Teklifin yasalaşması halinde, toplam aylık geliri brüt asgari ücretten az olan ailelere ait hanelerde kullanılan elektriğin 150 kilovatlık bölümü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından karşılanacak. 150 kilovatın üstündeki elektrik harcaması ise aboneden tahsil edilecek.

Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nde Tanrıkulu şu sözlere yer verdi:

"Elektrik enerjisi, insan haklarıyla doğrudan ilişkili boyutu ve Anayasamızda yer alan sosyal devlet ilkesi gereğince devletin yoksul yurttaşlarımız için asgari düzeyde sağlamak zorunda olduğu bir kamu hizmetidir. Nitekim 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 13. maddesinin c) bendinde belirli amaçlara yönelik sübvansiyondan söz edilmiş, bu konuda yetki Bakanlar Kurulu'na verilmiş fakat şimdiye kadar yoksul yurttaşlarımız için herhangi bir uygulama yapılmamıştır. Bu kanun teklifinin amacı bu hükmün gerektirdiği sübvansiyonu yoksul halkımız için hayata geçirmektir."

Elektrik piyasasında, özelleştirmeler sonucunda ciddi fiyat artışları yaşandığına dikkat çekten Tanrıkulu, fiyat artışlarının tüketici hanelerine yansımasını dengelemek için çeşitli ülkelerde destekleme politikalarının geliştirildiğini hatırlattı. Türkiye'deki elektrik faturalarının vatandaşın altından kalkamayacağı bir yük haline geldiğini ifade eden Tanrıkulu, faturalara kanunî olmayan bedellerin de yansıtıldığının altını çizdi.

Anayasanın 73. Maddesinde, 'vergi, resim, harç gibi mali yükümlülükler ancak kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır' hükmü yer almasına rağmen elektrik kullanımından kanuni dayanağı olmayan bedeller alındığına değinen Tanrıkulu, kanun teklifinde şu sözlere yer verdi:

"Elektrik kullanımının bedeli son yıllarda sürekli zamlarla ve haksız uygulamalarla yoksul halkımızın kaldıramayacağı büyük bir yük haline gelmiş, elektrik yoksulluğu kavramı artık ülkemiz için de söz konusu olmuştur."


(MV)