Okulda otomatik sürgülü kapı arasında sıkışıp ölen oğlu Anıl Erden'in acısını hala yaşadıklarını belirten anne Ayşe Erdem, "Tazminat acımızı hafifletecek mi? Müdüre verilen ceza hapis olmalıydı, para olmamalıydı" diye gözyaşı döktü. Anne Erden, "Suçlular cezasını çekti' diyebilmeliydim. Müdüre verilen, ceza mı? Parayı ben vereyim, o müdür hapse girsin. Devletin memuruysa, ben de vatandaşıyım. Ben çocuğumu devlete teslim ettim. Müdürden hesap sorulmalıydı. Devlet memurunu kime karşı koruyor. Kazandığımız tazminatın 5 kuruşu eve girmeyecek. Oğlum adına hayır kurumuna bağışlayacağım. Şimdi oğlum yaşasaydı üniversitede okuyor olacaktı" diye konuştu.

"OĞLUMUN KOKUSUNU GERİ VEREBİLECEKLER M?İ"

Söylenecek çok şey olduğunu belirten baba Doğan Erden de, çabaları sonucu 35 gün sonra müdürün açığa alındığını ve hakkında dava açıldığını belirterek, şunları söyledi:

"Görevini yapanın başımın üstünde yeri var. Verilen caza 1 yıl da, 3ç yıl da olsa içeri girmesi lazım. Böyle giderse önü alınması güç olacak. Okulda okuyan çocuklar adeta patlamaya hazır bir barut. Devlet niye buna önlem almıyor? Devletten birinin çocuğuna böyle bir olay olsa ne olurdu? Niye yüzde yüz bilirkişi tarafından suçlu bulunan, para cezasına çarptırılıyor? Niye bizim hukukumuz varken, Avrupa'ya gidelim? Parayı yırtar atarsın, çocuğunu asla. Para önemli değil, kesinlikle o para bu eve girmeyecek. Ben parayı 24 saat içinde toplar veririm. Ama o müdür içeri girsin. Böyle giderse, maalesef çok çocuk yanar. Önlem alınması lazım. Oğlumun kokusunu özlüyorum. Onun kokusunu bana kim geri verebilir."

Hemşirelik yapan abla Zeynep Erden de kardeşinin her akşam rüyalarına girdiğini söyleyerek, ceza davasında suçlu bulunan müdürün cezasının paraya çevrilmesine tepki gösterdi.

Bahri KARATAŞ/İZMİR,



DHA(AÖ/İD)