BDP Genel Başkan Yardımcısı, Siirt Milletvekili Gültan Kışanak, bugün TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Uludere olayının üzerinden üzerinden 39 gün geçtiğini söyleyen Kışanak, 19'u çocuk 34 yurttaşın savaş uçaklarının attığı bomba ile hayatını kaybettiğini hatırlatarak, bu kadar büyük bir katliama karşı resmi açıklamaların doyurucu olmamasını eleştirdi. Kışanak, insanların tüylerini dahi diken diken eden katliam karşısında sürekli olarak "Soruşturma devam ediyor" sözünün tekrarlandığını belirterek, "Bu soruşturma acaba hangi imkansız zeminlerde yürütülüyor ki 40 gündür ne olduğunu anlayamadık. Bu ülkedeki savaş uçaklarına kim emir verebiliyor. Bu kararı veren bu kadar belirsiz midir. Yabancı bir devlet mi verdi bulup çıkaramıyorlar? Gizli güçler mi buna karar veriyor. Bu ülkenin ordusu, savaş uçakları kimin emrinde, bilinmiyor mu?" dedi.

"TALİMATI YA BAŞBAKAN YA DA GENELKURMAY BAŞKANI VERDİ"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, açık ve aleni bir durum ile karşı karşıya olunduğunu, savaş uçaklarına talimat verecek kişilerin belli olduğunu bunu, Başbakan, Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı olduğunu belirterek, "Bu ülkenin sivil insanlarını bombalayarak paramparça etti gerçek bu kadar açık ve yalın. Ama buna 40 gündür cevap veremiyorlar. Başbakan Suriye'deki katliamlarla, Filistin ile ilgileniyor. Saatlerce Gazze'deki dramı anlatıyor. Evet onlarda hepimizin sorunudur. Başbakan olmadan önce de zaten insanlar Filistin davasına sahip çıkıyordu. Her şeyi bu kadar gündem yapan Başbakan, Uludere katliamını ağzına alamıyor, alamıyor" dedi.

Kışanak, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun Uludere'de temaslarda bulunduğunu ve komisyon üyelerinin açıklamalarından orda bulunan askeri ve sivil yetkililerin bombardımanda karar verici bir yerde olmadığının anlaşıldığını vurgulayarak, "Bu sözler açıkça bize bu katliamın doğrudan Ankara'dan planlandığı yönetildiği ve talimatın buradan verildiğini gösteren sözlerdi. Bu konuda karar verebilecek makamlar ve kişiler belli. Bu talimatı ya Başbakan ya da Genelkurmay Başkanı verdi. Ya ada ikisi birden. Çıkıp bunu kamuoyuna açıkça söylemelidirler" diye konuştu.

"MGK'DA O GÜN BU KONU GÜNDEME GELDİ Mİ?"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, katliamdan bir gün önce 28 Aralık günü Ankara'da Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) toplandığını ve bu toplantıya Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar ve kuvvet komutanlarının katıldığını hatırlatarak, toplantının ardından hemen akşam Uludere'deki olayın yaşandığının altını çizdi. Kışanak, MGK toplantısına ilişkin şu soruları yöneltti:

"MGK'da o gün bu konu gündeme geldi mi? Kendi deyimleri ile tanımladıkları 'bölücü faaliyetler kapsamında' hangi bilgileri o gün konuştular? Hangi yol ve yöntemlerle mücadeleye karar verdiniz? MGK'da ne planlandı? Orada birileri bir istihbarattan söz etti mi? Birileri böyle bir operasyona karar verdi mi?"

Kışanak, bütün bu soruların ortaya çıkarılması gerektiğinin altını çizerek, "Heronların uçmasına kim karar verdi? Görüntüler nereye aktarıldı? Kimler izledi? Değerlendirmeyi kimler yaptı? Varsa elinizde hangi bilgi bunları açıkça izah ediniz. Böyle bir katliamı gizlilik perdesinin arkasında soruşturuyormuş gibi gerçeğin üstünü örtmeye çalışmayın. Bu soruların cevabı verilmediği sürece kamu vicdanı rahat olmayacaktır. Bu katliamın sorumluluğu siyasi iktidarın sorumluluğu olarak anılacaktır. Bu konuda gerekli soruşturmayı aciliyet içerisinde ve gerekli önlemleri alarak yürütmeyenler, eleştirimiz karşısında hemen harekete geçiyor" dedi.

