Türkiye'den İran'a 18 yıl önce gittiğini anlatan Ahmet Güreş, bir takside silah, bomba yakalatınca 5 yıl hapis yattığını ve cezasını çektikten sonra Gürbulak Sınır Kapısı'nda Türk makamlarına teslim edildiğini anlattı. Doğubeyazıt'ta 23 Mayıs 2012 günü tutuklanan 'Şexo Tercan' kod adlı Ahmet Güreş, geçen eylül ayındaki duruşmadaki ifadesinde, 1994'de Kani Yılmaz,'ın kendisine verdiği 300 bin markla Almanya'dan Tapran'a geldiğini, oradan da örgütün Urumiye kampına giderek parayı Rıza Altun'a teslim ettiğini anlattı.

İran aralarındaki gizli anlaşma nedeniyle ülkede teslim olanların PKK'ya teslim edildiğini anlatan Ahmet Güreş, "İran'daki Şehidan 2003'de Kelareş kamplarında örgüt adına gümrük parası topladım. Ermenistan'a kuryelik yaparak İran'a adam götürüp getirdim. Örgüt yönetim kadrosunun yoz ilişkileri (gönül ilişkisi) yeni katılımlara sorumluluk verilmesi gibi yaşadığım çelişkilerden dolayı koptum" dedi.

BUGÜNKÜ DURUŞMADA ANLATTIKLARI

Erzurum 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün yapılan duruşmada, hakimlerin yönelttiği soruları yanıtlayan Ahmet Güreş, İran makamlarının örgütle ilişkisine ilişkin şunları anlattı:

"1994 yılında İran'a gittiğimizde beni hava alanında İran istihbarı resmi görevlileri karşıladı. Daha doğrusu İran istihbaratı, PKK örgütünden gelen tüm şahısları karşılıyor, ilgili yerlere götürüyorlardı. İran'da PKK'nın resmi evleri vardı. Irak'tan Türkiye'ye kaçak yollardan hayvan gelirdi. Hem küçük hem de büyükbaş hayvandan örgüt yüzde 3 gümrük vergisi alırdı. Şu an devam edip etmediğini bilmiyorum.

1996'da Yüksekova tarafında Kürtçe ismi Varngeminan olan askeri karakola bir saldırı yapılıyor ve bu karakoldan diğer eşyalarla birlikte termal kamera alınıyor. Termal kamera o dönemde örgütün İranlı sorumlusu Mustafa Karasu'ya veriliyor. Bunu haber alan İran istihbaratı, bu kamerayı istiyor. Mustafa Karasu vermeyince, İran istihbaratı 'Hastanenizi kapatırız" diyor, örgütü tehdit ederek alıyor. Bildiğim kadarıyla İsrail malı olan termal kameranın aynısından İran da üretiyor."

"KAYIP ASKERLER UÇURUMDAN ATLADI"

Şemdinli'de 1996 yılında PKK'nın karakola düzenlediği saldırıda, teslim olmak istemeyen 40 askerin uçurumdan atladığını şok iddiasında bulunan Ahmet Güreş, şunları anlattı:

"Şemdinli'nin Irak'a yakın tarafında bulunan bir askeri karakola, 1996 yılında Ekrem kod isimli Hıdır Sarıkaya'nın talimatı ile bir saldırı düzenlendi. Bu saldırıda 40 askerin kayıp olduğu söylenmişti ve İran askerlerine verildiği belirtilmişti. Daha sonra duyduğumuza göre, askerler teslim olmamak için uçurumdan aşağı atlayarak canlarına kıymışlardı."

PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın 1999 yılında yakalanmasının ardından, İran'ın örgütün Türkiye'ye saldırılarına devam etmesi için çaba gösterdiğini ileri süren Ahmet Güreiş, "İran devleti ve istihbaratı ısrarla bize 'Ateşkeş yapmayın, Türkiye ile savaşın' diye tehditlerde bulundu. Hatta kamplarımızı dağıtacaklarını söylediler. Tahminime göre 1500 örgüt mensubu, Kuzey Irak'a gitmek zorunda kaldı. İran devleti 'Madem siz iş yapmıyorsunuz' diyerek Şehidan kampına savaş açtı. Açıkça bize 'Savaşmayacaksanız, kampları boşaltın' diyorlardı. Bunun üzerine kampta 300 kişiden 60 kişi kaldı, ben de bunların arasındaydım. Kamptan ayrılanları, İran devleti araçlarla Kuzey Irak'a kadar bizzat götürdü" dedi.

HASTALAR ERMENİSTANVE BARZANİ HASTANELERİNDE

PKK'nın ağır hastaları Ermenistan'da ve Kuzey Irak'daki Barzani'nin hastanelerinde tedavi ettirdiğini söyleyen Ahmet Güreş, ifadesinde şöyle dedi:

"PKK'nın Ermenistan'da 2 derneği ve bir de satın aldığı iki katlı evi var. Buralar Ermenistan istihbarat binasına 5-6 metre mesafededir. Bu ev genelde, örgüt mensuplarının tedavilerine yönelik olarak kullanılır. Tedavisi ağır olanlar Ermenistan'da, normal hastalar ise Kuzey Irak'ta Barzani yönetimindeki hastanelerde tedavi olurlar."

Ahmet Güreş, İran ve Irak'ın kendilerine silah ve malzeme yardımı yaptığını ileri sürerek, "Mesut ve Necirvan Barzani'nin alt kadrosunda çalışanlar, Barzani'nin talimatı ile bizzat gelerek görüşürlerdi. İran istihbaratı, bir seferde en az 200-300 Kaleşnikof silah, Bixi, Kanas, roketatar ve mühimmat, el bombalarını getirerek örgüte teslim ediyorlardı. Bu teslimatı Xınere 10 kilometre yakınlarda bir PKK nizamiyesinde teslim ediyorlardı. Para olarak da yaklaşık 500 dolar alıyorlardı. Bu alışverişleri 1998- 2003 yıllarında yine Xınere kampında gördüm. İran hükümeti, hiçbir zaman Türkiye ile dost olmadı" dedi.

Ahmet Güreş, "Örgüte en çok Türkiye'den katılım vardır. Van üzerinden sağlanır, katılımların yüzde 80'i köy korucularının refakati ile gerçekleşir. O zamanki bağımsız milletvekillerinden örgüt hoşlanmazdı. Örgüt kendisine içinden birini lider olarak görmek ister, siyasilere güvenmez" diye konuştu.

Mahkeme heyeti, Ahmet Güreş'in tutukluluk durumunun devamına karar vererek duruşmayı 25 Aralık'a erteledi.