Diyarbakır'da Sarmaşık Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği'nin kurucu, eski ve yeni yöneticileri bir araya geldi. Dernek başkanı Dr. Selçuk Mızraklı başkanlığındaki toplantıya AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, işadamları, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve kurucu üyeler katıldı. Başkan Mızraklı, derneklerinni baskı altında olduğunu, amaçlarının yoksullukla mücadele ve sürdürülebilir kalkınma olduğunu söyledi. Derneğin, Diyarbakır'daki mülki idare, bağlı kurumlar ile yargının ağır ve keyfi baskısı altında olduğunu ileri süren Mızraklı, derneğin faaliyetleri ve yaptığı yardımları anlattı.

İçişleri Bakanlığı'na bağlı müfettişlerin 14 gün süren denetleme yaptığını anlatan Mızraklı, şöyle dedi:

"Müfettişler, denetleme sonucu yazılı olarak, 'Fakir ailelere yapılan yardımlar örnekleme usulü yerinde incelenmiş, yardımların amacı doğrultusunda yapıldığı ve muhtaç kişilere ulaştırıldığı görülmüştür' görüşünü belirtmiştir. Lakin zaman zaman bu sempati ve güvenden hoşnut olmayan başta Diyarbakır İl Valiliği ve kimi bağlı resmi kurumlar olduğunu gördük. Kuruluşumuzdan bu yana pek çok engelleme ve idari baskıya muhatap kalmamıza rağmen yararlanıcımız durumundaki 20 bin açlık sınırındaki insanımızın bu durumdan etkilenmemesi için azami özeni gösterdik ve hiçbir zaman da bunun şikayetini bile kamuoyunu meşgul etmeme adına yapmadık."

Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen KCK/TM ana davası kapsamında Özel yetkili Savcı tarafından derneğe yönelik açılan davanın sürdüğünü belirten Mızraklı soruşturma kapsamında şu ana kadar aralarında yönetim kurul üyeleri, kurucu üyeleri başta olmak üzere 31 kişinin ifadesine başvurulduğunu söyledi. Mızraklı, şöyle devam etti:

"Özel Yetkili Savcı, ifadelerine başvurduğu yönetici ve üyelerimize yönelttiği temel iki soru ile soruşturmayı yürütüyor. Sorular; 'Sarmaşık Derneği'ni KCK'nın talimatı ile mi kurdunuz? Yardım ettiğiniz ailelerin yüzde 54'ü PKK örgütüne yakın ailelerden oluşuyor. Neden bu ailelere yardım ediyorsunuz?' şeklindeydi. Biz, yardım ettiğimiz ailelerin yoksulluk kriteri dışında hiçbir durumunu araştırmıyoruz. Yoksulluk, ötesinde açlık kriterlerini taşıyan tüm başvurucuları, olanaklarımız ölçüsünde Sarmaşık Gıda Bankası sistemine dahil ediyoruz. Bir diğer muhatap olduğumuz baskı unsuru ise Diyarbakır Valiliği'nin tüm yönetim kurulu üyelerimiz hakkında vermiş olduğu her yönetici için 862 TL idari para cezası uygulamasıdır. Sebep, Van depremi nedeniyle yürüttüğümüz çalışmalar esnasında yardım toplama kanununa sözde aykırı hareket etmiş olmamız."

VALİLİK 23 BANKA HESABIMIZA BLOKE KOYDURDU

Van Depreminde Sarmaşık Derneği'nin banka hesaplarına bloke konulduğunu belirten Mızraklı, Diyarbakır Valiliği'nin bununla yetinmeyip yetkisini de aşarak bankalara gönderdiği iki cümlelik bir yazı ile bankalardaki 23 hesaplarına bloke koyduğunu kaydederek, "Bu bloke talimatı nedeniyle derneğimiz çalışmaları 34 gün boyunca aksadı. Yaptığımız itiraz ardından bloke kaldırılırken, mahkeme Van depremi için usulsüzce toplandığına hükmettiği hesaplarımızdaki 76 bin liranın müsaderesine karar vererek bu kaynağı yoksul aileler için kullanmamıza engel oldu. 7 bin 400 düzenli destek sunan duyarlı yurttaşı ve 20 bin yararlanıcısı olan böylesi bir kurumun haklarını sonuna kadar savunacağımızı, baskı, yıldırma girişimlerine karşı tüm yasal, demokratik yolları kullanacağımızın bilinmesini istiyoruz" dedi.

