Sosyalist Yeniden Kuruluş (SYK), “Ortadoğu’da Dönüşüm Dinamikleri” konulu panel düzenlendi. Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde yapılan foruma konuşmacı olarak Suriye Halkın İradesi Partisi’nden Obada Buzo, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nden Leyla Halid, BDP Bingöl Milletvekili İdris Baluken katıldılar. Mısır Komünist Partisi’nden E.S. Hassan Hussein, Sosyalist Yeniden Kuruluş’tan Mustafa Kahya ve Bereket Kar, katıldı. Panelin açış konuşmasını BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü yaptı. Kürkçü, Arap baharıyla birlikte Arap ülkelerinde yaşanan halk hareketlerinin isyanlarının ardından Rojava’da da Kürt özgürlük dinamiklerinin kendilerine alan yarattığını söyledi, Kürtlerin çok kültürlü yeni Suriye’nin inşasında kendi zeminlerini kurduğunu belirtti.

Kürkçü’nün konuşmasının ardından panelin ilk oturumuna geçildi. İlk oturumda Suriye Halkın İradesi Partisi’nden Buzo, SYK’den Bereket Kar ve BDP Bingöl Milletvekili İdris Baluken sunumlar yaptı. Baluken, konuşmasına Paris’te katledilen 3 Kürt kadının cenaze törenlerinden geldiğini söyleyerek başladı. Baluken, katliamın Ortadoğu’daki emperyalist politikalardan bağımsız olmadığını vurguladı. Arap baharıyla birlikte Kuzey Afrika’da başlayan isyanların yüzlerce yıldır kapitalizmin sömürüsü altında bulunan insanlığın nefes aldığı bir süreç olduğunu belirten Baluken, Rojava’da Kürtlerin kendi öz örgütlülüğüyle özerk sistemi esas aldığını ve bunu hayata geçirdiğini kaydetti.

Türkiye’nin Ortadoğu politikalarının çöktüğünü dile getiren Baluken, “Türkiye, neoosmanlıcılık ruhunu fetih mantığıyla hayata geçirmeye çalıştı ancak başaramadı. Türkiye bir çıkmazı yaşıyor. Kendisini savaş pozisyonuna getirdi. Kürt düşmanlığı politikalarıyla Kürtlerin statü elde etmemesi için çaba harcıyor. Bu tutmadı, Kürtler zaten kendi kurumlaşmasını yarattı” dedi.

SURİYE’DE ÇÖZÜM DİYALOGTAN GEÇİYOR


Suriye Halkın İradesi Partisi’nden Buzo, Suriye’deki süreci ele alırken başta iç dinamiklerden bahsedilmesi gerektiğini belirterek, “Dış dinamikler direkt ve dolaylı müdahalede bulunurken Suriye’nin uluslararası kamuoyundaki çelişkileri üzerinde durulmalı. ABD’nin gerilediği ve Rusya’nın uluslararası rolünün yükselmesi Suriye’deki süreci belirleyen etkenlerden. ABD emperyalizmi kaos yaratarak, buradaki farklı hareketlere ya da gruplara yön vermek istiyor. 22 aydır yaşanan süreçte çatışmalarla çözüm olamayacağını gördük. Çözüm siyasal diyalogda” diye konuştu.

Suriye’deki 22 aylık çatışmalı süreçte ne hükümetin silahlı grupları temizleyebildiğini ne de silahlı grupların hükümeti yıkabildiğini söyleyen Buzo, “Bunun nedeni dış güçlerin müdahalesidir. Türkiye ve Katar başta olmak üzere emperyalist güçlerdir” dedi. Diyalogun çözümün önünü açacağını belirten Buzo, bugüne kadar yaşanan zararların tazmini, göç edenlerin geri dönmesi, geniş katılımlı bir hükümet ile ulusal bir konferansın düzenlenmesi gibi taleplerinin olduğunu söyledi.

