CHP lideri Kılıçdaroğlu, baronun ardından Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak'ı makamında ziyaret etti. Vali Toprak ile bir süre görüşen Kılıçdaroğlu, daha sonra çocuk yuvası, Meryem Ana Süryani Kilisesi, tarihi Diyarbakır Surlarını gezdi. Kılıçdaroğlu, surlar üzerindeki vatandaşlarla bir süre sohbet edip, kucağına aldığı bir çocuğu bir süre sevdi. Kılıçdaroğlu, Ulucami, Ahmet Arif'in evi Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi, Ermeni Kilisesi'ni gezdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır ziyareti ve gündemdeki konuları DHA'ya yaptığı özel açıklamalarla değerlendirdi. Kılıçdaroğlu STK'larla yaptığı görüşmede, sivil toplum örgütlerinin en önemli sorunun açlık grevindeki mahkumların durumu olduğunu söylediklerini belirterek, "İnsan bedenini ölüme yatırıyorsa bunu doğru bulmak mümkün değil. Taleplerinin bir şekliyle dikkate alınması, açlık grevlerinin sonlandırılmasını öncelikli olarak talep ettiler. Biz iktidar değiliz, icra makamındaki bir organ değiliz. Sorun hükümet kanadında nasıl değerlendiriliyor, görüşmeler yapılıyor mu bilmiyoruz. Bilmediğimiz bir konu üzerinde bizim yorum yapmamız doğru olmaz. Hükümetin bu konuda daha saydam bir politika izlemesini isteriz. Örneği TBMM'de bir kapalı oturum yaparak, olayların ne olduğu, gelişmelerin hangi aşamada olduğu milletvekillerine anlatılır. Böyle bir süreç yaşanmadığını için bizim bir görüş bildirmemizin sağlıklı olmadığını düşünüyorum" diye konuştu.

"KİMSENİN SAÇININ TELİNE ZARAR GELMEMELİ"

Ak Parti'nin Kürt sorununda izlediği politikaların sonuç vermediğini savunan Kılıçdaroğlu, Oslo sürecinde nelerin görüşüldüğünü bilmemelerine rağmen görüşmelerden somut olarak beklenen sonucun alınmadığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, CHP olarak TBMM'de grubu olan partilerin bir araya gelerek soruna kalıcı çözüm üretmek için çalışmalarını istediklerini söyleyerek, "Bu ülkede hiç kimsenin saçının teline zarar gelmemeli. Hapishanelerde 130 bin tutuklu ve hükümlü var. AKP iktidar olduğunda bu sayı 59 bindi. Demokrasi diyoruz, özgürlük diyoruz. Ülkede demokrasi var mı, ülkede özgürlük var mı? İnsanlar telefonla konuşmaktan korkuyorlar. Gazeteciler, ya yazdıkları için, ya düşüncelerini açıkladıkları için ya kendilerine amborgo uyguladıkları için, halk sağlıklı bilgi edinemiyor. 100'e yakın gazeteci hapiste. Bizim önce oturup konuşmamız lazım, bir araya gelmezsek sorunları çözemeyiz, kronikleştiririz" dedi.

Kılıçdaroğlu, halkın bir araya gelmekten korkan siyasetçilere oy vermemesi gerektiğini söyleyerek CHP iktidarında sorunu çözebileceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bu sorunun yaşandığı ülkelerde sosyal demokrat iktidarlar bu sorunu çözmüş. Biz de aynı bağlamda; demokrasi ve insan hakları bağlamında bu sorunu çözeceğiz. Ben icra makamında değilim. Bize sorumluluk alıp bir yol haritası önermediler. Biz sorumluluk üstlendik, yol haritası önerdik. Diyarbakırlılar Ak Parti'ye milletvekili verdiler. Ama hiçbir Diyarbakır milletvekili kürsüye çıkıp Diyarbakır'ın sorunlarını dile getirmedi. Ama bizim 3 milletvekilimiz Diyarbakır'ın sorunlarından sorumlu, çıkıp kürsüye Diyarbakır'ın sorunlarını anlatıyor" dedi.

"HALKIN TEMSİLCİLERİNE SAYGI DUYMAK GEREKİR"

CHP lideri, TBMM Başkanı Çiçek'in sözlerini de değerlendirerek, "Halkın oyuyla seçilen her siyasetçiye saygı duymamız gerekir. Aksi halde halka saygı duymuyorsunuz demektir. Biz halkın partisiyiz, halk bize de oy verebilir başka partiye de. Ama demokrasilerde halkın seçtiği temsilcilere herkes saygı duyar. 8 tane milletvekili hapiste, 12 Eylül'den ne farkı var. Recep Tayyip Erdoğan'ın Kenan Evren'den ne farkı var? Erdoğan 'benim söylediklerim demokrasi için geçerlidir' diyor. Bizim dönüp kendimize bakmamız ve demokrasiyi sorgulamamız gerekiyor. Benim gezdiğim gibi Erdoğan gezemez. Vatandaşı tepeden gören insan halk adamı olamaz. Medyayla halkı yönlendirmeye çalışıyor. Diyarbakır'da var olan 4 kamu fabrikası da kapandı. Biz halka gerçekleri söyleyeceğiz, bizim derdimiz bu" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, daha sonra onuruna verilen yemeğe katıldı.