Yaratıcılık, iyi bir müzik kulağı ve becerisi ile sonsuz bir sabır isteyen enstrüman yapımcılığından hayatını kazanmak isteyen sanatçılar, kendi alanlarında bir odaları bulunmadığı için mecburen Marangozlar Odası'na bağlı olarak faaliyet gösteriyor. Mobilya üreticilerinin yaptığı işe saygı duyan, ancak kendi mesleklerinin bambaşka bir sanat olduğunu savunan müzik aleti yapımcıları, malzeme temini gibi pek çok sıkıntılarının çözümü için ayrı bir oda kurulması gerektiğini belirtiyor. Sadece İzmir'de 22 müzik aleti yapımcısı Marangozlar ve Mobilyacılar Odası'na kayıtlı bulunurken, bu rakamın Türkiye genelinde tüm illerde 500'e yaklaşabileceği belirtiliyor.

“YADIRGIYORUZ AMA MEMLEKETİN GERÇEĞİ”

İzmir’de yaklaşık 30 yıldır bağlama yapımıyla uğraşan Hasan Gülaslan, halk müziğinin geleneksel çalgısı olan bağlamanın bir görsel, bir de duyusal aksamı olduğunu dile getirdi. Görsel aksamı olan mobilya kısmının yanı sıra esas işin duyusal aksamında olduğunu vurguladı. Bu yönüyle işlerinin bir sanat olduğunu anlatan Gülaslan, “Buna rağmen biz maalesef Marangozlar Odası’na kayıtlıyız. Yadırgıyoruz ama maalesef bu memleketimizin bir gerçeği. Biz birlik olamadık, o yüzden mesleğimizi kendi çabalarımızla bir yere getirmeye çalışıyoruz. Buna devletin el atması gerekiyor. Resmi bir işlem yaptığımızda marangozlarla aynı kategoride değerlendiriyorlar. Bizim marangozlardan farkımız var. Biz sanat yapıyoruz. Ses ve zevk herkese göre değişir. Özellikle konservatuvarlarımızdaki çalgı yapım bölümleri bu işe el atmalı” diye konuştu.

“BİZE GÜLÜYORLAR”

Sanatçılara veya başka mesleklerden insanlara Marangozlar Odası’na bağlı olarak faaliyet yürüttüklerini söylediklerinde insanların şaşırdığını belirten Gülaslan, “Özellikle yurtdışındaki insanlara söylediğimiz zaman bize gülüyorlar” dedi. Sadece kendi alanlarına yönelik bir oda olmadığı için özellikle malzeme temini konusunda sıkıntı yaşadıklarını kaydeden Gülaslan, “Kendi odamız olup özellikle malzeme temini konusunda bize yardımcı olunması gerekiyor. Bu konuda yardım etmeleri gerekiyor. Gidiyoruz inşaatlık keresteler arasında kapak ağacını çekmeye çalışıyoruz. Bilinçsiz kesim olduğu için çoğu zaman bağlama yapmaya uygun olmuyor” dedi.

“BU HER YÖNÜYLE BİR SANATTIR”

Ege Üniversitesi (EÜ) Devlet Türk Müziği Konservatuvarı (DTMK) Çalgı Yapımı Bölümü Öğretim Görevlisi Ümit Çiçekçioğlu da enstrüman yapan kişinin mutlaka o enstrümanı çalabilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca enstrümanın sadece kişiye özel yapılması gerektiğini vurguladı. Kullanacak kişinin anatomik yapısından ses rengine kadar pek çok etmenin yapılacak enstrümanı şekillendirdiğini dile getiren Çiçekçioğlu, “Bu her yönüyle bir sanattır. Ancak bu sanatın marangozlukla aynı yerde değerlendirildiğini biz de atölye açmaya karar verdiğimizde öğrendik. Mobilya üreten zanaatkarları saygıyla karşılıyorum ama bizim yaptığımız işle yan yana getirilmesini yanlış buluyorum” değerlendirmesini yaptı.