBMM Genel Kurul’da kabul edilmiş ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Üzülerek belirtmeliyim ki teklif, Meclise sunulduğu ilk günden itibaren gerek Partimizin gerekse diğer partilerin, kamuoyunun ve akademisyenlerin yoğun eleştirileri dikkate alınmadan, AK Parti ve MHP’nin oyları ile kabul edilmiştir. Çok açıkça ifade ediyorum: Bu infaz paketinin demokratik bir hukuk devletinin hakettiği bir infaz sistemi oluşturmasını beklemeyelim. Paketin amacına dair kamuoyunun büyük çoğunluğunun üzerinde ittifak ettiği bir husus var ki; bu paketin mevcut ceza infaz sistemini modernleştirme amacı taşımaktan uzak olduğudur. Görünen yönüyle 90 binden fazla kişinin tahliyesini sağlayarak cezaevi doluluk oranını azaltmak, gizlenen yönüyle ise bazı suçluların tahliyesini sağlamak hedeflenmektedir. Geçmişteki benzer uygulamalar dikkate alındığında, birkaç yıl sonra tekrar aynı tartışmaların içerisinde olacağımızdan da ne yazık ki eminim.

İnfaz Paketinin “Yargı Reform Paketi” adı altında hazırlandığını ve amacının “hukuk sistemimizi toplumsal ihtiyaçlara cevap verecek şekilde adil hale getirmek” olduğunu hatırlatmak isterim. Nitekim hukukun üstünlüğünü esas alan bir yargı paketinde olması gereken temel yaklaşım, adil yargılamayı korumak olmalıdır. Ne var ki, infaz paketi, sayısız kişinin yargılama sürecinde sadece temel haklarını kullanmalarından dolayı Terör Kanunu kapsamında soruşturma açılmasını, tutuklanmasını ve mahkûm edilmesini gözetmemiş, daha da üzücü olanı bu yüzden mahkûm olan kişilerin cezaevinden çıkmasını da sağlamamıştır. Ayrıca kanun, cezaevlerinin doluluk oranını azaltma amacı taşısa da ceza infaz sistemine bütüncül bir çözüm getirme perspektifi ile hazırlanmadığı için kısa süreli bir tedbirden öteye maalesef geçemeyecektir. Bunu anlamak için geçmiş uygulamalara bakmak yeterlidir. Bir taraftan işledikleri suç bakımından toplumun vicdanını yaralayacak kişilerin cezaevlerinden çıkarılmasıyla toplumun huzuru bozulacak, diğer taraftan da boşalan cezaevleri mevcut cezalar ve adil olmayan yargılamalar nedeniyle tekrar doldurulacaktır. Son olarak Covid-19 nedeniyle öne çekildiği söylenen bu teklif, başta tutuklular olmak üzere, salgın hastalık tehlikesi bakımından ağır risk altındaki kişiler açısından da kanun önünde eşitlik ilkesini dikkate almamıştır."