Rengin Arslan / İstanbul



Bunlardan bir tanesi de “kahvaltı etkinliği” idi. Çivi çakılmamasının nedeni ise, binanın tarihi bir yapı olması. Kahvaltıya gelen mahalleli ve Caferağa forumunun katılımcıları, bir yandan güneşli bir Pazar günü, bir forum üyesinin çaldığı gitar eşliğinde kahvaltı ederken bir yandan da sorularımızı yanıtladı.


Sosyal medya ajansında çalışan bir kadınla konuşuyorum önce.

Gezi eylemleriyle birlikte başlayan park forumlarının en büyüklerinden bir tanesi İstanbul’un Anadolu yakasındaki Yoğurtçu Parkı Forumu idi.

Burada bir araya gelenler, mahallelerine sahip çıkmak için, mahalle dayanışmaları oluşturmuştu. Sosyal medya uzmanı da bu geçmişi anlatarak başlıyor söze ve devam ediyor:

“Fakat, ne birlikte vakit geçirebileceğimiz, ne toplanabileceğimiz bir alanımız vardı. Atölyeler gerçekleştirebileceğimiz veya herhangi bir demokratik sorunla karşılaştığımızda, ne yapacağımızı konuşabileceğimiz bir yer yoktu.”

Tarihi binalara sıkça rastlanabilecek bir bölge burası.
Sosyal medya uzmanı da bu duruma işaret ediyor ve tarihi binaların şu anki durumunu özetliyor:

“Moda, tarihi mekanları olan bir yer. Bir kısmı ticarete açıldı, bir kısmı ihale ile verildi. Biz de araştırırken burayı gördük. Buranın da Hazine’ye ait olduğunu öğrendik ve burayı mahalle evi yapmaya karar verdik.”

Bu noktada hassas oldukları bir konuyu da vurguluyor, “Bu evin bir azınlık mülkü olup olmadığını araştırdık. Öyle bir kayda veya iadesi için açılmış bir davaya rastlamadık.” diyor.

Buna rağmen, eğer bir gün bu evin bir azınlık mülkü olduğu anlaşılırsa, “mülkün eski sahibinin evini geri alması için ellerinden geleni yapacaklarını” söylüyor ve ekliyor: “Sonra da o ne istiyorsa, onu yaparız.”
Caferağa Mahalle Evi’nin bulunduğu sokakta 1902 yılında inşa edilmiş olan Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi de bulunuyor.

'Temizlik iyidir'

Geçen hafta açılışı duyurulan eve polisin bir müdahalede bulunup bulunmadığını soruyorum.
Sosyal medya uzmanı kısa bir diyaloğu aktarıyor:

“Polis, mal sahibinin şikayeti var diyerek geldi. Biz de, bu evin mal sahibinin olmadığını söyledik. Bunun üzerine ne yapıyorsunuz, diye sordu. Temizlik yaptığımızı söyledik. İyi, iyi temizlik iyidir, diye yanıt verdi ve gitti.”
Evin içinden molozların çıkarılması, temizlenmesi gibi işler birlikte yapılıyor ama tarihi eser olduğu için “tek bir çivi bile çakılmıyor”.

Kahvaltı sırasında konuştuğum ve adının yazılmasını istemeyen bir başka mahalleli ise, Caferağa Forumu’nun katılımcıları arasında mimar ve mühendislerin de olduğunu ve bu nedenle her aşamanın dikkatle izlendiğini anlatıyor. Binanın çökme veya yıkılma tehlikesinin olmadığını söylüyor.

Burada ne yapılacak? Şimdilik alınmış kesin kararlar yok. Ancak herkesin hemfikir olduğu nokta, atölyelerin sergilerin, forumların yapılabildiği ortak bir alan ve bir mahalleli dayanışması yaratmak. Bu başlıkların başını belki bu çekiyor ama yine de yelpaze geniş.

Hrant Dink’in öldürülmesinin yıldönümü nedeniyle bir serginin hazırlıkları başlamıştı dün. Başka sergi önerileri ise masadaki sohbetler arasından konuşuluyordu yine.

Konuştuğum kişi, “Ölen komşuluk ilişkilerini canlandırmaktan, dayanışmaya kadar pek çok ana başlık var” diyerek sözüne devam ediyor.

Bu sırada sokağa kurulan kahvaltı masasına yaklaşıp, “Boyaya ihtiyacınız olursa söyleyin, evde kalan boyalar var. İşe yarasın” diyor ve kahvaltıya katılmadan yürüyüşüne devam ediyor.
Arkadaki bahçenin nasıl kullanılacağına da henüz karar verilmemiş ama sokak hayvanları için bir barınak olarak düzenlenmesi öneriler arasında.

'Buranın tutkalı Gezi'

Konuştuğum kişilerden biri, tartışmaların nasıl yürüdüğünün ipuçlarını veriyor sohbetimiz sırasında.

"Gezi, buranın tutkalı. 20 yaşındaki genç kızla 60 yaşındaki adam oturup tartışıyor, konuşuyor bir konu üzerinde. Onları ortak bir noktada karar almaya iten şey Gezi. Aslında hayalleri farklı, dünya görüşleri farklı, beklentileri farklı ama ortak bir zemin arayışı var." diyor.

Yine Kadıköy’deki Yeldeğirmeni Dayanışması’nın işgal ettiği, yarı inşaat halindeki bir binada geçen ay etkinlikler düzenlenmeye başlamıştı. Duvarlarına resimlerin yapıldığı, hafta sonları atölyelerin düzenlendiği Don Kişot evi, Türkiye’de bu anlamda bir ilk olmuştu.

İşgal evi nedir?

İşgal evleri üzerine çalışmaları olan Sosyolog Hans Pruijt, işgal evlerini kullanım biçimlerine göre beş ayrı başlık altında gruplandırmış ve bunların arasında “yaşamını idame ettirmek için bir evi işgal” etmenin dışında izlenen yolları, dünyadan örnekler vererek sıralamıştı.

Evsizlerin kullanılmayan evlerde yaşamını sürdürmek için işgal ettikleri evler bulunurken, yetkililerin yeterince korumadığı düşünülen tarihi binaların sivil inisiyatifle koruma altına alınması da, işgal evinin tanımları arasında yer alıyor.

Dünyanın pek çok ülkesinde işgal evleri bulunuyor ancak bazı ülkeler bunlara izin verirken bazıları yasaklar getirdi.
İngiltere 2012 yılında, ülkede yaygın olan “işgal evleri faaliyetlerini” yasaklamış ve yasağa uymayanlar için para cezası getirmişti.