Hacettepe Üniversitesi'nde Şevket Çavdar'a çift kol ve çift bacak naklini değerlendirirken, 4 ekstremite naklinin de dolaşım alanının misli ile artması nedeniyle hiçbir insanın bu yükü kaldıramayacağını kaydeden Prof. Dr. Mehmet Mutaf, "Çift kol ve çift bacak nakli yapılamaz değil, yapılmamalıdır diyorum. Yapanlar da fizyolojik ve biyolojik olarak cevabını alırlar zaten. Daha naklin duyurulduğu an, hatta ameliyat hala devam ederken Türk Plastik Cerrahi Derneği'nin internet sitesinde kamuoyuna değil, doğrudan meslektaşlarımla paylaşmıştım bu görüşümü. Sebebi ise, iki bacak bir gövde eder. İki kol ise bir bacak, yani yarım gövde daha. Dolayısıyla her iki kol ve bacakları olmayan bir vücuda bu 4 uzvu naklettiğinizde hastanın tüm vücudunun tam bir buçuk katı olan yeni bir dolaşım alanı eklemiş oluyorsunuz ki, hiçbir vücut bunu kaldıramaz. Nitekim bu hadise üzücü bir şekilde hastanın hayatını kaybetmesi ile sonlandı" dedi.

ÜTOPİK UYGULAMALARDAN VAZGEÇMEK GEREK

Çift kol ve bacak nakilleri yapılması noktasında çok iyi düşünülmesi gerektiğini belirten Prof.Dr. Mutaf, nakillerin ihtiyacı olan hastalara yapılması gerektiğini dile getirirken şöyle dedi:

"Son örnekte görüldüğü gibi nakillerde doku reddini önlemek için kullanılan ilaçların ciddi yan etkileri var ve karar verirken bunu dikkate almak lazım. Çünkü, Atilla Kavdır örneğinde görüldüğü gibi vücut bağışıklık sisteminin baskılanması sonucunda sağlıklı bir insanın kolaylıkla atlatabileceği türden bir enfeksiyon, nakil hastalarında ölümle sonuçlanabilmektedir. Ayrıca bu ilaçların kansere yakalanma ihtimalini artırdığı da bilinmektedir. En önemlisi de uzuv nakli yapılan hastaların hayatının geri kalanında tamamen kontrol altında bir hayat sürmeleri gerekmekte olup, hasta herhangi bir sebeple reddi önlemek için verilen 'İmmünosupresif' dediğimiz bu ilaçlarını almayı geciktirir veya keserse, nakledilen uzuvlar yıllar sonra bile redde uğrayarak çürürler. Dolayısıyla gerek nakil yapan uzmanların, gerek nakil için başvuran hastaların karar verme aşamasında nakil sonrası yaşanacak bu türden problem ya da sorunlar yaşanabileceğini göz önüne almaları gerekir. Ayrıca nakil yapanların bu konuda hasta ve yakınlarını bilgilendirmesi, risklerini açık açık anlatmaları da bir zorunluluktur. Akdeniz Üniversitesi'nde 2 kol ve bacak nakli yapılan Atilla Kavdır'ın durumuna bakacak olursak, 3'lü nakil sonrası ortaya çıkan problemler nedeniyle bacağın alınmasını bir kenara bırakacak olursak, çift kol nakli için hasta seçimin son derece doğru olduğunu görüyoruz. Ancak başarı ile yapılan bir çift kol naklinden birkaç ay sonra kaybedilen bu olgu bize nakilden sonra da tamamen kontrol altında bir hayat yaşanması gerekliliği ve reddi önleyici ilaçların hayati yan etkileri ile ilgili dikkatli olunması gerektiğini ortaya koymuştur. Son vaka da diğer ölümlü nakillerin de başarılı olması bizi hekim ve insan olarak çok mutlu edecekti. Halkımızın uzuv ve yüz nakillerini adeta bir mucize olarak görmeyi bırakması ve ölüme kadar giden ciddi riskleri olan ve ancak son çare ise uygulanması gereken girişimler olduğunu anlaması gerekiyor. Hastalarımızın bilimsel temelden kopuk gerçekçi olmayan ümit ve beklentilerden, biz cerrahlarınsa insan vücudunun sınırlarını aşan ütopik uygulamalardan vazgeçmemiz gerektiği kanaatindeyim."

DENEYİMSEL YAKLAŞIMLARDAN UZAK DURMALIYIZ

Tıp ilminin gelişmesi için mutlaka deneylere ihtiyaç duyulduğunu, ancak bunun insanlar üzerinde yapılmaması gerektiğini kaydeden Prof.Dr. Mutaf, şu değerlendirmeyi yaptı:

"İnsanlar üzerinde deneyimsel yaklaşımlardan uzak durmalıyız. Tehlike noktasında ise öncelikle insan hayatı göz önünde bulundurulup, gereksiz risk almamalıyız. Tabii ki 'İlk defa biz yaptık" diyebilme hissiyatı her doktoru ve bilim adamını mutlu eder. Ancak bu bilimsel açlıkla bile insanın fizyolojik kapasitesini zorlamamak lazım. Hastanın hayatı yanında o harcanan 4 uzuv, yani bağışlanan kollar ve bacaklar çok kıymetli bir hazine niteliğinde. Böyle harcanıp, gömülmemeleri gerekiyordu. Yani birden çok hastaya kullanılabilirdi. 4 uzuv nakli sonrası hayatını kaybeden hasta ve da sınırların zorlanması komplikasyonları davet etmiştir. Hasta yaşasaydı ve nakledilen uzuvlar tutsaydı bile 4 uzvu birden aynı hastaya nakil etmek ameliyat sonrası bakım ve rehabilitasyon süreci açısından da imkansızı zorlamaktır. Zira uzuv nakilleri sonrası fonksiyonel başarı cerrahi kadar fizik tedaviye de dayanır. Fizik tedavide başarılı bir sonuç alınmadığı takdirde hasta sadece görsel olarak kolu ve bacağı var denilecek şekle gelebilir ama uzuvlarını arzu edilen şekilde kullanamaz."

KAMUOYUNUN YENİ BAŞARILARA İHTİYACI VAR

Bu üzücü deneyimlerin iki sonucu olacağını da vurgulayan Prof.Dr. Mutaf, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ortada biri olumlu biri olumsuz iki sonuç var. Olumlu olanı ben dahil bütün meslektaşlarımızın bundan sonra daha dikkatli olacak olmamızdır. Olumsuz olanı ise kamuoyunun mesleki anlamda bize olan inancının kaybolmasıdır. Bunun etkisi ile bir süre organ bağışlarında azalma yaşanacağını biliyor ve üzülüyorum. Bu ise mesleğimizde ciddi kaybımız olmuştur. Kamuoyunun artık bizlere inanması için yeni ve başarılı örneklere ihtiyacımız var. Ancak sayısız başarıları ve bilimsel katkılarıyla tüm dünyanın saygısını kazanmış olan Türk plastik cerrahi camiası olarak bunu da başaracağımızdan eminim."