Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Boston’da Harvard Üniverseti’nde 20 ülkenin sağlık bakanın katılacağı sağlık liderleri formuna katılmak üzere ABD’ye gitti. Türk Hava Yolları’na ait bir uçakla Washington’a giden Bakan Akdağ yolculuk öncesi gündemi meşgul eden kürtaj meselesi ile açıklamalarda bulundu.


Yolculuk öncesi Atatürk Havalimanı VIP Salonu’nda açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Hem AK Parti hükümeti olarak hem de şahsen Sağlık Bakanı olarak yaşam hakkını savunmaya devam edeceğiz. Elbette bir sağlık bakanının hedefi yaşatmayı temel almak olmalıdır. Bütün bu tartışmalar sırasında tecavüze uğrayan bir kadının çoçucuğu ile ilgili ne olacak meselesi bazı basın yayın organlarınca, bazı köşe yazarlarınca ve konuyu özellikle sosyal medyada tartışan bir çok kişi bakımından öne çıkarıldı. Aslında öne çıkarılan bu mesele tartışmakta olduğumuz konunun sadece bir bölümünü oluşturmaktadır. Ana tartışma konusu elbette bu değildir ama beklide kasıtlı olarak bu meseleyi birileri ön plana çıkarmak istiyorlar. Eğer sezaryan ve kürtajla ilgili geniş bir kısıtlama yapılacaksa elbette burada ihtiyacı olan çocuklar ortada bırakılamaz bunlara devlet sahip çıkar diye bir ifade kullandım. Bunun anlamı tecavüze uğrayan bir annenin hamile kalmış bir kadının asla kürtaj yapılamayacağı yada bebeğinin alınamayacağı elbette değildir” dedi.


BU DÜŞÜNCELERİ ŞİDDETLE KINIYORUM


Tecavüze uğrayan bir kadının aslında tertemiz bir kadın olduğunu yineleyen Bakan Akdağ, “O kirlenmiş bir insan değildir. Tamamen masumdur. Tabiî ki aynı zamanda mağdurdur, zulme uğramıştır. Bir defa bunun çok iyi bilinmesi lazım. Yani yanlış töre anlayışların ya da yanlış bakışların kadına bu bakışı kesinlikle kabul edilemezdir. Bu nasıl ki kabul edilemezse, bu nasıl ki yanlışsa bu şekilde hamile kalmış bir kadının çocuğunu da kirli görmek kirlenmiş görmek insani dışı bir tutumdur. Çok açık ifade ediyorum. Bazılarının hakaretlerle meseleyi tartışmaya çalıştığı bir zeminde bu şekilde anne rahmine düşmüş bir çocuğu adeta kirli bir çocuk oradan koparılıp derhan atılması gereken bir canlı gibi gören anlayışı şiddetle kınıyorum. O anne nasıl tertemiz ve masumsa o annenin karnındaki bebekte tertemiz ve masumdur. O bebeğinde diğer bebeklerden herhangi bir farkı olmaması gerekir. Her aklı selim sahibi insanın, vicdan sahibi vatandaşın kolayca anlayabileceği bir husus olmalıdır. Bu konuyu çarpıtmasınlar” diye ifade etti.

TECAVÜZCÜYE MÜEBBET VERELİM

Bazı milletvekillerin konuyu çarpıttığını söyleyen Bakan Akdağ, ”Bazı muhalefet milletvekillerine, bazı kadın toplum örgüt üyelerine, bazı medya mensuplarına ve bazı hukukçulara, mal bulmuş mağribi, gibi yanlış tarafından gündemde tutmaya çalışanlara açıkça sesleniyorum. Tecavüze uğramış bir kadının bir hamile annenin çocuğunu alsanız da o annenin mağduriyetini ortadan kaldıramazsınız. O anne ağır bir şekilde mağdur olmuş bir insandır. Dolasıyla tecavüzcüye verilen cezaları gelin ağırlaştıralım. Bir tecavüzcüye en ağır ceza ne verilebilir, müebbet hapis cezası, gelin bunu tartışalım. Konuyu bu mesele üzerinden tartışanlara sesleniyorum. BU teklifimi nasıl değerlendiriyorlar ve destek verecekler mi? Tecavüze uğraşım bir kadın bekli de bu toplumun en çok şefkate layık olan insanlardan biridir tıpkı karnındaki bebek gibi. O bebek 'alınabilir, alınmayabilir' tartışmasını bir kenara bırakılım. Onun mağduriyetini önlemek açısından caydırıcı olmak açısından gelin kim bu işin tecavüze yeltenen sebep olan kimse biz toplumda verilecek en ağır cezayı verelim. Eğer insanın haklarını koruyorsak, kadının haklarını koruyorsak, tecavüze uğrayan kadının hakkını koruyacaksak bunun arkasında durmak gerekir. Ülkeden dört günlüğüne ayrılıyorum bu çağrıyı yapmayı önemli buldum. Çünkü ben ülkede yokken de bu tartışmalar devam edecek” dedi.

