İstanbul'dan Diyarbakır'a gelen sanatçı, yazar, hukukçu ve insan hakları savunucusu 25 kişi, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) binasında, cezaevlerindeki destek için açlık grevine başlayan, aralarında BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak'ın da bulunduğu 8 kişiyi ziyaret etti. Aralarında sanatçılar Jülide Kural, İlkay Akkaya, Nur Sürer, Işıl Özgentürk ve Şebnem Sönmez'in de bulunduğu İstanbul'dan gelen grubu, BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak ve diğer milletvekilleri karşıladı. Görüşmede basın mensuplarına açıklama yapan Kışanak, "Her şeye rağmen bu ülkede vicdanlar körelmedi ve insanlık bitmedi. Aldığımız bilgilere göre ilk grupta açlık grevine başlayan cezaevlerinde kritik eşiğe gelmiş arkadaşlarımız var. Ciddi sağlık sorunları yaşıyorlar. Hükümetin bu inatlaşmadan vazgeçip bu soruna çözüm bulması gerekir. Bu, tutsaklarla hükümet arasındaki bir sorun değil. Bu artık Türkiye'nin sorunu. D Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Özgür Karagöz isimli kanser hastası arkadaşımız, 5 Kasım'da açlık grevine başlamış. Dün gece durumu ağırlaştığı için Dicle Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılmış" dedi.

'YASANIN MECLİSE SEVK EDİLMESİNİ OLUMLU BULUYORUZ'

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gülten Kışanak, olumlu bir gelişme olursa tutukluların buna olumlu bir yanıt vereceklerini belirterek, şöyle devam etti:

"Bizlerin çabası böyle bir ortamı oluşturmak ve bu sonucu sağlamaktır. Devlet halkıyla zıtlaşmaz, pazarlığa oturmaz. Öyle bir taviz falan yok. Devlet halkın ihtiyaçlarına göre kendini organize etmekle yükümlüdür. Bütün toplumlarda böyledir. Halkın ihtiyaçlarını gözetir. Devlet buna göre kendisini yeniden düzenler. Bugün ana dilde savunma engeli Türkiye adına büyük bir utançtır. 3 - 4 yıldır cezaevinde büyük bir şantajla karşı karşıyalar. Demokratik bir devlet bunu yapabilir mi? Bunun böyle taviz diye tartışılmasını anlamsız buluyorum. Hükümetin hukuk sisteminin zaten kendisini reforme etmesi, yanlış uygulamalardan vazgeçmesi gerek. Bu artık tutsakların eylemlerine karşılık değil Türkiye demokratik kamuyonun sesine yanıt olacak. Bu Türkiye'nin ihtiyacı. Biz Meclis'e sevk edilmesini önemli buluyoruz. Bu bir adımdır. Bunun bir an önce hangi takvimde yasalaşacağının kamuoyuna açıklanması ve tecritle ilgili pozitif bir adımın atılması gerekiyor. Bu kadar kolay yapılabilecek bir şey için insanların ölümünü göze almak çok büyük bir vebaldir. Kimse bu vebalin altından kalkamaz. Bu eylemin asıl amacı bizi çözüme götürecek bir yol açmak. Bunun için tecridin ortadan kalkması gerekir. Bu hukuki değil. Herkes çok iyi biliyor ki İmralı'da uygulanan tecrit hukuki değil. Tecrit bir insanlık suçudur."

JÜLİDE KURAL: BİZLER CENAZELERİ TAŞIMAYI İSTEMİYORUZ

Milletvekillerini ziyaret eden gruptan sanatçı Jülide Kural, "Bedenlerini açlığa yatırmış ve bunu görmezlikten gelen kocaman sessiz bir toplum var. Hepimizin defalarca söylediği taleplerin kabul edilmesi, bir adım atılması gerekir. Bizler sessizce ağlamayı, beklemeyi, cenazeleri taşımayı istemiyoruz. Buradaki bütün kadınların temel duygusu budur. Umutlanmaya devam etmek zorundayız. Bu kadar karalık noktalara kimse bizi taşımasın. Buna izin vermeyeceğiz" dedi.

