Artuklu Üniversitesi Konferans Salonu'nda düzenlenen sempozyum oturumlarına, akademisyenler, Said-i Nursi'nin talebeleri ile çevre il ve ilçelerinden gelen davetliler katıldı. Son günde 'Anayasa ve Kürt Meselesi'nin tartışıldığı sempozyumunda konuşan gazeteci yazar M. Ali Bulut, Kemalizm'in yerli bir yaklaşım olmadığını öne sürdü. Bulut, "Hepimiz birlikte Sevr sıra dağları ile çevrilmiş o ağıla sokulmuşuz. Her birimiz değişik ikna odalarında birbirimize karşı kışkırtılmış ve güven bunalımına uğratılmışız" dedi. Sempozyumun, yükselen Kürt milliyetçiliğinin meşruiyet arama zemini olmasından, birilerinin bu zemini kendi amaçları doğrultusunda manipüle edeceğinden korktuğunu ifade eden Bulut, şöyle devam etti:

"Bediüzzaman, hiçbir zaman Kürt'ten arınmış bir Türk istikbali, Türk'ten arınmış bir Kürt geleceği tasarlamamıştır. O her ikisini de birlikte düşünmüştür. İkisinin selameti ve huzuru esastır. Biri birinden tefrik edilemez. Sizi temin ederim ki Türk mutsuzsa Kürt muzdariptir. Kürt mutlu olmadan da Türk mutlu olamıyor. Bunu tecrübe ile sabit yaşayarak gördük."

"TÜRKLER'İN, ARAPLAR'IN VE FARSLAR'IN KÜRTLERE BORCU VARDIR"

Sempozyumun düzenlenmesinde katkıda bulunan İşadamı ve Türk-Irak Dostluk Grubu Başkanı Mehmet Emin Değer ise sempozyum davetiyesini vermek üzere gittiği bir aşiret liderinin kendisine "Saidi Nursi mi, Saidi Kurdi mi?" diye soru sorduğunu hatırlattı. Değer, şunları söyledi:

"Üstad Bediüzzaman, bütün kökenlerin ortak zenginliğidir. O hem Said-i Nursi'dir, hem Said-i Kurdi'dir, hem Said-i Arabi'dir, hem de Said-i Farisi'dir. O hepimizin ortak zenginliğidir. Ben buradan Türk kardeşlerime seslenmek istiyorum; Eğer Doğu ve Güneydoğu'da ister İslami kimliğiyle, ister İslam dışı kimliğiyle konuşan ve bazen de ölçüyü biraz kaçıranlara, nazar-i müsamahayla yaklaşmalarını rica ediyorum. Çünkü yaralıdırlar, bir asırdır yaralıdırlar. Haksızlığa maruz kalmışlardır bunu açık ve net söylüyorum, Türkler'in de, Araplar'ın da, Farslar'ın da tarih boyunca Kürtler'e bir borcu vardır. Neden borçları vardır? Çünkü bin senedir bu unsurlara katkıları vardır. Fazla bir şey de talep etmemişler, bir asırdır bir şey talep ettikleri için zulüm görüyorlar bunun için de müsamahayla bakmalarını rica ediyorum."

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mazhar Bağlı da Türkiye'deki sorunun, demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerden ödün vermeden çözülmesi gerektiğine inandığını ifade ederek, "Farklılıkları bir arada nasıl yaşatabiliriz? Farklılıklarda sosyolojik olarak, dönemsel olarak değişiyor. Farklılıklardan kast ettiğimiz şey köylüler ve şehirlilerdir. 1980'lerde belli ideolojik fikirlerle sahip olanlarladır. Ama bu dönemlerde kendi dini ve etniklerini öne çıkaran insanlar kendi farklılıklarını ortaya koymuşlardır. Dolayısı ile iki temel sorun vardır. Farklılıkları tanımlamak ve bu farklılıkları tanımlamak ile birlikte bu farklılıkları birlikte yaşamalarının sağlayacak bir formülü bulup uygulayabilmektir. Farklıları bir arada barış ve kardeşlik içinde ayrıştırmalarını sağlayacak bir yol haritası yapmak gerekir" diye konuştu.

"NURCULARIN KÜRT KONUSUNDA YÜZLEŞME TOPLANTISIDIR"

Konuşmasına Suriye'de yaşanan katliamları kınayarak başlayan Harran Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr Levent Bilgi ise Risale-i Nur'un kendilerine öğrettiği çok güzel bir şeyin olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Biz talebeyiz. Birbirimizden öğreneceğimiz çok güzel şeyler var. Bu anlamda bu toplantıyı önemsiyorum. Bu toplantıyı birlikte düşünerek doğruyu arama toplantısı olarak algılıyorum. Aynı zamanda Nurcuların Kürt konusunda yüzleşmesi toplantısıdır. Aslında bu toplantı bütün ezber bozma toplantısıdır. 100 yıl önce münazaratta bu ezberler bozulmuştur. Ama, maalesef 80 yıldır milliyetçi tortularla buraya kadar geldik. Kemalimin tortusu ile geldik. Ulus devletin tortuları ile geldik. Ama şu toplantı ile şunu gördük birazda Risale-i Nur okuyan insanlar insaf sahibidir. Hakkın yanındadır doğruyu gördüğünde biz sabreden insanlarız. Bu anlamda da ben öğrencilerime şunu söylüyorum. Evet bizim ırkımızdan gelen Türk olan milletin size zulmetmişse özür borcumuz vardır. Bu konuda ben sizden özür diliyorum."

Sempozyum sonunda katılımcılara üzerinde Bediüzzaman Sait Nursi'nin fotoğrafının basılı olduğu birer plaket verildi.

Katılımcılar daha sonra hep birlikte hatıra fotoğrafı çektirirken sempozyumun sonuç bildirgesinin daha sonra yayınlanacağı belirtildi.