CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Avcılar'daki son durağı, Havuz Meydanı'nda düzenlenen ilkokullararası folklor yarışmasını oldu. Burada konuşan Kılıçdaroğlu, vatandaşların Hıdırellez Bayramı'nı kutlayarak, İstanbul'da AK Partili belediyelerin olduğu ilçelerde insanların nefes alamadığını, sadece CHP'li belediyelerin olduğu Beşiktaş, Kadıköy, Sarıyer, Bakırköy ve Avcılar'da nefes alındığını söyledi.

BİR SÜTÜ BİLE DAĞITAMAYAN BİR İKTİDAR



Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, şehrin bütün okullarında süt dağıttığını, bir tek çocuğun karnının ağrımadığını, bir tek çocuğun bile hastaneye gitmediğini ifade ederek, "Onlar bir süt dağıtmaya kalktılar, yüzlerce, binlerce çocuk kendisini hastanede buldu. Ülkeyi size emanet ettiler, 'Yönetin' diye, yönetemiyorlar. Bir sütü bile dağıtamayan bir iktidar nasıl olur da ülkeyi yönetir? Bunu her vatandaşımın kendisine sorması lazım. Bir çocuğa süt vereceksin, bunu bile dağıtmaktan acizsin, nasıl bu ülkeyi yöneteceksin. Bu ülkeyi yönetemiyorlar, korkuyla, baskıyla yönetiyorlar. Size sözüm var. Ne kadar baskı yaparlarsa yapsınlar asla bizi yıldıramayacaklar. Biz yaşamımız boyunca baskılara, şiddete boyun eğmedik. Nereden ve nasıl gelirse gelsin, baskıya karşı mücadele etmek kitabımızda vardır" dedi.

BASKIYI KALDIRACAK PARTİ CHP'DİR



Özgürlük kaygıları bulunduğunu, herkesin özgür olduğu yerde demokrasi olacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Herkesin baskı altında yaşadığı bir ülkede, unutmayın, baskıyı kaldıracak parti CHP'dir. Bizim gibi düşünmeyenlerin de düşüncelerini özgürce söyleyecekleri yer, yine CHP'dir" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, iktidarın trilyonlarca dolar kaynak harcadığını ama ülkenin sorunlarını çözemediğini söyleyerek, Türkiye'nin yeniden ayağa kalkması, köklerini bulması, kültürünü yakalaması, yeniden Kuvayi Milliye demesi ve yeniden özgürlük ve demokrasi demesi gerektiğini dile getirdi. 21. yüzyılın Türkiye’sinde toplama kampları gibi hapishane, siyasal iktidara endekslenmiş bir yargı, baskı altında bir medya, korku imparatorluğu olamayacağını, demokrasi, özgürlük ve insan hakları olacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, "21. yüzyılın Türkiye’sinde halkına hesap veren bir iktidar olur, halkına hesap verme değil de baskı yapan bir iktidar olmamalı. Bunu sizin oylarınızla sonlandırmak, güç birliği yapmak durumundayız" dedi.

BİZİM PROJELERİMİZİ YARIM YAMALAK UYGULUYORLAR



Kılıçdaroğlu, dönemin Dışişleri Bakanı İsmet İnönü'nün Lozan'da onurlu bir mücadele verdiğini anlatarak, "Bugünkü Dışişleri Bakanı'nı, televizyonlarda izlediniz. Obama parmak işaretiyle çağırıyor. O da öyle bir koşuyor ki, neredeyse Recep Tayyip Erdoğan'ı da ezecek. Obama çağırmış ya, asıl patron o. Siz, böyle bir Dışişleri Bakanı, Başbakan düşünebiliyor musunuz? Kendi dış politikasını egemen güçlerin dış politikasına endeksleyen bir ülkenin başbakanı, kendi ülkesinin çıkarlarını savunabilir mi? Onun için isyan ediyoruz. Onun için diyoruz, güç birliği yapacağız. Sorunları çözecek irademiz, kararlılığımız, projelerimiz var. Eskiden eleştirirlerdi. 'Efendim CHP hep eleştirir, hiç proje getirmez.' Son seçimlerde hayatın her alanı ile ilgili proje yaptık. Dediler ki, 'Bu projeler uygulanamaz, hayal ürünü.' İktidara geldiler, şimdi bizim projelerimizi yarım yamalak uyguluyorlar. Onları tam uygulamak bizim boynumuzun borcudur. Yetkiyi siz vereceksiniz, yetkiyi verirseniz, Türkiye aydınlığa çıkar, açlığı, yoksulluğu, işsizliği bitireceğiz" diye konuştu.

