İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der), Diyarbakır şubesi, yeni eğitim yılının açılışı nedeniyle 4 yıl önce başlattığı 'Andımız kaldırılsın' kampanyası çerçevesinde Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Mazlum Der Genel Başkan Yardımcısı avukat Selahattin Çoban, Diyarbakır Şube Başkanı Abdurrahim Ay, Dicle Fırat Diyalog Grubu Temsilcisi Muhittin Batmanlı ve 10 kişi katıldı. Açıklamaya katılanlar 'Kürt'üm, Türk'üm, Arabım, Müslümanım, Aleviyim, Hristiyanım, Süryaniyim, demokratik laikim, Türkiyeliyim', 'Darbeci değilim', "Ne mutlu özgür bireylere', 'Andımız kaldırılsın' yazılı dövizler açtı.

'Andımız Kaldırılsın' afişi önünde ilk konuşmayı yapan Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Çoban, başlattıkları kampanyanın 4'üncü yılına girdiğini belirterek, "And zülmü ortadan kaldırılıncaya kadar eylemlerimize devam edeceğiz. Başlattığımız hukuksal mücadele halen devam ediyor. Gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyacağız" dedi.

'TEK TİPLEŞTİRİCİ EĞİTİM SİSTEMİ'

Mazlum Der Diyarbakır Şube Başkanı Abdurrahim Ay da Türk eğitim sistemini eleştirerek, tek tipleştirici, ötekileştirici, otoriter ve milliyetçi bir sistem olduğunu ileri sürdü. Ay şöyle konuştu:

"Milli eğitim süreci boyunca ferde Milliyetçilik ve Kemalizm'in tek doğru olduğu ve bireyin devlete karşı sorumlulukları öğretilmektedir. Fert, ailesinin kültürü, inancı, ideolojisi, düşünce yapısı ve yaşam tarzı hiçe sayılarak, resmi ideoloji ile yoğrulmuş bir müfredatla biçimlendirilmektedir. Eğitim müfredatının bütün ayrıntıları, inşa edilmesi hedeflenen kimliğin böyle olması için tasarlanmıştır. Bütün derslerin genel amaçları, milli bayramların kutlanma şekli ve bu bayramlarda okunan yazı ve şiirler ,böyle bir neslin inşa edilmesi amacına hizmet etmektedir."

'GARNİZONA GİRER GİBİ'

Ay, ilköğretim okullarında okutulan andın, Nazi Almanyası'nda okutulan anda benzediğini ileri sürerek şöyle konuştu:

"Çocuklara, okulun kapısından içeri adım atar atmaz yaptırılan 'andımız' ritüeli ise bütün bu sistemin çekirdeği sayılabilecek bir duruma tekabül etmektedir. Nazi Almanyası'nın ilkokullarında okutulan andın korkunç bir benzeri olan 'andımız', herhangi bir pedagojik sürecin değil, özetle dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip'in, Mustafa Kemal'e yaranma çabalarının ürünüdür. Böyle bir metnin bugün hala bir eğitim sisteminin temelini oluşturması utanç vericidir. Çocuklarımızın her sabah askeri bir garnizona girer gibi sınıflara tek sıra halinde girmeleri, 'rahat', 'hazrol' komutları ile hizaya geçmeleri ve bir kutsal metin okur gibi bu 'andımız' ritüeline maruz bırakılmaları, pedagojik bir kıyımdır."



MT(GG/COŞ)