İKİNCİ OSLO'DAN SONRA TÜRKİYE'DE İÇ SAVAŞ TETİKLENEBİLİR

CHP lideri Kılıçdaroğlu Habertürk'te Akşam Raporu programında gazeteci Ece Üner'in sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan'ın İmralı görüşmeleri ile ilgili ifadelerini eleştiren Kılıçdaroğlu, hükümetin ateşkes sağlayıp seçim kazanmak için bu yola başvurduğunu savundu. Oslo sürecini de ahlaki bulmadığını ifade eden CHP lideri, ikinci Oslo görüşmelerinden sonra iç savaşın tetiklenebileceğini savundu. Başbakan Erdoğan'ın Oslo görüşmeleri metniyle ilgili olarak altında imza bulunmadığını ifade ettiği hatırlatılan Kılıçdaroğlu, bu tarz metinlerde tarafların değil, hakem devletin imzasının bulunduğunu dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Eğer bir başbakan çıkıp kamuoyunun önüne 'Öcalan'la görüşülmeli' diye beyan deklare ediyorsa kendisinin muhatabı artık Öcalan'dır. Ben bunu kabul etmiyorum. Bir devlet yönetiminde böyle bir şey olabilir mi? Oslo süreci ilkesiz bir süreçtir, doğru ve ahlaki bir süreç değildir. Yalanlar üzerine, halkı kandırma üzerine kurulan bir süreçtir. Tek amacı vardır, AKP'ye seçim kazandırmak için PKK'ya eylemsizlik kararı alınmasını sağlamaktır. Bu da başarısızlıktır. Terör örgütü ile görüşme meselesine gelirsek. İstihbarat örgütü görüşür mü? Görüşür. İtiraz ettik mi? Ama çıtayı getirip başbakanlığın üzerine koyarsan itiraz ederiz. İlk Oslo görüşmeleri yapıldı, Türkiye kan gölüne döndü. İkinci Oslo'dan sonra Türkiye'de iç savaş tetiklenebilir."

ÇÖZÜM İÇİN MECLİSE GELMİYORLAR, KOŞA KOŞA OSLO'YA GİDİYORLAR

Terör olayları ile ilgili olarak tüm partileri meclise davet ettiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, iktidar partisinin bu davete olumlu yanıt vermediğini belirterek, "Bizim yerimiz TBMM. Oturup konuşalım. Korktular ve meclis'e gelmiyorlar, ama koşa koşa Oslo'ya gidiyorlar. Bir sorun çözülecekse bu ülkenin kendi iç dinamikleriyle çözülmeli. 'Ben Meclis'i, halkı ve kanaat önderlerini devre dışı bırakacağım' diyor. Kalkıp Oslo'ya gideceğim diyor. Biz bunu yemeyiz" diye konuştu.

Uzlaşma komisyonu önerilerinin de kabul edilmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Devlet hukuk zemininde görüşme yapar, bizim önerimiz buydu. Bizim çözümümüz toplumsal uzlaşmayla ve bütün siyasi partilerin katılımıyla. Şimdi AKP İmralı'ya da giderim diyor, mesele yok. Gemisi var, arabası var, uçağı var. Eğer cesareti varsa gitsin konuşsun" dedi.

O YARGIÇLARIN ÇOCUKLARI UTANACAKLAR

Silivri'deki yargılamaları eleştiren Kılıçdaroğlu, konuyla ilgisiz kişilerin dahi cezalandırıldığını savunarak şunları söyledi: "Yunanistan'da da darbe yapıldı. Bildiğim kadarıyla 23 kişi mahkum oldu. Emir komuta askerlikte çok önemlidir. Yukarının verdiği emri alt sorgulayamaz, böyle bir hakkı yoktur. Silah tak, ateş et dediği zaman er ateş etmek zorunda değildir. Şimdi siz teğmenden generale kadar 'darbeci' diye suçladınız. Orada daktilo yazan memura bile hapis cezası verdiler. Onun darbe ile ne ilgisi var? O mahkemede görevli olan yargıçlar Türk hukuk tarihine kara bir sayfa armağan ettiler. O yargıçların çocukları hiçbir zaman 'benim babam Silivri'de görev yaptı' diyemeyecekler, utanacaklar. Bu kadar kötü bir mirası çocuklarına bıraktılar."

HALKIN SEÇMESİ SORUN YARATABİLİR

Cumhurbaşkanı seçimlerinin halk tarafından yapılmasının bazı sorunlar yaratabileceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi bir tercihtir. Ama sorun yaratacağı açık. Yarın halkın oyuyla cumhurbaşkanı oldunuz. İktidardaki parti de diyelim ki yüzde 49'la iktidar. Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu'na başkanlık yapabilir. Başbakan'a 'çekil ben daha fazla oy aldım' diyebilir. Cumhurbaşkanının parlamentoda seçilmesinin gerektiğini söyledik biz. Halk cumhurbaşkanını seçer, onu da kabul ederiz. Halkın sağduyusuna güveniriz" diye konuştu.

SURİYE BATAKLIĞINDAN ÇIKAMIYORLAR

Suriye konusunda hükümetin bataklığa saplandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Suriye konusunda bataklığa saplandılar, çıkmak istiyorlar, çıkamıyorlar. Biz yolunu gösterdik 'çıkabilirsiniz' dedik, dinlemediler. Ortak bir Suriye deklarasyonu yayınlayalım dedik, AKP bunu kabul etmedi. Kendilerine Suriye'ye dışarıdan müdahale doğru değil, iç işlerine karışmayalım dedik. Suriye'deki iki tarafı, Çin'i, Rusya'yı, İran'ı, ABD'yi davet edin konferans düzenleyin dedik. Sayın Başbakan 'ben yapmam' dedi, ama Rusya yaptı. Bizim Dışişleri Bakanımız Rusya'ya gitti. Sonra Mısır topladı ve Dışişleri Bakanımız yine gitti" dedi.