BEN YALAN MAKİNESİYİM DİYEN BİR BAŞBAKAN OLABİLİR Mİ?



Siyasetçinin toplanan vergilerin hesabını halka veren kişi olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Siz Recep Tayyip Erdoğan'ın ve AK Parti'nin bütçe kaynakları dolayısıyla halka hesap verdiğini duydunuz mu? Veremezler. Ama size ahdım ve sözüm var. CHP iktidarında size hesap vermek benim boynumun borcudur, CHP'lilerin de namus görevidir. Sabah akşam bir ayak üzerinde 50 yalan söyleyen, yalan söylemeyi sanat edinen, 'Yalancısın' dediğimde 'Ben yalan makinesiyim' diyen bir Başbakan olabilir mi? Nerede olursa olsun doğruları söylemekten çekinmeyeceğiz. Bir atasözümüz var, ‘Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar.’ Size sözüm var, 9 köyden kovsalar 10'uncu köye gideceğiz. Yine doğruları söyleyeceğiz" dedi.

NE İŞİMİZ VAR SURİYE'DE, NE İŞİMİZ VAR AFGANİSTAN'DA



Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Zaman zaman derler ki, 'Şu CHP hiç çalışmıyor, hiç muhalefet yapmıyor.' Sanki köstebeği biz açıklamadık da ABD açıkladı. Niye haber yapmıyorsun? Pozantı Cezaevi'nde çocukların uğradığı dramı, tecavüzleri CHP açıkladı. 4+ 4+ 4'de parlamentoda onurlu mücadele yapan CHP. Bütün baskılara, tehditlere, tekmelere rağmen mücadele eden kim? CHP. Suriye'ye en ciddi muhalefeti yapan kim, CHP. Komşularımızla savaşmak istemiyoruz. Ne işimiz var Suriye'de? Ne işimiz var Afganistan'da? Hepsini düşünmek zorundayız. Önce kendi ülkemizin, insanlarımızın çıkarlarını savunacağız. Demokrasi mi istiyorsunuz? Suriye'de demokrasi yokmuş, sanki Suudi Arabistan'da demokrasi var da, Suriye'de yokmuş. Sen kendi ülkene bak bakayım, Türkiye'de demokrasi var mı? Demokrasi istiyorsan önce kendi ülkende getireceksin. Millet konuşmaktan korkuyor, korkudan yazamıyor. Dünyanın hiç bir ülkesinde basılmamış kitap yasaklandı mı? Tek istisnası var, Türkiye. Basılmamış kitabın yasaklandığı ülkede demokrasi olur mu?"

NE İSTEDİĞİ ANLAŞILMADI



Bu arada Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından programdan ayrılıp aracına bindiği sırada bir vatandaş yanına yaklaşarak, "Genel Başkanım, Başkanımıza sahip çık bak. Değirmenci'yi (Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci) harcatırsanız, bak karışmam ha. Bu işler böyle olmaz sakın ha" diye bağırınca, vatandaşı Avcılar Belediyesi zabıta görevlileri uzaklaştırmaya çalıştı. Bunun üzerine zabıta görevlisine kendisine müdahale etmemesi için itekleyen kişiyi çevredekiler sakinleştirdi.



DG OU (ÖA) (FOTOĞRAF)