CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu saat 11.00 sıralarında girdiği Silivri Ceza ve İnfaz Kurumlar Yerleşkesinden saat 13.30'da çıktı. Yaklaşık 2.5 saat içeride kalan Kılıçdaroğlu önce 1 No'lu Cezaevinde bulunan Mustafa Balbay'ı ardından da 5 No'lu Cezaevinde bulunan Mehmet Haberal'ı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu çıkışta bir konuşma da yaparak " Silivri Toplama Kampında adalet yoktur. Burada yargılama da yoktur " dedi. Kılıçdaroğlu Yasak getirilen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarıyla ilgili olarak, Başbakan Erdoğan'a "Yasaklayarak mı önlem alıyorsun ? " diye sordu.


" SİLİVRİ TOPLAMA KAMPINDA ADALET YOKTUR. BURADA YARGILAMA DA YOKTUR "


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:


" Şu anda Türkiye'de cezaevlerinde yaklaşık 130 bin yurttaşımız tutuklu veya hükümlü. Bu bayram vesilesiyle bütün tutukluların hükümlülerin yakınlarının arkadaşlarının bayramını kutluyorum. Ayrıca bu vesileyle bayramın ülkemiz için barış getirmesini huzur getirmesini, herkesin birbirini sevdiği bir Türkiye olmasını yürekten istiyorum, diliyorum. Az önce arkadaşlarımızı ziyaret ettik. Önce şunu söyleyeyim. Ülkede adalete ihtiyacımız var. Ülkede demokrasiye ihtiyacımız var. Ülkede barışa ihtiyacımız var. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. Çünkü adalet mülkün temelidir. Adaleti yarım sağlayamazsınız. Birilerinin iradesine göre de adalet olmaz. Adalet kamu vicdanı demektir. Savunma hakkının olmadığı, savunma hakkının kısıtlandığı, avukatların konuşturulmadığı, kişi kendisini savunacak diye duruşmalardan men edildiği bir düzende adalet sağlanmaz. Adalete hepimizin ihtiyacı var. Defalarca söyledik bir kez daha seslendirmek isterim. Biz hiçbir zaman 'kimse yargılanmasın' diye bir iddiada bulunmadık. Elbette ki yargılanabilirler ama yargılamanın adalet içinde olmas lazım. Silivri toplama kampında adalet yoktur. Burada yargılama da yoktur. Önyargılı bir anlayışla davalara bakılmaktadır. Biz rahatsız eden budur."


" TÜRKİYE ŞU ANDA YARI AÇIK CEZAEVİ GÖRÜNÜMÜNDE "


Yargılamalardan sadece kendilerinin rahatsız olmadığını bu konunun AB İlerleme Raporu'na da girdiğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:


"Eğer burada bu tür yargılamalar yapılıyorsa, sadece bizi rahatsız etmiyor. Bakınız AB İlerleme Raporlarında bu davalardan şikayet ediliyor. Gazeteciler tutuklu, milletvekilleri tutuklu, askerler tutuklu, üniversite öğrencileri tutuklu. Nedir bu kadar tutuklu olmalarının sebebi ? Bunlar demokrasi istiyorlar. Demokrasiyi istemek ne zamandan beri tutuklu olmayı gerektiriyor. Bunlar özgürlük istiyorlar. Demokrasinin olmadığı ülkelerde ancak bu kadar tutuklu olabilir. Kişi düşüncesini açıklayacak. Düşüncelerin özgürce dile getirildiği bir düzenin demokrasi olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. 'Sen düşünceni açıkladın. Ben düşüncene katılmıyorum. O zaman ben seni yakalayıp hapise atacağım ' Bu doğru değil. Silivri'de sadece insanlar kalmıyor. Onların yakınları da bir anlamda hapiste. Türkiye şu anda yarı açık cezaevi görünümünde. İnsanlar telefonla konuşmaktan korkuyorlar. 'Başbakan'ı eleştirsem başıma bir iş gelecek mi?' diye korkuyorlar" dedi.


" BU ÜLKENİN KURUCUSUNUN SAYGIYLA ANILMASINI ENGELLEMEK İSTİYORLAR "


CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına getirilen yasağa da değinirken de şunları söyledi:


 " Demokrasinin her geçen yıl her seçim sonrası daha da kökleşmesini derinleşmesini beklerken demokrasinin kısıtlandığını görüyoruz. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız olacak. Hepimizin kıvanç duyduğu beraber kurduğumuz bir Cumhuriyet Bayramı. Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına yasaklama mı gelir ? Bir bayramın yasaklandığını hangi demokraside gördük ? Ankara'da da yasak getiriyorlar. Bu ülkenin kurucusunun saygıyla anılmasını engellemek istiyorlar. Bir insanın elinde bir karanfil demetiyle gidip Mustafa Kemal Atatürk'ün heykeline bir çiçek bırakması ne zamandan beri suç olmaya başladı ? Ne zamandan beri yasaklanmaya başladı ? Türkiye bunu aşmak zorundadır. Yeni bir iklime yeni bir söyleme ihtiyacımız var. Düşüncelerine katılmadığımız insanların da düşüncelerini özgürce dile getirebilecekleri bir düzene ihtiyacımız var. İnsan hakkı ihlallerinin bu kadar artmış olması Türkiye açısından ciddi bir kayıp."