ENSARİOĞLU: ÇOK DEĞERLİ ÇALIŞMALARI VAR

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, derneğin kurucu üyelerinden biri olduğunu anımsatarak, şöyle dedi:

"Buraya davet edilişimizin amacı siyasi polemik, siyasi açıklama değil. Burada Sarmaşık Derneği'ne destek için buradayız. Diyarbakır'ın içinden geçtiği süreç hepimizin malumu; yaşanan göç, sıkıntılar ve yoksul yığınlar. Burada sorumluluk sahibi, herkesin yapması gereken bir takım şeyler var. Bu anlamda, bu çerçevede kurulmuş bir derneğin, bugüne kadar yaptığı çok değerli çalışmalar var. Türkiye'nin içinden geçtiği süreci çok iyi algılamayan, çok iyi okumayan, Türkiye'nin normalleşme sürecine uygun davranmayan kim olursa olsun, siyasetçi, kamu kurumundan yetki sahibi insanlar, herkes bu süreci çok iyi okumak, algılama ve sürece uygun davranmak durumundadır. Burada böylesi değerli bir çalışma yapan Sarmaşık Derneği'nin çalışmaları oradaki insanların siyasi aidiyetlerine bakılarak değerlendiremez. Sarmaşık Derneği ve Diyarbakır'da bu anlamda çalışan farklı dernekler de var. Farklı siyasi aidiyetleri olan bu derneğin mensupları var. Bizi ilgilendiren bu derneğin çalışmaları, yaptığı değerli kıymetli işleridir. Biz bu değerli işlere sahip çıkma adına buradayız."

BAYDEMİR: DENİZ FENERİYLE Mİ KARIŞTIRILIYOR ?

Derneğin kurucu başkanı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı BDP'li Osman Baydemir, konuşmasına başladığı sırada mikrofonundan gürültülü ses çıkması üzerine, "Benim bu şiddetle bir ilgim yok. Umarım bu ses de iddianameye girmez" diye espri yaptı. Sarmaşık Derneği'nin aslında tek başına yoksullukla değil, açlıkla da mücadele ettiğini belirten Baydemir şöyle konuştu:

"Allah, Muhammed, İsa aşkına. Her neye inanıyorsanız onun aşkına. Bu kadar da olmaz ki. Bu kadar da fütursuzlaşılmaz ki. Bu kadar da gayri ahlakileşmez ki. Yoksullukla, açlıkla mücadele ediyor bu dernek. Ama siyasi bekraundsa vallahi, billahi, tillahi Sarmaşık Derneği, hiçbir siyasetin arka bahçesi değildir, olmamıştır bundan sonra da olmamalıdır. İçinde CHP'lisi, AKP'lisi, BDP'lisi var, hiçbir siyasi partiye inanmayan var. İçinde inanlar, inanmayanlar var. Zenginler, memurlar, işçiler var. Bir karışıklık mı var acaba? Sarmaşık Derneği acaba Deniz Feneri ile karıştırılıyor mu? diye merak ettim.  Vallahi Sarmaşık Derneği'nin Deniz Feneri ile de hiçbir ilgisi ve alakası yok. Bizim Sarmaşık Derneği'nin örneğin Deniz Feneri ile ilgimiz ne kadar varsa, ne kadar ilişkisi varsa o kadar da KCK'yla ilişkisi vardır. Araştırsınlar bizim Deniz Feneri ile ne kadar ilişkimiz, hukukumuz neyse diğeri ile de olan ilişkimiz, hukukumuz odur. Elbetteki sayın vali bu kentin idarecisidir. Savcılar da yargı yetkisi içerisinde bulunuyor. Ama bu Diyarbakırla sınırlı bir politika değildir. Bunu görmemiz lazım. Bu Ankara'da planlanan sürecin yada politikanın Diyarbakır ve kentlere yansımasıdır. Ama galiba bu son dönem akıl tutulması olarak nitelendirebileceğimiz tırnak içerisinde terörün finansının kurutulması konulu bir politikanın bana göre dışa vurmasıdır. Giderek toplumda hemen hemen hiç bir ses kendisini ifade edemeyeceği bir atmosfere, zemine doğru hızla götürülüyoruz. Akıl, vicdan sahibi herkesin bu sürecin karşısına 'Dur' demesi ve tekrar akıl ve vicdana, tekrar muhabbete davet etmesi gerektiğine inanıyorum."



CA,SS(GG/İD)