İlçenin girişindeki 252 metre uzunluğundaki Çaycuma Köprüsü'nün 48 metrelik bölümü geçen 6 Nisan'da çökerken, o sırada köprüde yürüyen 4 kişi ve içinde 11 kişinin bulunduğu minibüs, alttan geçen Filyos Çayı'na düşmüştü. Aralarında Çaycuma Belediye Başkanı Ak Parti'li Mithat Gülşen'in babası 79 yaşındaki Kemal Gülşen'in de bulunduğu 10 kişinin cesedinin bulunduğu olayda, kayıp 5 kişiye hala ulaşılamadı.

BİLİRKİŞİ RAPORU TAMAMLANDI

Köprü faciasıyla ilgili Çaycuma Cumhuriyet Savcılığı'nın başlattığı soruşturma kapsamında İstanbul Teknik Üniversitesi'nin hazırladığı bilirkişi raporu tamamlandı. Mimarlık Fakültesi'nden Prof. Dr. Orhan Hacıhasanoğlu, İnşaat Fakültesi'nden Prof. Dr. Kadir Güler, Yrd. Doç. Dr. Ali Uyumaz ve Maden Fakültesi'nden Doç. Dr. Yılmaz Mahmutoğlu'nun hazırladığı 16 sayfalık raporda, köprünün çökmesine neden olan etkenlere yer verildi.

AYAKLARIN ALTINDAKİ MALZEME GEVŞEK

Raporda, 1951 yılında inşa edilen köprünün 12 betonarme ayağının yaklaşık 30 santimetre çapında ahşap kazıklara oturtulduğu, köprünün kenar ayaklarında bu ahşap kazık sayısının 44, orta ayakların altında ise 34'er adet olduğu vurgulandı. Önceleri geliş ve gidiş şeklinde çift yönlü kullanılan, ancak 2007'de yanına aynı uzunlukta yeni bir köprü yapılmasının ardından sadece ilçeden çıkış için kullanılmaya başlanan 61 yıllık köprünün ayaklarının temellendirildiği akarsu ortamının yer değiştirebilen gevşek ve ayrık malzemelerden oluştuğu, yüksek su enerjisinde oyulma ve erozyona açık olduğu kaydedildi.

Bu oyulma ve erozyonu önlemek için suyun enerjisini düşürmek amacıyla 1 Eylül 2010'da taş ve kayalardan bariyer oluşturulduğu hatırlatılan raporda şöyle denildi:

"Köprü yıkılmadan önce enerji düşürücü bariyerin yüksek su debisi nedeniyle yarılarak yıkıldığı, yüksek enerjili suyun kontrolsüz bir akışla bu noktaya yöneldiği, dolayısıyla arkada bulunan köprü ayaklarının 4 metreye yakın oyulduğu ve kısa sürede de yıkıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu olayda esas üzerinde durulması gereken durum, köprünün üst yapısından ziyade, köprü ayaklarındaki oyulmayı önlemek için oluşturulan bariyerin denetiminin aksatılması veya yapılmaması, köprü ayağında oluşabilecek oyulmayı önleyen bu özel mühendislik uygulamasının fonksiyonunu kaybetmesidir. Zira yağış seviyesine bağlı olarak altlarının oyulması nedeniyle boşta kalan ayakların taşıma gücünü yitirmesi sonucu çökme meydana gelmiştir. Yani söz konusu yapının kontrol ve bakımındaki yetersizliğin aşınmaya bağlı yırtılma ve yıkılmaya neden olduğu anlaşılmaktadır."

KÖPRÜ KAPATILABİLİRDİ

Raporda, faciadan birkaç gün önce havaların ısınmasına bağlı olarak dağlarda eriyen karların, köprünün altından geçen Filyos Çayı'ndaki su seviyesini artırdığına dikkat çekildi. Raporda, "Yağış durumuna bağlı olarak köprü ayaklarındaki oyulmaların izlenip köprünün servise kapatılması uygun olabilirdi" denildi.

KÖPRÜ ÜST YAPISI SAĞLAM

Raporda, köprünün ayakları ile tabliyelerindeki kiriş ve döşemeden alınan beton örneklerinin laboratuvar sonuçlarıyla ilgili ise "Sonuçlar, 61 yıl önce inşa edilen bir köprü için beklenilenin üzerinde bir mertebede elde edilmiştir. Köprünün mevcut taşıyıcı sitemi ve elde edilen malzeme mukavemetleri, köprüde meydana gelen çökmenin nedeni olarak herhangi bir olumsuzluk oluşturmamaktadır" denildi. 

