Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, Zonguldak Şubesi'ni ziyaretinde gazetecilere açıklama yaptı. Akar, Suriye'de ısınan havadan etkilenen ve göçmen durumuna düşmüş veya düşecek olanları ağırlamak için her türlü önlemi aldıklarını kaydetti. Hatay sınırları içinde 7 büyük çadırkent kurduklarını belirten Akar, şu anda 14 bin kişiyi bu kamplarda misafir ettiklerini ifade etti. İdaresi Valiliğe ait olan kampların tüm lojistiğinin Kızılay tarafından karşılandığını vurgulayan Akar, şunları söyledi:

"Önümüzdeki günlerde daha fazla misafirimizin Hatay'dan Türkiye'ye geçmesi beklenmektedir. Bu sayının 100- 200- 300- 500 bine kadar tırmanabileceği ön görülmektedir. Birleşmiş Milletler, bizim kapasitemize göre orada tedbirlerini aldı. Ayrıca uluslararası bazı örgütler bizimle istişarede bulunarak bölgede alınacak tedbirleri kendi açılarından tespit ettiler. En son dün Suudi Arabistan Kızılay Başkanı Prens Faysal'ı ağırladık ve bu konuda bir işbirliği sözleşmesi imzaladık. Bizim Türk Kızılayı olarak da kapasitemiz orada gelen misafirleri ağırlamaya yeterlidir. Hatırlanacağı üzere 1991'de Kuzey Irak'ta Saddam'ın kıyımından kaçan 500 bin kişiyi sınırda misafir ettik ve onları kurtardık. Şimdi de öyle bir akım olursa, umduğumuzun üzerinde bir göçmen akışına sahne olursa sınırımız, devletimizle birlikte her türlü ihtiyaçlarını, iaşelerini sağlamaya gayret edeceğiz. Türk Kızılayı olarak bunu yapacak gücümüz var."

'ÇADIR STOKUMUZU 100 BİNLERE TIRMANDIRACAĞIZ'

Akar, Van depreminde harcadıkları çadır stoklarını yeniden artırmak için çalışma yaptıklarını da söyledi. Ankara ve Erzincan'daki çadır fabrikalarının üretim kapasitesini ikiye katladıklarını belirten Akar, "Şu anda 10 bin çadırımız daha oldu. Ayrıca dışarıya da fason olarak çadır yaptırıyoruz. Geçenlerde devletimiz de bize 25 bin çadır üretmek için tahsisat ayırdı. Onun da üretimine başlıyoruz. Çadır stokumuzu en kısa sürede tekrar 50 bin 100 binlere doğru tırmandıracağız. Bu yeni ürettiğimiz çadırlardan 8 binini tekrar Hatay'a gönderdik. Orada yeni çadırkentler kuruyoruz. Ama bir yandan da üretimimiz devam ediyor" diye konuştu.

'EN GÜÇLÜ OLDUĞUMUZ KONU KAN'

Akar, olası bir afet durumunda Türk Kızılayı'nın en güçlü olduğu konunun kan olduğunu söyledi. Bunun da Türk milletinin kan bağışı konusundaki duyarlılığından kaynaklandığını kaydeden Akar, şöyle devam etti:

"Biz şu anda zaman zaman feyiz aldığımız, örnek aldığımız Fransa'dan kat kat ileri geçerek bulaşıcı hastalık riskini 4 milyon 500 binde bire indirdik. Hastalıkların bulaşmasının azalması, halkımızın yaşama şeklinden ve inanç biçiminden kaynaklanmaktadır. İnancımız ve yaşama biçimimiz itibariyle kötü dediğimiz bulaşların olması büyük ölçüde engellenmektedir. Bu yüzden vatandaşlarımızı, güvenilir vatandaşlarımızı, risk yapmayacak vatandaşlarımızı sürekli kan vermeye davet ediyorum."



GG(EE/BT)