ŞEBNEM SÖNMEZ: HALAY ÇEKMEK SİLAH ÇEKMEKTEN DAHA GÜZEL

Daha sonra konuşan tiyatro sanatçısı Şebnem Sönmez, "Biz gerçekten insan olarak özlük haklarımızı bile aramaktan yoksun bırakıldık. Susturulmuş kocaman bir toplumun arkasından suskun kocaman bir toplum yetişti. Birileri bu yüzyılda hala açlık greviyle kendisinin olan bir hakkı istiyorsa, burada devlete iyi bakmak lazım. Eğer bir devlet halkının ihtiyaçlarını haklarını dinlemez ve baskılamaya çalışırsa o devlet midir? Kendimiz için istediklerimizi baskası için daha fazla isteyerek güçlenebiliriz. Ben savundukça kendimi güçlü hissettiğimi billiyorum. Kadın artık ağlamasın. Kadınlar çocuklarını ölsünler diye göndermiyorlar. Halay çekmek daha güzel silah çekmekten. Biz bunu yapabiliriz" dedi.

İLKAY AKKAYA: BİR FIRSAT OLABİLECEK AÇLIK GREVLERİ BİR SAVAŞ HEDİYE EDİYOR

Türkiye'nin genç nüfusunun çok kalabalık olduğunu söyleyen sanatçı İlkay Akkaya, "2000'den sonra doğmuş insanların bile bir açlık grevi öyküsü oldu. En sevgili ölülerimizi öyle azar azar eriyerek kaybederken, bugün açlık grevindeki arkadaşlarımızla en sevgili ölülerimizi yeniden kaybediyoruz. Sonuç kollektif bilinç dışına yeni cinayetler ekleniyor. Bunun cezasını bizim çocuklarımız çekecekler. Demokratik bir toplum için bir fırsat olabilecek olan açlık grevleri bir savaş hediye ediyor. Bu böyle olmak zorunda değil" dedi.

IŞIL ÖZGENTÜRK'TEN TUTUKLULARA ÇAĞRI

Görüşmeye katılan yazar Işıl Özgentürk ise tutukluları açlık grevlerini bırakmaya davet ederek, "Buna bir insan olarak duyarsız kalmamak mümkün değil. Gerçekten yeni ölümler ve sakatlıklar olmasın. İnanılmayacak bir yaşam onları bekliyor. Bir çok kayıpla yeniden yaşama başlayacaklar. Buna kimsenin hakkı yok. Anneler bunu engellemek için yollara çıksın. Çocuklarınıza seslenin. Tamam biz varız deyin. 'Ölüm oruçlarınızı bırakın' deyin. Lütfen artık onların naif bedenlerinden bu ölüm şeyini kaldıralım. Ben bütün annelere 'Lütfen' diyorum" dedi.

KADINLAR AĞLADI

Açlık grevini sürdüren milletvekilleri Emine Ayna, Özdal Üçer, Aysel Tuğluk, Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel, Adil Kurt, Gültan Kışanak ve Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'la tek tek görüşen kadınlar, daha sonra DTK binasından ayrılıp, Diyarbakır E Tipi Cezaevi önüne geldi.

Burada açlık grevlerine destek için oturan kadınları ziyaret eden grup adına Nur Sürer bir açıklama yaptı. Eşi Sarp Kuray ve kızı Zeynep Kuray'ın da açlık grevinde olduğu öğrenilen sanatçı Nur Sürer , "Kadınlar olarak bir çok kez savaşın bitmesini istedik. Gençlerin ölümüne tahammülümüz kalmadığını söyledik. Savaşın bitmesini mümkün kılacak müzakereler bir an önce başlamalı. Açlık grevinde olanların talepleri Türkiye'de kalıcı bir barışın yolunu açmayı hedefliyor. Bu talepler haklı ve meşru" dedi.

Yapılan açıklamanın ardından sanatçılar da kadınlarla beraber kaldırımda bir süre oturdu. Bu sırada sanatçı İlkay Akkaya 'Kırmızı gül demet demet' türküsünü söyledi.

Türkü sırasında yakınları açlık grevinde bulunan kadınlar gözyaşlarına boğuldu. BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın da duygulanıp ağladığı görüldü.



FB,SS(GG/SS)