Kesin olarak doğrulanamayan iddiayı gündeme getiren AKP’nin gazetesi Yeni Şafak'în haberine göre; "Mustafa Sarıgül ve 9 iş ortağı 1998 yılında, Korkmaz Yiğit'in sahibi olduğu ve TMSF bünyesinden batık bankalardan biri olan Bank Ekspres'ten 3,5 milyon dolar kredi çekti. Ancak kredi geri ödenmedi. Kredi borcu faizleri ile beraber 8 milyon dolara (16 milyon TL) çıkınca TMSF harekete geçti ve Sarıgül'in tüm mal varlığına el konuldu.

Avukatlar TMSF'de

Sarıgül'ün avukatları ise bugün TMSF binasına giderek görüşmelere başladı."

3,5 milyon dolarlık kredi

Türkiye medyasında çıkan haberlere göre, Mustafa Sarıgül ve 9 arkadaşı, 1998 yılında Bank Ekspres'ten 3,5 milyon dolarlık kredi çekti.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, borcun verilmesinden kısa bir süre sonra, Korkmaz Yiğit'in bankası Bank Ekspres'e el koydu.

TMSF'nin bundan sonra bankanın kayıtlarını incelediği ve Sarıgül ile arkadaşlarının aldığı krediye ilişkin herhangi bir belge ya da borç bilgisi bulamadığı için, bugüne kadar kredi konusunda herhangi bir işlem yapmadığı kaydedildi.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, belgelerin doğruluğunu inceledikten sonra, borcun alındığı ve ödenmediği gerekçesiyle gerekli işlemleri başlattı.Yapılan hesaplama sonucunda, 3,5 milyon dolar olarak alınan borcun, bugün itibarıyla, faiziyle birlikte 8 milyon dolara (yaklaşık 16 milyon TL) ulaştığı belirlendi.

Mustafa Sarıgül: Haksız ve siyasi bir saldırı

Mustafa Sarıgül, banka hesaplarına ve mal varlığına haciz ve tedbir konulmasıyla ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada, "Bu tamamen haksız ve siyasi bir saldırıdır. Benim TMSF ile herhangi bir borç ilişkim kesinlikle yoktur. Bu olay, öğrendiğim kadarı ile 1998 yılına ait ve benim dışımdaki kişilerin kredi borcu ile ilişkilendirilerek yapılmak istenen bir provokasyondur. Ben TMSF’den geçen 16 yıl içerisinde bir mektup dahi almış değilim." dedi.

Avukatı kanalıyla resmen TMSF’ye başvurduğunu ve borçlu olduğunu gösteren bir belge varsa, örneğinin kendisine verilmesini istediğini kaydeden Sarıgül, böyle bir belge verilmediğini, zira böyle bir hususun söz konusu olmadığını vurguladı.

"Bu olay tamamen, devletin kurumlarının panik içerisinde siyasete alet edilmesinden ibarettir." diyen Sarıgül, yazılı açıklamasını, "Halkın güvenini kaybederek şahsıma yönelik bu siyasi saldırıyı yapanlar, bunun cevabını 30 Mart akşamı sandıkta mutlaka alacaktır.” şeklinde sürdürdü.