"KATLİAMCILARA HAKARET ETMEKTEN YARGILANMAKTAN GURUR DUYARIM"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, daha önceki grup toplantısında söylediği "3 paşayı güdemiyorsunuz" sözünün birilerinin zoruna gittiğini belirterek, TSK'nın kendisi hakkında açtığı davayı eleştirdi. Kışanak, "Bir kez daha net söylüyoruz. Bu katliamda dahili olan herkesin açığa çıkması için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Üstüne alınanlar katliamın sorumluluğunu da her halde üstüne alıyorlar. Çıksınlar biz hükümet ile birlikte pişirdik desinler. Onlar 'katliamcı' sıfatıyla yargılansın, ben de katliamcılara hakaret etmekten yargılanmaktan gurur duyarım. Bu memlekette katliam yapmak halkı öldürmek serbest, eleştirmek protesto etmek yasak. Bu anlayışı kabul etmedik bugüne kadar, bundan sonra da etmeyeceğiz. Halkımızla birlikte bu olayın sonuna kadar yürüyeceğiz. Bunun hesabını sonuna kadar soracağız" dedi.

Kışanak, 34 merkezde, hayatını kaybeden 34 yurttaş için mevlit okutacaklarını, yarın da Uludere olayının yaşandığı yerde kitlesel bir mevlit okutacaklarını belirtti.

"KCK' ADI ALTINDA TUTSAK ETMEYE ÇALIŞTIĞINIZ ŞEY HALKIN TALEPLERİ"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Batman'da BDP, STK ve meslek örgütleri yöneticilerine 'KCK' adı altında yapılan operasyonda çok sayıda kişinin gözaltına alındığını bunlardan 19'unun tutuklandığını, diğerlerinin savcılıktaki işlemlerinin devam ettiğini belirterek, operasyonunu bütün gerekçesinin Kent Meclisleri olduğunu, bunun nedeninin ise, AKP'nin örgütsüz bir toplum istemesi olduğunu söyledi. Kışanak, "Kendi siyasetinize sınırsız bir alan açmaya mı çalışıyorsunuz. 6 bin insanımızı cezaevine koydunuz. Her birinin görev ve sorumluluğu aynı coşku ile başka arkadaşlar tarafından yapılıyor. Sizin 'KCK' adı altında tutsak etmeye çalıştığınız şey halkın talepleri, özgürlüğüdür. Buna gücünüz yetmeyecek. Bizi cezaevine koyabilirsiniz ama bir halkın özgürlük arayışını hak ve özgürlüklerini hapsedemezsiniz. Buna gücünüz yetmeyecek" dedi.

Operasyon kapsamında Batman Din Alimleri Derneği (DAD) Başkanı Ahmet Yaman'ın da gözaltına alındığını belirten Kışanak, AK Parti'nin dindarlığının da bu kadar olduğunu vurgulayarak, "Eğer sizin ise özgürlük var. Gerçekleri anlatıyorsa özgürlük yok. Bu sonuçsuz beyhude çabaların bir an evvel durmasını istiyoruz. Sonuç alma şansı yoktur. Milyonlarca insanın özgürlük arayışını tutuklama ile bastıramazsınız" ifadesini kullandı.

"ZİHNİYETİNİZ TEKÇİLİĞE GÖRE İŞLEYEN FAŞİZAN BİR ZİHNİYETTİR"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, konuşmasının devamında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Kürtçe'ye ilişkin yaptığı açıklamalara değinerek, "Bakan çıktı, 'Kürtçe bir medeniyet dili mi?' diye sordu. Sizin medeniyetten kastettiğiniz nedir? Medeniyet ve gayri medeni olanlar kimlerdir? Bu bir ırkçı yaklaşım değil mi? Sen bu hakkı nerden buluyorsun? Bir dönemler medeniyeti batılılaşma olarak tanıtıyorlardı ondan sonra bir dönem Türkleşme olarak şimdi neye göre tanımlıyorsunuz? Irkçılık yapıyorsunuz. Zihniyetiniz tekçiliğe göre işleyen faşizan bir zihniyettir. Bunu söylerken bir taraftan da 'Bir alfabeleri varsa da bizden 2-3 harf noksan' diyor. Kürtçenin 3 harf fazla olduğunu bilmiyor. Bunu eksik zannediyor. 'Bunu değiştirin şu 3 harfi de o tablonun içine koyun' dedik. Şu anda TRT 6 o Harf Kanunu'na göre yasa dışı yayın yapıyor. Çünkü bu harf kanunu o 3 harfi yasaklıyor. 5 yıldır AKP böyle bir yasayı gündemine bile almıyor. Çünkü arkasında herkesin bir gün Türk olmasını amaçlayan Türkçü bir yaklaşım vardır. Madem medeniyet dili değil neden Mem û Zîn'i yayınlıyorsunuz?" dedi.