Raporda ayrıca, şu anda gidiş ve geliş olarak çift yönlü kullanılan yeni köprünün orta bölümündeki ayaklarında da oyulmaların meydana geldiği, bunun sonucunda betonarme kazıkların ortaya çıktığı, bununla ilgili de gerekli önlemlerin alınması istendi.

EMEKLİ ÖĞRETMENİN TESPİTİ DOĞRU ÇIKTI

Rapor, Filyos Çayı'ndaki suyun hızını düşürüp köprü ayaklarını korumak amacıyla oluşturulan bariyerin 20 Mart'ta yırtıldığını fark edip faciadan 17 gün önce editörlüğünü yaptığı 'Çaycuma Sanat' adlı internet sitesinde tehlikeye dikkat çeken emekli öğretmen 52 yaşındaki  Mevlüt Kırnapçı'nın uyarısının yerinde olduğunu ortaya koydu. Kırnapçı, 'Irmak, köprü setini yıktı' başlıklı haberinde, şöyle demişti:

"Çaycuma Köprüsü'nün ayaklarını şiddetli akan suyun aşındırmasından korumak için yapılan setin orta bölümündeki taşları patlatan ırmak suyu, köprünün üst bölümündeki su seviyesini de düşürdü. Köprünün ayaklarını aşındıran suyun zarar vermesini engellemek için geçen yıl yapılan taş set, ancak birkaç ay dayanabildi. Dün (19 Mart 2012) herhangi bir sorun yokken, bugün köprüden geçenlerin gördüğü, setin tam orta yerinden yıkıldığıydı. Doğal olarak bu yıkılma köprünün üst yanında biriken suyun büyük bir hızla boşalmasını da getirdi. Köprü ayaklarını korumaya alabilmek için daha geniş alana yayılan ve daha büyük kayalardan oluşan bir setin yeniden yapılması gerektiği görülüyor. Umarız ilgili makamlarca gereken yapılır."

'15 KİŞİ BELKİ HAYATTA OLACAKTI'

Mevlüt Kırnapçı, raporla birlikte faciadan 17 gün önce yaptığı uyarısının ne kadar yerinde olduğunun ortaya çıktığını söyledi. İlçede yaşayan bir kişi olarak üzerine düşeni yaptığını, ancak ilgili kurumların bu uyarısını dikkate almadığını ifade eden Kırnapçı, şunları söyledi:

 "Bilirkişi raporu göstermiştir ki köprünün yıkılması ihmaller zincirinin sonucu gerçekleşmiştir. Köprü yıkılması olayından 2 hafta önce 20 Mart ve 26 Mart'ta editörlüğünü yaptığım internet sitesinde yaptığımız köprü haberinde de işaret ettiğimiz gibi, özellikle patlayan taş setin köprü ayaklarını boşaltacağını ve bir felaketle karşı karşıya kalabileceğimizi belirtmiştik. Ancak ne hikmetse ilgili ve yetkili birimlerce dikkate alınmadı. Ardından bilinen süreç yaşandı ve 15 insanımız yaşamını yitirdi. Sözkonusu rapor, o tarihte yazdıklarımızın ne kadar doğru olduğunu göstermiştir. Keşke yaptığımız haberler dikkate alınıp gerekli önlemler alınmış olsaydı. Belki 15 insanımız şimdi hayatta olacaktı."

BELEDİYE BAŞKANI: BİZİM TEKNİK ELEMANIMIZ YOK

Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen, faciadan önce köprünün kapatılabileceği görüşünün yer aldığı bilirkişi raporunu değerlendirdi. Köprü ayaklarındaki boşalmayı izleyecek teknik elemanlarının bulunmadığını belirten Başkan Gülşen de şunları söyledi:  "Ayakların izlenmesi teknik bir olay. Bizim su mühendisimiz yok, teknik elemanımız yok. Kaldı ki köprüyle ilgili bize bir ihbar gelmemiş. Böyle bir ihbar gelseydi ve belediye köprüyü kapatmasaydı o zaman suçlu olurduk. Konu zaten savcılıkta. Bu konuda fazla konuşmaya da gerek yok. Biz savunmamızı zaten mahkemede yapacağız. Varsa bir suçumuz cezasını çekmeye de hazırız. Ancak bu bana göre öngörülemez bir olay."

Başkan Gülşen, köprünün Nisan 2011'de Karayolları yol ağından çıkarılıp kendilerine devredilmesiyle ilgili ise "Karayolları Teşkilatlanma Yasası'nın 13'üncü maddesi 2'nci bendine göre, yerel yönetimlerden ve ilgili kuruluşlardan görüş alınarak devir işlemi yapılır. Karayolları bizden görüş almadı, bize resmi bir yazısı yok" diye konuştu.



EE(EE/BT)