4 Şubat günü meclise sunulan “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun” kabul edildi. Yasaya göre, bir kişi ya da şirketin malvarlığına “terörle mücadele” kapsamında el konulabilecek. Yasa, kişi ya da kurumların mallarına herhangi bir yargı kararı olmaksızın yalnızca Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ya da uluslararası istihbarat birimlerinin verilerine dayanarak, AKP’nin belirlediği “Değerlendirme Komisyonu” kararıyla el konulmasını öngörüyor.

Söz konusu kanun, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 9 Aralık 1999′da kabul ettiği, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme”ye dayanıyor. BM üyesi diğer ülkeler gibi Türkiye de sözleşmeyi 11 Eylül 2001′den hemen sonra imzalamıştı.

Yasa, muhalefetin tüm kesimlerini hedef alacak

Malvarlığını dondurmak ve el koymak için mahkeme kararı aramayan yasaya BDP, “Kürtlere yönelik baskının başka bir yolu” diyerek tepki gösterdi. BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak tarafından sunulan tasarıya ilişkin muhalefet şerhinde, tasarı ile BM’nin kabul ettiği genel terör tanımının dışına çıkıldığı ifade edilmişti. Bozlak, hükümetin bireyler, şirketler, sendikalar, sivil toplum örgütleri, belediyeler, basın kuruluşları, dernekler, kısacası toplumun her kesimi üzerinde dilediği gibi baskı ve sindirme politikalarını rahatlıkla uygulayabileceğini dile getirdi. İstihbarat birimleri ve oluşturulacak idari kurulun direkt başbakana bağlı olması nedeniyle keyfi bir şekilde uygulanmasının önünün açıldığı da BDP’nin muhalefet şerhinde ifade edildi.

CHP’ye göre yasa, AKP’li olmayan belediyelere karşı baskı aracı olarak kullanılabilecek. CHP, “hükümeti yıpratmaya çalışmanın” bir terör faaliyeti olarak değerlendirildiği düşünüldüğünde terör faaliyeti suçlamasıyla AKP’li olmayan belediyelerin sosyal yardım alanında faaliyet gösteren herhangi bir kuruluşa yaptığı bağışın bu kapsamda değerlendirilebileceğine dikkat çekti.

MHP ise muhalefet şerhinde mal varlığına el koyma, mal varlığını dondurma gibi bir karara idari yapının değil, yargının karar vermesi gerektiğini söyledi.

Bu yasa iyi niyet göstergesi değil”

Avukat Ayhan Erdoğan, terörün finansmanı yasasını değerlendirdi. Erdoğan, Türk Ceza Kanunu’nda benzer hükümler olmasına rağmen neden böyle bir yasaya ihtiyaç duyulduğunu anlamanın önemli olduğunu dile getirdi. Yeni yasayla beraber “terörün” net bir tanımının olmayacağını ifade eden Erdoğan, keyfi kuralların uygulanmasının önünün açılacağını söyledi. Erdoğan, yeni yasada hukukun yanı sıra idari kurumların da “terörist” tanımına soktuğu kişi ya da kurumları iktisaden yok edebilecek konuma geçeceğini belirtti. “Terörün Finansmanı Hakkında Kanun”u iyi niyet göstergesi olarak nitelendirmeyen Erdoğan’a göre bu yasa, bir baskı aygıtı olarak işleyecek