Kılıçdaroğlu, tutuklu gazeteci sayısının arttığını da belirterek, şöyle konuştu:


  " Brüksel'e ilk gittiğimizde tutuklu gazeteci sayısı 35 'ti. Yargı reformu paketinden sonra içerideki gazeteci sayısı arttı. İnsanlar içeride yatıyorlar. Hangi gerekçeyle tutuklandıklarını bilmiyorlar. ' Hangi gerekçeyle bir tutukluyuz ? ' diyorlar. Bir bilim insanı hayat kurtaran bir insan. Böbrek nakli yapacak, karaciğer nakli yapacak. 'Hayır' diyorlar 'Sen içeride kalacaksın' Bir milletvekili halkın oylarıyla seçilmiş. Halkın oyuyla seçilen bir milletvekilni siz hangi gerekçeyle hapiste tutuyorsunuz ? Parlamento yasa çıkarıyor. 'Somut gerekçelerin yazılması lazım' diye. Mahkeme kararına bakıyorsunuz hiçbir somut gerekçe yok. Eğer yargı organı yasama organını kontrol etmeye kalkmışsa, baskı kurmuşsa kimse kusura bakmasın yasama organı da onun başındaki kişi de görevini yapmıyor, demektir Güçler ayrılığı ülkesi var ama bir gücün diğerine tahakkümü sözkonusu değildir demokraside."


RESMİ TÖRENLERDE OLMAK KOLAY. HALKIN ARASINDA OLMAK ZORDUR


Kılıçdaroğlu daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bayram namazı çıkışı yaptığı konuşmada 29 Ekim Cumhuriyet Bayramıyla ilgili sözlerine cevap verdi. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın Ankara'daki tören yasağını ' Valiliğin aldığı özel bir istihbarat ' şeklinde değerlendirmesiyle ilgili olarak,  " Türkiye Cumhuriyeti istihbaratlar yönetilen bir ülke değildir Demokrasi var mı ? Var. Özgürlük var mı ? Var. Anayasasında ne yazıyor ? Toplantı ve gösteri yapma hakkı var her yurttaşın. ' İstihbarat geldi biz yasaklıyoruz ' Böyle bir anlayış olabilir mi ? " diye sordu.  Kılıçdaroğlu " Yasak geldiği için ben 29 Ekim törenlerinde değil halkın arasında olacağım. Onlarla beraber bayramı kutlayacağım. Resmi törenlerde olmak kolay. Halkın arasında olmak zordur. Ben CHP'nin Genel Başkanı olarak zoru seçiyorum. Eğer bir bedel ödenecekse orada o bedeli de ödemeye hazırım " dedi.


"Bu çağdışı bit anlayıştır.Korkulan bir anlayıştır " diyen Kemal Kılıçdaroğlu, " Bizim babalarımız dedelerimiz Ulusal Kurtuluş Savaşını,  ' Düşman geldi. Korktuk ' diye yapmadılar. Tam tersine üstüne yürüdüler. Yedi düvele karşı mücadele ettiler. Halkın egemenliğine dayalı Cumhuriyeti kurdular. Başbakan ve onun uzantıları yasak getiriyorlar. Yasağı kabul etmeyiz biz. 29 Ekim'de halkın arasında olacağım. Yurttaşlarımdan tek isteğim var. Herkes eline bir Türk bayrağı alarak gelsin. Cumhuriyetin kurulduğu TBMM'nin önünde saat 11.00'de olacağım " diye konuştu.


"SEN DEVLET DEĞİL MİSİN ? YASAKLAYARAK MI ÖNLEM ALIYORSUN ?"


Bir gazetecinin Ankara Valiliği' nin yasağa uymayanlarla ilgili gereğini yapacağını açıklamasını hatırlatması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:


" Ne söylerse söylesin. Bayram kutlamanın Cumhuriyet Bayramını kutlamanın izni olmaz. Bu halkın bayramıdır. Demokrasi bayramıdır, özgürlük bayramıdır. Cumhuriyeti o kadar kolay kurmadık. Biz bayrağımıza boşuna 'al bayrak' demiyoruz. Dedelerimizin kanının rengi var o bayrakta. Birileri kalkacak ' İstihbarat geldi ' diyecek. Sen devlet değil misin ? Yasaklayarak mı önlem alıyorsun ? Hiçbir şekilde istihbarat dayalı bir yasaklamayı demokrasiyle bağdaştırmıyoruz. Bunu söyleyen kişi de 'Bu ülkede ben Başbakanlık yapıyorum ' diyorsa, istihbarattan güç alan bir devlet başkanı olmaz. Başbakan demokrasilerden ve özgürlüklerden güç alır. Eğer saygın bir toplum olmak istiyorsanız önce demokrasiyi ve özgürlüğü getireceksiniz " şeklinde konuştu.


CHP Genel Başkanı daha sonra Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesinden ayrıldı.


PÇK (MK) (FOTOĞRAF)