KÜRTLER SURİYE MOZAİĞİNİN ESASLI BİR GÜCÜDÜR


Devletin yapısında da yeni bir değişimin olması gerektiğini ve bunun da Suriye’de yaşayan her topluluğa eşit yurttaşlık yaklaşımıyla mümkün olacağını vurgulayan Buzo, “Kürtler de eşit yurttaşlık temelinde Suriye’nin mozaiğinde esaslı güçlerden biri olarak tanımlanmalı. 1962’den beri uygulanan politikaların aksine Kürtlere kimlikleri tanınarak, demokratik haklarının verilmesini savunuyoruz. Büyük Ortadoğu projesi yerine halkları esas alan bir projeyle devletin yeniden şekillenmesini destekliyoruz. Halkların kendi geleceklerini tayin edeceklerine inanıyoruz” diye belirtti.

‘MURSİ’NİN POLİTİKALARI MÜBAREK’TEN FARKLI DEĞİL’


Panelin ikinci oturumunda konuşan Mısır Komünist Partisi’nden Hussein, Mısır’da firavunu devirdiklerini ancak bunun devrimin ilk adımı olduğunu ve bu sürecin devam ettiğini söyledi. Hüsnü Mübarek’in devrilmesiyle devrim sürecinin sona ereceği yönünde yaklaşımlar olduğunu ifade eden Hussein, “Bu süreç taleplerimiz yerini bulana kadar sürecek. Komplo hareketlerinin de süreceğini biliyoruz. Mübarek’in politikaları ne ise bugün Mursi’nin politikaları da aynıdır. Mursi, Filistin devrimine karşı da Hamas’ı devrimin ekseninden kaydırmaya yönelik çabaları gün yüzüne çıktı. Devrim sürecinin Mursi’nin bulunduğu Cumhurbaşkanlığı sarayının bir milyon Mısırlı tarafından işgal edilmesiyle bitmediğinin en önemli göstergesidir” diye konuştu.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nden Leyla Halid, “Bölgemiz 100 yıldır çatışmalı bir alandır. Sömürgecilere karşı direnenlerin yürüttüğü mücadeledir” diyerek konuşmasına başladı. Filistin halkının köklerinden sökülerek dünyanın farklı yerlerine göç ettirilmek zorunda kaldığını söyleyen Halid, “Bu dünya bizlere büyük zulümler uyguladı. Bu zulme karşı mücadele ediyoruz. Tarihte silahlı mücadele yürütenlerin devlet kuramadığının bir örneği yok. Siyonistler dışında. Onlar çeteciydi. ABD ve İngiliz emperyalizmi, Filistinliler yerine İsrailleri bugünkü topraklara getirerek yerleştirdi. Dünya ise söylenen bu yalana inandı. Bu topraklar kızılhaçlıları, Avrupalı sömürgecileri, Osmanlıları gördü ama hepsi geçip gittiler. Siyonistler de topraklarımızdan gidecekler” dedi.

TÜRKİYE’NİN İSRAİL’DEN NE FARKI VAR?


Paris’te katledilen 3 Kürt kadının da mücadeleci devrimciler olduklarını söyleyen Halid, “Bugün Türkiye’de de hükümete karşı mücadele eden bir güç ve toplum var. İsrail cezaevlerinde nasıl Filistinlilerle doluysa Türkiye’deki cezaevleri de Kürtlerle dolu. Cezaevlerinde 10 bin Kürt var. Neden, çünkü mücadele ettikleri için. Türkiye’nin İsrail’den ne farkı var?” diye kaydetti.

TÜRKİYE’DE EĞİTİM GÖREN İSRAİLLİ PİLOTLAR HALKIMIZI KATLEDİYOR

Halid, Türkiye’nin İsrail ile olan askeri ortaklığına da dikkat çekerek, “Türkiye’de eğitim gören İsrailli pilotlar, Filistin’de çocuklarımızı, halkımızı katlediyor. Türkiye Filistin mücadelesinin yanında olduğunu söylüyor. Ancak biz ne söylendiğine değil ne yapıldığına bakıyoruz. Türkiye’deki İslam anlayışı da beyaz sarayda diz çöküp aman dileyen bir İslam’dır” dedi.