Sason'un Baybaşı Köyü'nde 19 Eylül 2008 günü, ilköğretim okulu öğrencisi 9 yaşındaki Ömer Soysal, ailesi tarafından evlerinin alt kısmında harabe evlerin bulunduğu bölgedeki hayvanları toplayıp ahıra götürmesi için gönderildi. Evden ayrılan Sosyal, bir süre sonra harabe evlerin olduğu bölgede bulduğu bir cismi kurcalarken meydana gelen patlamada hayatını kaybetti.

Olayın ardından 6 çocuğundan Ömer'i kaybeden baba Veysi Sosyal, avukatı Baran Ortaboy aracılığıyla, 2009 yılında Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi'nde İçişleri Bakanlığı aleyhine 100 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Baba Sosyal, açtığı davada küçük yaştaki bir çocuğun hiç bir kusuru olmadan, terör eylemlerinden arta kalan bir patlayıcı maddenin patlaması sonucu hayatını kaybetmesinin idareninin sorumluluğu gerektiğini iddia etti. Dava sürerken, Batman Valiliği, Terörle Mücadaleden Doğan Zararların Karşılanması Yasası kapsamında, Soysal ailesine 16 bin 854 lira maddi tazminat ödedi.

Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi'nde süren dava, Batman'da Bölge İdare Mahkemesi'nin kurulması üzerine bu ile alındı.

BAKANLIK: ANNE VE BABASI KUSURLU OLDUĞU GÖZARDI EDİLİYOR

İçişleri Bakanlığı, açılan tazminat davası üzerine mahkemeye gönderdiği savunmada, olayda bakanlığın tehlike arz eden patlayıcı maddelerin toplatılmasına ilişkin, tüm tedbirleri alması gerekirken, görevlerini yerine getermeyerek hizmet kusuru işlendiğinin iddia edildiğini belirtti.

Bakanlık, olayda tedbirlerin alınmasında idarenin herhangi bir ihmalinin söz konusu olmadığını belirterek, anne Hasibe ve baba Veysi Soysal'ı suçladı. Bakanlık dilekçesinde, şu ifadelere yer verdi:

"Olay tarihinde 9 yaşında olan bir çocuğun davacı konumunda olan anne ve babasının, çocuğun gözetim ve denetimden sorumlu olması gerekirken, bu görevi yerine getirmeyerek, kusurlu olduğu gözardı edilmektedir."

Bakanlık Danıştay 10'uncu Dairesi'nin bu yönde 2006 yılında 'Zarar gören veya üçüncü kişinin kusurundan kaynaklanan zararın tanzim edilemeyeceği' yönünde karar verdiğini hatırlatti. Bakanlık ayrıca, "Talep edilen manevi tazminat miktarının yüksekliği, davanın sebepsiz zenginleşme amacına yönelik açıldığı izlenimini doğurmaktadır" dedi.

'BİR YAŞAMIN BEDELİ 16 BİN LİR OLMAMALI'

Patlamada yaşamını yitiren Ömer Soysal'ın babası Veysi Soysal, çocuğunu kaybetmenin bedelinin 16 bin lira olarak görüldüğünü söyledi. Soysal, "Bu acı beni daha da kahrediyor. Bir yaşamın bedeli 16 bin lira. Bunu kabul etmek bana daha da acı veriyor. Bir yaşamın bedeli 16 bin lira olmamalı. Davanın sonuna kadar takipçisi olacağız. İç hukuk yolları tükenirse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğiz" dedi.

AMCASI DA PATLAMA KURBANI

Patlamada yaşamını yitiren Ömer Soysal'ın amcası çabanlık yapan 32 yaşındaki Yusuf Soysal da, 2007 yılında yine aynı köyde bulduğu bir cismi kurcalarken patlama meydana geldi. Patlamada sağ eli ve sağ gözünü kaybeden Soysal, patalamaya el bombasının neden olduğunu ileri sürdü. Ölümden döndüğü olayı unutamadığını söyleyen Sosyal, "Yerde 6 el bombası vardı, birini aldım. Elimdeki bomba yere düştü. Bomba sert bir taşın üzerine düştüğü anda patlama sesi ve kıvılcımlar gözümün içine girmişti. Kaçamadım patlamadan. Sonra kendimi yerde buldum. Sağ kolum bileğimden kopmuştu. Sol gözüm ise yanıyordu. Bombanın şarapnel parçaları sağ ayağımda hala duruyor. Terörle mücadele tazminat bürosundan bana 8 bin lira para verdiler. Daha sonra da 3 ayda bir bana 600 lira yaşlılık maaşı bağlandı" dedi.