İzmir’de meslek odaları, Gaziemir İlçesi’nde 70 yıl faaliyet gösterdikten sonra atıkları toprağa gömülen eski kurşun fabrikası konusunda yetkililerin ilgisiz, edilgen ve saydamlıktan uzak olduğunu ileri sürdü. Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helin Kınay, İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ceyhun Balcı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü'nden Prof. Dr. Alp Ergör, İzmir Tabip Odası’nda düzenledikleri basın toplantısında, kurşun fabrikasındaki radyasyon sızıntısı ve radyoaktif kirlilik ile ilgili bilgi akışı olmadığını, önlem alınıp alınmadığının bilinmediğini ifade etti.

'YETKİLİLER İLGİSİZ'

İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ceyhun Balcı, fabrikada radyoaktif olmayan kirliliğin bulunduğunu da vurgulayarak, "Birtakım bilgiler var ama akademik çevrelerle paylaşılmaması belirsizlik yaratıyor. Bu ciddi durum karşısında biz şu soruları soruyoruz: Gaziemir’de depolanan radyoaktif ve zehirli maddelerin bölgeden uzaklaştırılması konusunda neler yapılmıştır? Bugüne dek çevreye ve topluma zararı konusunda gerekenler yapılmaya başlanmış mıdır? Yetkili kurum ve kişiler bu konuda yapılması gerekenleri yerine getirmiş midir? Eğer getirmişlerse nedir? Eğer getirilmemişse çevre ve toplum sağlığı konusunda ciddi sorunlar olduğu yönünde düşünmemize neden oluyor. Bu soruların acilen yanıtlanmasını bekliyoruz" dedi.

SORUN SADECE RADYOAKTİF KİRLİLİK DEĞİL

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helin Kınay ise Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun araziye koyduğu ölçüm cihazının yetersiz olduğunu, alanda kapsamlı bir kirlilik ölçümünün yapılması gerektiğini ifade etti. Kınay, TBMM Çevre Komisyonu’nun pazartesi günü fabrika arazisinde yaptığı incelemeyi değerlendirirken de, "Tel örgülerin onarılarak vatandaşların içeri girmesinin engellenmesi başlı başına önlem değil. Kapsamlı bir araştırmadan sonra arazi rehabilitasyon çalışmasının yapılması lazım. Toprakla örterek bazı şeyleri engelleyemezsiniz. TAEK sadece radyoaktivite üzerine açıklama yapıyor ama onun açıklamaları yetersiz. Olay sadece radyoaktivite değil vatandaşları da içine alan daha geniş bir sürecin yaşanması lazım. Sorun sadece radyoaktivite değil. Başta kurşun olmak üzere çeşitli kimyasalların etkileşimi var" diye konuştu.

'BİLGİLERİ SAKLAMAK EXPO’YA DAHA FAZLA ZARAR VERİR'

Kınay, basın mensuplarının sorusu üzerine, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın, haberlerin İzmir’in 'Herkes İçin Bağlık' temasıyla aday olduğu EXPO 2020 sürecine zarar verdiği yönündeki açıklamasını da eleştirdi. Kınay, şunları kaydetti:

"Çevre ve halk sağlığı konularını, toplumdan ve başka ilgililerden saklıyor olmak EXPO sürecine daha fazla zarar vermez. Burada, 'Bilgiler halktan neden saklanır?' diye sorulması, daha fazla zarar verir. Önemli olan yapılması gerekenlerin geçekleştirilmesi; 'üstünü kapatalım, olayı söndürelim' noktasına gelmek yapılabilecek en büyük yanlış."

'BELİRSİZLİK VE KAYGI ORTAMI VAR'

Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü'nden Prof. Dr. Alp Ergör, alanda sadece radyoaktiviteden kaynaklanan bir sorun olmadığına, diğer atıkların da üzerine gidilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Belirsizlik ve kaygı ortamı var. Bu kaygıların ivedilikle giderilmesi gerekir. Sorunun ne olduğu, nasıl yönetilmesi gerektiği ifade edilmeli. Zaman geçirmeden çalışmaya başlamak lazım. Sorunun ne olduğu ayrıntılarla ortaya konulmalı" dedi.



ED(İÖ/CK)