"ÖZGÜRLÜKLERİMİZİ SONUNA KADAR YAŞAMAYA KARARLIYIZ"

Askeri ve siyasi operasyonların temel amacının Kürtleri taleplerinden vazgeçirmek için olduğunu kaydeden Kışanak, şöyle konuştu:

"Anadilde eğitimden, kimlik talebinden vazgeçin aksi taktirde sizi tutuklarız katlederiz diyorlar. Biz bu süreci böyle algılıyoruz ondan bu zihniyeti yeninceye kadar bütün değerlerimize çok daha fazla sahip çıkacağız. Kendi tarihlerine bakarlarsa 1926 ve 38'de heyetler oluşturup Kürdistan'dan ezgileri getirdiler. Bu ezgileri Türkçeye çevirdiler. Yurttaş Sesler Korosu'nu da bundan dolayı kurdular. Halen bunu devam ettirmeye çalışmak. Bundan medet ummak akılsızlık değil de nedir? Bu zihniyete karşı yapılacak tek şey var, bu ülkenin çoğulcu kimliğini sonuna kadar yaşatmaktır. Çünkü bu zihniyet biz vereceğiz diyor. Gönlünden ne kadar koparsa onu vereceğiz diyor. Bir halkın kimliğini verme kelimesi olarak tanımlamak korkunç bir durumdur. Bir halkın dili onun kendi öz varlığındır. Bunu kimse ona veremez zaten. Biz kimsenin bir şey vermesini beklemiyoruz. Özgürlüklerimizi sonuna kadar yaşamaya kararlıyız."

"TORNADAN ÇIKMIŞ İNSANLAR İLE ÜLKEYİ GELECEĞE TAŞIMAK MÜMKÜN DEĞİL"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, 3.5 milyon insanın Öcalan'ı muhatap olarak işaret ettiğini ve bu kapsamda toplanan imzaların TBMM'de olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Sorun halka işte halkın cevabı buradadır. Bunun gereğini yapmak artık demokrasinin ve çözüm isteyen bir zihniyetinin gereğidir. Çözüm aramak istiyorsanız, bunu bir tek yolu var. Herkes kendi kimliğini sınırsız yaşayacaktır. Asimilasyondan vazgeçin bu ülkenin yurttaşları hazırdır. Ama sizin ırkçı, ayrımcı politikalarınız bu halkta duygu kırılması yaratıyor tabi ki. Bunu onarmanın da yolu var. Gelin kuralım Hakikatleri Araştırma Komisyonu, bütün gerçekleri orda sonuna kadar konuşalım. Bu da halkın iradesi sorun işte halka. Bu nedenle bir kez daha çağrımızı yineliyoruz; Türkiye'de tüm yurttaşlarımız tüm insanlarımız temel hak ve özgürlüklerini sınırsızca yaşayacağı bir ortam arayışı içindedir. Bizim politikamızın temel misyonu da budur. Bu ülkede yaşayan her insanın kimliği, kültürü, dili neyi gerektiriyorsa bunu sınırsızca yaşayabilmesidir. Buna karşı çıkıp 90 yıldır üretilen yalan yanlış bilgiler ile kimseyi kandırmaya çalışmayın artık. Bu politikanın itibarı kalmamıştır. Her gücü eline geçiren kendi istediği doğrultuda nesil yetiştirmek istiyor. Zaten bu ülkenin felaketi de bu zihniyetlerde. Tornadan çıkmış insanlar ile ülkeyi geleceğe taşımak mümkün değil. Bırakın insanlar istediği gibi yaşasın." BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dindar nesil yetiştirmeyi istiyoruz" söyleminin sonuna kadar problemli bir yaklaşım olduğunu da savunarak, inanan insanların inancını sınırsızca yaşamasından yana olduklarını ancak 'Benim çizdiğim kalıp budur bunun içinde olursan dindar, vatandaş, özde vatandaş olursun, dışına çıkarsan kötü' yaklaşımının da yanlış olduğunu belirterek, sonuna kadar özgürlükçü yaklaşılması gerektiğini vurguladı.