Şırnak'ta 1993-95 yılları arasında işlenen cinayetlerden sorumlu tutulan ve aralarında Kayseri İl Jandarma eski Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz ve Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atak ile itirafçıların da bulunduğu 7 sanığın yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 34'üncü duruşmaya tutuklu sanıklardan emekli Albay Cemal Temizöz, rapor alarak katılmadı. Duruşmada tutuklu sanıklar Kamil Atak, Temer Atak, Fırat Altın, Hıdır Altuğ ve Adem Yakin hazır bulundu. Sağlık sorunları nedeniyle ara kararla tahliye edilen Kukel Atak ise duruşmaya katılmadı.

TÜCCAR DÜDÜK'ÜN ÖLÜMÜ

Duruşmada, 16 Temmuz 1994 tarihinde Irak'tan yüklü miktarda dövizle Türkiye'ye gelen ve Cizre'de öldürülen tüccar Abdülhamit Düdük'ü son gören kişi olan işadamı Halit Acar'ı tanık olarak dinledi. Cizre'de MİT binası yanında fabrikası bulunduğunu belirten Halit Acar, Irak'a gidip gelen şoförlerin sürekli yanına uğradığını, Abdülhamit Düdük'ü de bu şekilde tanıdığını söyledi. Abdülhamit Düdük'ün 1994 yılında kendisini telefonla aradığını belirten Acar, "Beni aradı ve köprünün başında askerin kendisini oyaladığını söyledi. Sonra bir daha arayarak kendisini merkeze götürdüklerini söyledi. Merkezden çıktıktan sonra bir daha aradı ve çıktığını söyledi. Ben fabrikaya gelmesini söyledim. Gece olduğu için yola çıkmamasını söyledim. O zaman bölgenin durumu malum kötüydü. Ama beni dinlemedi ve gitti. Pazar günü ailesi beni aradı ve öldürüldüğünü söyledi. Merkezde kendisine parasının sahte olduğunu söylemişler. Özellikle yanında para olduğu için ve parayı merkezdekiler gördüğü için 'Gitme' demiştim. O'nu Cizre Köprüsü'nde durduranlar merkeze bağlı askerlerdi. Merkez ise Cizre içindeki Alay Komutanlığı'ydı. Kendisini sorgulayıp bıraktıklarını söyledi. Ama Cemal Temizöz'ün ismini zikretmedi" dedi.

'BU ARTIK GİTTİ. ÇOK FAZLA SORUŞTURMAYIN'

Daha sonra müdahil avukatların sorularını yanıtlayan Halit Acar, "Biz fabrikada Abdülhamit ile konuşurken, yanımda müdür olarak çalışan Adnan isimli kişi de vardı. O zaman durumlar iyi değildi. İnsanları öldürüyor veya paralarını alıyorlardı. Devlet mi, Ergenekon mu olduklarını bilmiyorum. Kimi PKK'lı diye kayboluyordu, kimi devlet yanlısı diye kayboluyordu. BOTAŞ önünde bir karakol vardı. Hepimiz oradan çok korkuyorduk. Hamit'in ailesi beni arayarak öldürüldüğünü söyledi ve tabut hazırlamamı istedi. Daha sonra Savcı'ya gidip ifade verdik. Savcı, "Bu artık gitti, çok fazla soruşturmayın"dedi. Abdülhamit'in kardeşi 3 kişiden bahsediyordu. Kendisi Cizre'ye gelip araştırma yapmıştı. Olayı yapan kişilerin Bedran, Hakan ve Tayfun adlı kişiler olduğunu söylüyordu" dedi.

Tanıktan sonra söz hakkı verilen Savcı, sanıkların tutukluluk halinin devamını talep ederek, eksik evrakların tamamlanmasını istedi.

HAKAN KÜLTÜR DİSİPLİNSİZLİKTEN ATILDI

Genelkurmay Başkanlığı'nın mahkemeye gönderdiği yazıda, hakkında bilgi istenen Hakan Kültür isimli subayın 1994 - 2006 yılları arasında Silopi-Cizre arasında bulunan BOTAŞ tesisierini korumak için geçici olarak görevlendirildiği, 2008 yılında da disiplinsizlik nedeniyle ordudan atıldığı belirtildi.

"İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇ KAPSAMINA ALINMALI"

Daha sonra söz alan müdahil avukatlardan Selçuk Bozağaçlı, dosyanın 'İnsanlığa karşı işlenen suçlar' kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Bozağaçlı, "Bunun Madımak olaylarından daha sistematik olduğu konusunda şüphe yok. Bu dosyanın insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamına alınması son derece önemli. Burada konuşulmakta olan iki ayrı örgüt var. Birincisi silahlı bir Kürt hareketidir ve bunu hepimiz biliyoruz. İkincisi ise kitlesel imha, inkar ve asimilsayon projesini içeren bir örgüttür. Sanıklar da bu örgüt içinde bu işler için kullanılmışlar veya severek ve isteyerek yapmışlardır. Bunun bir özel çete olmayıp MGK tarafından yönlendirildiği de ihtimaldir. Bu nedenle bunun insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında tutulması ayrı bir önem arz etmektedir. Madımak davası insanlığa karşı bir suç oldu. Cizre katliamı da insanlığa karşı işlenen suçlardan kabul edilecektir" dedi.

Müdahil avukatlardan Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar ise, Cizre'de yaşananları herkesin bildiğini ancak bunların kayıtlara geçirilmediğini belirterek, "Ya devlet sanıklara bu görevi vermiştir, ya da sanıklar devlet içinde çete kurmuştur. Cizre çetesinin yargılanan sanıklardan ibaret olmadığını biliyoruz. Hala kod adı olan askerlerin kim olduğunu bilmiyoruz. Bu kişiler cezasızlıkla güvence altına alınmışlardır" diye konuştu.

Mahkeme heyeti, müdahil avukatların konuşmalarının ardından duruşmaya, öğle arası verdi.


FB(GG/AK)