CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu A Haber’de yayınlanan programda gazeteci Murat Akgün'ün gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Afyonkarahisar’daki cephanelik patlaması ile başbakanın açıklamasını eleştiren Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: "Eğer ben kalkıp şunu söyleseydim. Efendim mühimmat deposunda bir asker elini el bombasını aldı meraktan. O yüzden patlama oldu deseydim herhalde bütün Türkiye benimle alay ederdi. Derdi ki bir dakika, nasıl olurda bir asker eline el bombasını alacak meraktan ve mühimmat deposu patlayacak. Ben olaya başından itibaren dikkatli bir süreç içinde bakmaya özen gösterdim. Arkadaşlarımızı gönderdik, onlara da ilk uyarım şu oldu; Açıklamalarınızı özenle yapın diye. Fakat bakın olayın başlangıcında daha ateş sönmeden, alevler sönmeden sayın valinin yaptığı açıklama var bu bir kazadır diye. Arkasından belediye başkanının, arkasından sayın Veysel Eroğlu’nun el bombası düşmüş ve bir kaza sonucu patlama olmuş ve bu patlamayı küçümseyerek Hindistan’da, Pakistan’da da bunlar olabilir diye bir açıklaması vardı. Arkasından bir başka açıklama geldi. O da sayın Ertuğrul Günay’dan. Bu işin soruşturmasını askerlere vermeyin, askerler bunu kapatabilirler. Bizde tabi sorumlu bir yurttaş olarak, sorumlu bir parti olarak, bu ülkenin geleceğinde en azından katkısı olan, en azından bu ülkenin siyasetinde şu veya bu şekilde söz söyleme hakkı olan bir parti olarak bizde bu konuları araştırdık. Pek çok kişiyle konuştuk, yetkililerle konuştuk nedir bu olay diye.

Şimdi geldiğimiz noktada şuydu; evet bu olayda sabotaj kuşkusu çok ağır basıyor. Emekli olan askerlerle konuştuk. Yetkili olanlara sadece başsağlığı diledim. Genel Kurmay Başkanını arayıp başsağlığı diledim o kadar. Bir mühimmat deposunda patlama nasıl olur, hangi gerekçeyle olur, el bombası yere düştüğü zaman bir patlama olur mu? Mühimmat deposunda böyle bir olay olur mu?

Şimdi hükümet kanadından gelen bütün bilgileri topladığınız zaman halka verilen bilgilerin doğru olmadığını gördük. Açıkça söyleyeyim yapılan açıklamalar yalandı. El bombası yere düşerek mühimmat deposu infilak etmez efendim. El bombası yere düştüğü zaman patlama olmaz. El bombasını taşıyanlar, bilenler, bu konuda askerlikte bir parça bilgi sahibi olanlar el bombasının askerlerin sürekli yanında taşıdıklarını, dipçiğe çarptıklarını, onunla uyuduklarını, yattıklarını, kalktıklarını, hep bunu biliyoruz. Nitekim televizyon kanalları patlamadan sonra gittiler, yağmur gibi bazı evlerin çatısına el bombalarının düştüğünü, bazı televizyonda haber yapan arkadaşların ellerine el bombalarını alarak program yaptıklarını biliyoruz. Düşünün o kadar uzağa düşen el bombası patlamıyor. Bütün kuşkulara baktığınız zaman verilen bilgiler yanlış. Sabotaj ihtimali çok yüksek. Şimdi sayın başbakan meraktan diyor bir asker bunu eline aldı. Bir asker mühimmat deposunda bir bombayı meraktan alıp pimini çekmez. Sayın başbakanın açıklaması benim sabotaj iddiası çok güçlüdür söylemimi doğruluyor. Bu açıdan sayın başbakana teşekkür ederim bu bilgiyi açıkladığı için. O pimi çeken asker herhalde merak dolayısıyla çekmemiştir. O pimi çekmek mühimmat deposunda ancak kasıtla çekilebilir. Eğer doğruysa bu haber. Sayın Başbakana bu bilgi verildiyse. Ayrıca bir şey daha söyleyeyim. Bunu doğrulayan bir başka bilgi daha. Sayın Genelkurmay bir açıklama yaptı. Dedi ki, acemi askerler mühimmat deposunda yoktu. Kimler var orada? Demek ki askerlik konusunu iyi bilen, yetişmiş, konusunda uzman olanlar. Bir uzmanın alacak eline el bombasını merak dolayısıyla pimini çekecek ve ondan sonra bekleyecek patlama oldu mu, olmadı mı? Bu açıklama başlı başına gaf mı desem, aptallık mı desem tanımlamakta zorlanıyorum."

