Gaziantep Şehirlerarası Otobüs Terminali'ne 21 Kasım 2011'de otobüsle Hatay'ın Dörtyol İlçesi'nden gelen Kahramanmaraşlı Ali Kalkan'ı sırtından 2 bıçak darbesiyle öldüren ev kadını Nafiye Kaçmaz hakkında 'Tasarlayarak adam öldürme' suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. Gaziantep 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, yargılama sonucu Nafiye Kaçmaz'ın 'kendisine yönelmiş tekrar muhakkak bir haksız saldırıyı defetme zorunluluğuyla öldürme eylemini gerçekleştirdiği' sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle beraatına karar verdi.

AVUKAT KARARI DEĞERLENDİRDİ

Bu karar, Türkiye'de yeni bir tartışmanın kapısını aralarken Kaçmaz'ın Gaziantep Barosu üyesi Avukatı Mehmet Alp, kararı değerlendirdi. Alp, öldürülen kişinin müvekkilini İskenderun ve Dörtyol'da işçi olarak çalışırken defalarca köpeklere boğdurma ve silahla tehdit ederek tecavüzde bulunduğunu anımsatarak şu açıklamayı yaptı:

"Müvekkilim sanıkla ilgili defalarca şikayette bulunmasına rağmen, savcılık makamınca takipsizlik kararı verilmesi bu olayda çok etkili olmuştur. Müvekkilimde artık devletin kendisine sahip çıkmadığı ve sahip de çıkamayacağı fikri oluşmuştur. Hukuk yargılama sistemimizde her ne kadar maddi olgular meşru müdafaa için çok ön plana çıkarılsa da bilinçaltındaki bu tür düşüncelerin de meşru müdafaa için aranması gerektiği kanaatindeyiz. Sanık da eylemin gerçekleştiği anda, daha önce defalarca tecavüze uğraması, şikayetlerinin takipsizlik kararıyla neticelenmesi kendisinde artık sahiplenilmediği, korunulmadığı düşüncesi oluşmuştur. Yargılamaya konu olayda ise otogarın dışına çıkartılarak ıssız bir alana doğru götürülmesi, ıssız alana yaklaştıktan sonra tecavüz fiiline başlangıç sayılacak hareketlere başlanmış olması meşru müdafaa için maddi olgular anlamında yeterlidir diye düşünüyorum. Çünkü sanık artık o andan itibaren yapabilecek hiçbir şey kalmadığı düşüncesindedir."

'MAHKEMENİN KARARI DOĞRU'

Hukuk sisteminde meşru müdafaanın cana, mala ve namusa karşı işlenen suçlarda kendisini korumak için yapılan gerek yaralama, gerek öldürmeler meşru müdafaa kapsamı içinde düşünüldüğünü vurgulayan Avukat Mehmet Alp şöyle devam etti:

"Burada hem sanığın bilinçaltındaki düşüncesi hem de maddi olgular bakımından meşru müdafaanın şartları oluşmuştur. Sayın mahkeme de yargılama neticesinde sanığın eyleminin meşru müdafaa sınırı içinde olduğunu tespit etmiştir. Ve bu karar verilirken başkan ve bir üye meşru müdafaa değerlendirmede bulunmuş, bir üye ise karara muhalif kalmıştır. Fakat biz, mahkemenin çoğunluk kararının doğru olduğu kanaatindeyiz. Bu kararın, kadınlara veya diğer kişilere yapılacak haksız saldırılarda emsal bir karar olduğunu düşünüyoruz. Biz burada müvekkil sanığa kadın dernekleri tarafından yeterli kadar sahiplenilmediğini düşüncesindeyiz. Medyaya yansıyan benzeri birçok olayda müvekkil ya da ondan daha haksız durumlarda olanlara sahiplenilirken, müvekkilin ekonomik durumunun çok kötü olmasına ve toplumda kabullenilme, sahiplenme hususunda sıkıntılar yaşamasına rağmen maalesef yeterli desteği alamamıştır. Biz bu hususta da sanığa destek çıkmalarını, bunun sadece maddi anlamda değil, bundan sonraki bu tür eylemlerde kadınlara karşı yapılan haksız saldırılarda kadının yanında olunduğunun ve kendilerini koruyan birtakım kişilerin olduğunun bilinmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz."

AİLE DESTEK OLUYOR

Açıklamasında katil zanlısına ailesinin de destek olduğunu hatırlatan Alp, şunları söyledi:

"Biz ailenin bütün fertleriyle görüşmedik. Ama, eşi sahip çıkıyor. Eşinin tecavüze uğradığına inanıyor. Ve ailesi kadının hakikaten mağdur olduğuna inanıyor. Bu sebeple ailesinin kadını dışlaması gibi bir durum söz konusu değil. Fakat, sanık yetiştiği bölgenin kültür ve toplum anlayışı itibarıyla zorla da olsa tecavüze uğrasa da bunun ayıp olduğu düşüncesiyle yetiştirilmiş, bu kültürle yetiştirilmiş bir toplum inancına sahip olduğu için bunu herkese anlatamamıştır. Bu anlamda da belki ailenin kadına sahip çıkmadığı yolunda birtakım yanlış değerlendirmeler olabilir. Fakat, ailenin kadına düşman gözüyle, yada yanlış gözle bakması söz konusu değildir. Eşi ve ailesi kadının mağdur olduğu ve sahip çıkma düşüncesindedir."