İstanbul, Denizli, Samsun, Ankara, Sinop, Mersin, Antalya, Adana, Diyarbakır, Bursa ve Kocaeli'deki nükleer karşıtı yaklaşık 100 kişi, Mimarlar Odası Konferans Salonu'nda organize edilen Nükleer Karşıtı Kongre'ye katıldı.

Açıklanan kongre sonuç bildirgesinde Türkiye'de gerçekleştirilmeye çalışılan nükleer santral projesinin, ülkedeki ve dünyadaki sermaye birikimine dayalı enerji yatırım politikalarının bir devamı olduğu, bu projeden bir an önce vazgeçilmesi gerekliliğinin altını çizildi.

Kongre bileşenlerinin nükleer karşıtı mücadele sürecinin yükseltilmesi için toplumsal demokrasi kültürünün içselleştirilmesi, eşitlikçi bir toplumsal yönetim algısının geliştirilmesi ve 'ben yaptım oldu' tarzı siyasal iktidar tavrına karşı toplumun geniş kesimlerinin siyasal, ekonomik ve kültürel haklarını gözeten bir çerçeve içinde mücadeleyi genişletmesi gerektiği belirtildi.

Dünya ölçeğinde giderek artan savaş ve kriz koşullarının yarattığı yoksulluk politikalarının gözetilerek, kirli, pahalı ve yok edici bir nitelik taşıyan bu projelere karşı direnmenin temel bir hak ve ödev olduğu vurgulanan sonuç bildirgesinde şu görüşlere yer verildi:

"Nükleer karşıtları, tabandan bir demokrasi talebiyle nükleer enerjiye, silahlara, nükleer savaşa, nükleer atıklara karşı barışı talep eden, ekolojik değerleri koruyan ve toplumsal geleceğin varlık koşullarını gözeten bir örgütlenme modeli ekseninde yürüyecekleri kararlığını sergiledi. Bu bağlamda nükleer karşıtı örgütlülüğünü tabandan, anti hiyerarşik, bireylerin ve kurumların katılımına açık, ortak karar alma iradesini ön plana alan, yerel ve merkez ayrımı yapmadan, taban örgütlerinin güç ve iradesi üzerinden yükselecek bir toplumsallaşma ve örgütlenme için bir arada hareket edileceği kararı tekrar edildi.

Kongre bileşeni örgütler, ekolojik yok oluşla, toplumsal sorunları bir arada değerlendirirken aynı zamanda nükleer krizden en çok zarar gören kadınların, çocukların, engellilerin, yoksulların korunması ve haklarının inşa edilmesi açısından da nükleersiz bir dünya özlemi için karar alma süreçlerinin demokratikleştirilebilmesine yönelik çalışma, ilke ve usullerinin yeniden gözden geçirilmesine yönelik kararlı ve direngen tavır sergilenmelidir."

Sonuç bildirgesinde eşgüdüm toplantıları, kongreler, konferanslar gibi toplumun ve yerel nükleer karşıtı platform bileşenlerinin etkin ve bir arada olabileceği örgütlenme araçlarını en iyi şekilde harekete geçilmesinin önemine de işaret edilerek, bunlarla birlikte mücadelenin, hukuki, sosyal ve kültürel alanlarda olduğu kadar, alanlarda da yapılması için daha fazla kişinin ve örgütün bir arada hareket etmesini sağlayacak yol haritasını çıkartarak, önümüzdeki süreçte ortak eylem alanlarının geliştirilmesi için her kurum ve bireyin sorumluluk alması gerektiğine vurgu yapıldı.