Artuklu Üniversitesi'nin düzenlediği Uluslararası Süryani Sempozyumu'na katılan Süryani Milletvekili BDP'li Erol Dora, gazetecilere değerlermelerde bulunurken, bölgedeki çatışmaların Süryanileri tedirgin ettiğini ve dönüşlerini engelendiğini söyledi. Dora, şöyle dedi:

"Süryaniler dünyanın bir yanında yaşayan Mezopotamya'nın kadim bir halkıdır. Aynı zamanda bu sempozyum Türkiye'de değişim ve dönüşümlerin gerçek anlamda subut bulduğu gerçekleştiğinin de bir göstergesidir. Bunu düzenleyenlere emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Bu aynı zamanda tekrar Süryani halkının, kültürünün Mezopotamya'da yeşermesi ve aynı zamanda bölgede yaşayan bütün farklı etnik kimliklerin ve inançların birlikte yaşamalarına da aynı zamanda bir adımdır. Bu açıdan çok mutlu olduğumu söylemek istiyorum."

Milletvekili Dora, Artuklu Üniversitesi Rektörü Serdar Bedii Omay'ın Süryani patriklik merkezinin Suriye'den Mardin'e getirilmesi davetine sıcak baktığını belirterek, şöyle dedi:

"Cumhuriyetin başlangıcında patriğimiz 1930'larda Türkiye'yi terk etmek zorunda kaldı. Rektörün davetini olumlu buluyoruz. Demek ki Türkiye kendi tarihi ile yüzleşme anlamında adımlar atmaya yönelik yeni bir vizyona sahiptir. Biz bunu çok olumlu olarak değerlendiriyoruz. Mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Bu bir başlangıçtır. Süryaniler bölgeden siyasi, ekonomik ve kültürel birçok sıkıntılardan dolayı bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. Ama şimdi süreç değişiyor. Globalleşen dünyamızda artık bilişim çağında yaşıyoruz. Eskiden kitaplar yasaklanıyordu, ama artık dünya demokratikleşiyor, özgürleşiyor. Tabi şimdi eksiklikler vardır. Tabi ister istemez bölgede güvenlik sorunu vardır, halden devam eden Kürt sorunu vardır, bölgede çatışmalar vardır. Bu da Süryani halkını bölgedeki halkı tedirgin ediyor. Bizim arzumuz bölgede bütün halkaların barış içinde yaşayabildiği ve Avurpa'ya gitmiş şimdi diasporanın içinde yaşamış olan Yezidiler, Süryaniler, Kürtler, Araplar ve bu bölgeye ait olan Mıhallimler hepsinin esas kendi anavatanlarında birlikte yaşamaları bizim özlemimiz. Budur, istediğimiz budur. Bunun gerçeklemesi için de çalışıyoruz."

METROPOLİT: SÜRYANİLERİN YÜZDE 90'ININ DIŞARIDA OLMASI BÜYÜK BİR SORUN

Süryanilerin Mardin-Diyarbakır Metropoliti Salibe Özmen, Paskalya ve Kutlu doğum haftasını kutladıkları bu haftada Süryani sempozyumun düzenlenmesinin Mardin'in hoşgörü kentinin olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.

Metropolit Özmen, uluslararası hukuk çerçevesinde patriklik merkezinin Turabdin bölgesine tekrar gelmesine destek verdiklerini söyledi. Süryani patrikliğinin 2 bin yıl boyunca bu topraklarda olduğunu hatırlatan Metropolit Özmen, şöyle dedi:

"Patriklik Antakya'da başladı, Malatya'dan Mardin'e geldi. 13'üncü asırdan 20'inci asıra kadar Deyurul Zafaran Manastırı'ndaydı. Tabii ki Süryani toplumunun Turabdin bölgesinden göç etmesi, bizi hem kilise olarak hem de toplum olarak büyük bir zaafa uğratmıştır. Biliyorsunuz 1920'lerden sonra 30'lardan, 60'lardan sonra özellikle Avrupa ülkelerine göç etmeleri, şu anda yüzde 90'ları dışarıda olan Süryani toplumunun Mardin'de sayının az olması, büyük bir sorun. Dileriz ki önümüzdeki süreçte ki, başladı Allah'a şükür, son 7-8 yıldır Avrupa ülkelerinden Turabdin bölgesine göç tersine olarak devam ediyor. Kimisi evlerini restore ederek 3-4 aylığına geliyor, kimisi de kalıcı olarak bölgeye geri dönüş yaptı. Umarız önümüzdeki süreçte bu sayı artar ve bu şekilde Mezopotamya bölgesi Süryanilerin yerleşik merkezine olan bölgeye dönüşür. Tabi Süryani halkı, Süryani Kilisesi Süryani Patrikliği, Türkiye'nin önemli bir zenginliğidir. Tabi ki bütün kardeşlerimiz de Kürtlerle, Araplarla, Türklerle güzel ilişkilerimizin yanında şartlar el verirse tabii ki uluslararası bir hukukta yeri nedir onu bilemeyiz ama Süryani Patrikliğin Turbadin Bölgesine gelmesini isteriz. Bu Türkiye için de çok önemlidir. Geçen yıllara oranla şartlar daha iyi, güvenlik sadece Süryaniler için değil bütün halklar için önemlidir. Dua ediyoruz ki bu kaygılar tamamen ortadan kalkar Süryanilerin yanında diğer bütün halklarla burada hoşgörü ve kardeşlik içinde yaşarlar. Bu dili, bu kültürü korumak sadece bizim görevimiz değildir. Bütün kardeşlerimize, Araplara, Türklere, Kürtlere halklarına da düşüyor."