Kemal Kılıçdaroğlu, Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) Swiss Otel’de düzenlediği toplantıya katıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın Türkiye’nin ekonomik durumunu anlatan sunumunun ardından konuşan Kılıçdaroğlu,  şunları söyledi:


“Faik Bey AKP’nin izlediği ekonomik politikalarının açmazlarını anlattı. Geldiğimiz nokta budur. Bütün sorun şu: Biz bu noktadan nasıl çıkarız? Bu açmazı nasıl açarız. AKP’nin izlediği ekonomi politikası, kriz döneminde Kemal Derviş ve arkadaşlarının ekonomiyi krizden çıkarmak için uyguladıkları politika. Aynı politika devam ediyor. O dönem finans sektöründe büyük sorunlar vardı. Bugün ekonominin en güçlü kesimi finans kesimi. Ama politika hiç değişmedi. Paradan para kazanma dönemi bütün hızıyla devam ediyor. Bu yılın başında herhangi bir yabancı, 1 milyon dolar para getirip İMKB’de banka senetlerine yatırırsa Ekim ayının sonunda 1 milyon 463 bin dolar olur. Böyle bir ekonominin ayağa kalkması mümkün değil. Yabancı sermayeye nasıl diyeceksiniz 'Gel reel sektöre yatırım yap' diye. Yüzde 46 karı hangi reel sektör verir?”


1997’DE 14’NCÜ BÜYÜK EKONOMİYDİK, ŞİMDİ 17’İNCİ EKONOMİYİZ

Hükümetin Türkiye’yi 2023’te ilk 10 ekonomi arasına taşıyacak politikalar üretmekten aciz olduğunu, tam tersine ilk 20 ekonominin dışına çıkaracağını kaydeden  Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:


 ”1987’de 14. büyük ekonomi idik. Şimdi 17’inciyiz. Bunu mutlaka düzeltmemiz gerekiyor. Nasıl? Birincisi, reel ekonomiyi finansın önüne çıkarmalıyız. At başı reel ekonomi olmalıdır. Finans sektörü reel ekonomiyi desteklemelidir. Ekonomi politikasını bunun üzerine inşa edemezseniz Türkiye sadece spekülatörlerin para kazandığı bir ülke haline gelir. Üretmeyen bir toplumun dinamizm kazanması, güçlü olması mümkün değildir. ABD merkez bankasının trilyonlarca dolar basıp dünyayı dolara boğmasının temel nedeni, ABD ekonomisini üreten ekonomi haline getirmesidir. Ama ekonomiden o kadar habersiz bir Başbakan var ki, Türk lirası çok değerli diye neredeyse göbek atacak. Niye Amerikalılar doların değerini düşürüyorlar? Bu gerçeği hala kavrayamamış bir ekonomi yönetimi var. Teşvik politikalarınızın tamamını reel ekonomi üzerine inşa edeceksiniz. Ama o teşvik politikalarınızı reel ekonomi üzerinde inşa ederken, Türkiye’yi bilgi toplumuna taşıyacak sektörlere öncelik vereceksiniz.”


TÜRKİYE 4+4+4 MODELİ İLE BİLGİ TOPLUMUNDAN ÇIKARILMAK İSTENİYOR

Türkiye’nin 4+4+4 modeli ile bilgi toplumundan çıkarılmak istendiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Herhangi bir ülke Türkiye’yi nasıl çağdaşlıktan koparabilirim, nasıl plan yapmalıyım, diye düşünürse aklına ilk gelecek model 4+4+4 eğitim sistemidir. Dinamizmi sağlayacak, insan beyninin en önemli madde olduğunun farkında olacak bir modele ihtiyacımız vardır. Dünyanın en stratejik ürünü insan beynidir. Bunu yöneten bir politika yürütülmelidir. Reel ekonomi, para ve maliye politikasını da bunun üzerine inşa edeceksiniz. Bakınız, AKP iktidarının bugüne kadar izlediği politikaların tamamı merkez bankası tarafından belirleniyor. Para politikası. Oysa dünyadaki bütün iktisatçılar bilirler ki, para politikaları kısa vadeli politikalardır. Kalıcı olan ekonomiyi yönlendirecek olan temel politikalar maliye politikalarıdır. O yüzden bu iktidarla bu ekonominin düze çıkması mümkün değildir” dedi.