“PROTESTOLAR DEMOKRATİK ÜLKEDE HER ZAMAN BAKİ”

Bir basın mensubunun “Kürtaj eylemlerinde kadınları göz altına alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Bakan Akdağ şunları söyledi:

“Hiçbir eylemdeki insanlar gereksiz yere tutuklanmamalı ve örselenmemelidir. Ama demokratik hakkını kullanan herkes hangi sebeple olursa olsun mutlaka onlar da hukuk dışı bir takım faaliyetlerde bulunmamalıdır. Tabiî ki protesto hakları yada tartışma hakları bir demokratik ülkede her zaman bakidir. Biz de bunu sonuna kadar korumalıyız” diye konuştu.

BU KONU KADINLARIN YARARINA

Gazetecilerin, “Kürtajın yasaklanması durumda gayrı meşru çocuklar için devlet ne düşünüyor?“ sorusuna yönelik olarak Bakan Recep Akdağ, “Bir cümlede bunun için söylersem ben ABD’ye gittiğimde bu meseleyi de çarpıtılarak beş gün de bu konuşulur. Bunu bir rapor halinde çalışıyoruz. Bizim için aslı olan hem annenin hem bebeğin sağlığını koruyacak şekilde bir orta yol bulmaktır. Türkiye’de kürtaj maalesef bir aile ve çocuk planlaması yönteminde kullanılıyor bu çok yanlış. Bu anneler için de çok yanlıştır. Bir kürtajın anneye inanılmaz zararları var. Kanama, rahim yırtılması, kısırlık, yapışıklıklar, enfeksiyonlar ve bunlara bağlı ağır durumlar, kanamalar, kanser eğilimi bunları biz kadınlara anlatmayacakmıyız. Bu tartışmanın Türkiye gündeminde bulunması kadınların yararınadır” dedi.

BUNA TEK BAŞIMA KARAR VEREMEM

Kürtajla ilgili tartışmayı kısıtlamalar ya da kanuni yasaklamalar gibi düşünmemek gerektiğinin altını çizen Sağlık Bakan Recep Akdağ konuşmasını şöyle tamamladı:

”Kürtajla ilgili tartışma ülkede insanımızın bu konudaki duyarlılığının ve farkındalığının artmasında büyük katkıda bulunuyor. Sonuç olarak kürtaj nereye kadar serbest olur nereye kadar yasaklanır, kimler için serbest olur kimler için yasak olur bu konuda tek başıma benim işim değil. Benim dışımda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı ilgilendirir, Adalet Bakanlığı’nı ilgilendirir. Dolayısıyla hükümetimizi topyekun ilgilendirir. Sağlık Bakanı'nın teknik anlamda tek başına karar vereceği mesele değildir. Kadının hakkını elbette koruyacağız. AK Parti hükümeti kadına haklarına teslim etmede en cesur davranan bu hususta en büyük reformları yapan hükümet olmuştur bunda sonra da böyle olacaktır. Tecavüze uğramış kadın tertemiz bir insandır, masumiyetine halel gelmiş değildir. Toplumu bu hususta düşünmeye davet ediyorum. Bu insanın hiçbir suçu ve günahı yoktur. Tıp ki karnındaki çocuğun günahı olmadığı gibi ben buna dikkat çekmek istedim.”