İŞ ADAMI, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ, ÜNİVERSİTELER KONUŞMAKTAN KORKUYOR

 


“Sadece reel ekonomiye önem vermek yetmiyor” diyen Kılıçdaroğlu,  şöyle devam etti:


“Bir ekonominin sağlıklı büyümesinin temel yolarından biri de özgür tartışma ortamının yaratılmasıdır. Özgür tartışma ortamının olmadığı bir ekonomi de sağlıklı büyüme olmaz. İş adamı konuşmaktan korkuyorsa, örgütler konuşmaktan korkuyorsa, üniversiteler konuşmaktan korkuyorsa, ekonominin yanlış yere gittiğini kim söyleyecek? Sadece siyasal partiler mi? Bu ülkenin aydınları, örgütlü toplumları mutlaka konuşmak zorundadır. Demokrasinin olmadığı yerde sağlıklı ekonomik büyümeyi sağlayamazsınız. Örneğini isteyen eski Sovyetlere bakabilir. Biz AKP’ye şu teklifi yaptık. Gelin 12 Eylül darbe hukukunu da değiştirelim. Anayasadan daha kolay değişir darbe hukuku. Biz de size destek vereceğiz, darbe hukukunu değiştireceğiz. Ama AKP bizim bu teklifimizin elinin tersiyle itti. Darbe hukukunun geçirli olduğu bir ülkede sağlıklı ekonomik büyümeyi gerçekleştiremezsiniz.”


 

EKONOMİ GAZETECİLERİNE ELEŞTİRİ

Bu eleştiriyi yapmakta mutluluk duymadığını, ancak yapmak zorunda olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Gazetelerin ekonomi sayfalarına bakın, Türkiye güllük gülistanlık. Vatandaş şöyle algılıyor; 'Herhalde benim durumum kötü herkesin durumu iyi. Madem herkesin durumu iyi ise varsın benim durumun kötü olsun'  Bu algıyı yaratmak medyanın görevi değil, kimse kusura bakmasın. Gerçekleri yazmak medyanın görevidir” dedi.

BU İKTİDAR MUKAYESELİK ÜSTÜNLÜK NEDİR BİLMİYOR

Mukayeselik üstünlüklerin neler olduğunu bilmeyen bir iktidarın ekonomik anlamda ülkeyi aydınlığa çıkartmasının mümkün olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:


 “Türkiye’nin temel 3 mukayeselik üstünlük avantajı vardır. Birincisi tarım ve hayvancılık. Çok şükür öldürdük. İkincisi lojistik. Ülkenin bulunduğu coğrafya bakın. Hangi durumdayız bir bakın. Üçüncüsü insan gücü. Milyonlarca insan işsiz. İstatistik oyunlarıyla işsizliği azalttık diyor. 15 gün iş bulup çalışan adam iş güç sahibi sayılıyor. Reel ekonomiye önem vermemizde bu yatıyor. Üreteceksiniz, kazanacaksınız, hakça bölüşeceksiniz, istihdam yaratacaksınız. Olay budur. Reel ekonomide temel aktör sanayi ve sanayicidir. Sanayiciler korkudan konuşamıyorlar. Gazeteci olarak size bir sorum var, lütfen araştırın. Dışarıya televizyon ihraç ediyoruz, güzel. Bu televizyonun Türkiye’de üretiminden yaratılan katma değer nedir. Bilgi toplumuna vurgu yapmamızın temel nedeni katma değeri yüksek malların Türkiye’de üretimini sağlamaktır. Teşvik politikasını bunun üzerine kurmazsanız, Türkiye bilgi toplumundan kopar.”


 

Kamu yönetiminin saydam olması gerektiğini ve vatandaşın ödediği vergilerin hesabını sorabilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, çok önemli ihalelerin Kamu İhale Yasası’ndan çıkarttırıldığını belirterek, AKP’nin yolsuzluklarla battığını söyledi. Kılıçdaroğlu, krizden çıkaracak politikaların CHP kadrolarının üreteceğini de belirterek, halkına hesap verecek saydam bir iktidar hedeflediklerini anlattı.




NÜKLEER TEKNOLOJİYİ BİZİM İNSANIMIZ ÖĞRENECEKSE GELSİN

AK Parti’nin enerji politikalarını da eleştiren Kılıçdaroğlu, enerjiye hangi kaynakların ayrıldığını sorarak, “2013’te ilk 10’na giriyorsak sizin enerji kaynaklarınız ne olacak? Umudunu neye bağlamışlar. Ruslar nükleer santral yapacak, biz ondan kilowat saati KDV hariç 13.5 sente elektrik alacağız. Biz nükleer santrale itiraz ederken şu gerekçeyle, nükleer teknolojiyi bizim insanımız öğrenecekse gelsin. Nükleer teknolojiyi eğer bizim insanımız öğrenmeyecekse benim topraklarımda nükleer santralin ne iş var? Onların mühendisi çalışacak, onlar teknolojiyi bilecek, onlar üretecek, bana satacak. Ne gerek var, o zaman elektriği dışarıdan satın al” dedi.

Kılıçdaroğlu, ekonomini büyüdükçe, hakça bölüştükçe bir ülkenin itibarının artacağını belirterek sözlerine son verdi.


ÖA  (MK) (FOTOĞRAF)