PATLAMAYA KAZA SÜSÜ VERMEK İSTİYORLAR

Sabotaj iddiasını kimsenin üstlenmediğin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Kim üstlenecek?" diyerek şunları kaydetti: "Bilemeyiz biz onu. Bakın, bu bir iddia. Sabotajda ciddi bir iddia. Ben şu soruyu yurttaşlarıma sormak isterim. Sabotaj, daha doğrusu mühimmat deposunda patlama meraktan mı olmuştur, sabotajdan mı olmuştur? Kendi vicdanlarında alsınlar tartsınlar. Meraktan patlama olmuştur diyorlarsa söyleyeceğim bir şey yok. Böyle bir şey olabilir mi? Bakın el bombası dendi arkasından bir açıklama daha geldi. O da gazetelerde yer aldı. Efendim 105 milimetrelik bir top yere düşmüş ve ondan ötürü patlama meydana gelmiş. O bilgide doğru değil. Bizim aramak istediğimiz şu; ben basın toplantısında da söyledim. Sabotaj tamam bu ciddi bir iddiadır. Ama kaza olması bunu hafifletmez. O daha da vahimdir. Bizim aradığımız nedir? Bizim aradığımız şu; halka niçin siz doğru bilgileri vermiyorsunuz? Sayın Başbakan efendim Veysel Eroğlu’nun yaptığı açıklama doğru değil demiş. Niçin başından beri söylemiyorsunuz bunu? Biz olayın üzerine gittikten sonramı aklınız başınıza geldi? Kaza süsü vermek istiyorlar. Bu doğru değil."

BİR ASKER MÜHİMMAT DEPOSUNDA MERAKTAN EL BOMBASININ PİMİNİ ÇEKMEZ

Başbakan Erdoğan'ın, 'Bütün şahitler şehit oldu' sözleri ile ilgili konuşan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: "Bu uzmanların işi. Bizim işimiz değil, politikacıların işi değil. Yani patlamayla ilgili bilgiler, araştırmalar, veriler, ele geçecek deliller, uzmanlar değerlendirecektir, açıklayacaklardır. Kimse kusura bakmasın ama o bilgiyi verenler Sayın Başbakanı aptal konumuna düşürmüşlerdir. Bir asker, yıllarını askerlik hizmetine vermiş bir asker mühimmat deposunda merak saikiyle el bombasını alıp pimini çekmez. Bu filmlerde bile olmaz. Hayatın olağan akışına yüzde yüz ters bir haberdir bu. Böyle bir şey olmaz zaten. Bu şu anlama gelir yani. Ben oturuyoruz burada el bombasını alıp pimini çekiyorum sizin cebinize koyuyorum ve meraktan bekliyorum patlayacak mı, patlamayacak mı? Bu ne kadar inandırıcıysa Sayın Başbakana verilen bilgide o kadar inandırıcıdır. Şöyle söyleyeyim; bende merakla bekliyorum beni nasıl mahkemeye verecekler. Merakla bombayı aldı ya eline Sayın Başbakanın söylediğine göre. Ve bir şey daha söylemek isterim ben Murat bey. Eğer ben Sayın Başbakan’ın yaptığı açıklamayı yapsaydım, yani merak saikiyle bir asker eline bombayı almış ve bu patlama olmuştur deseydim ben adım gibi eminim bütün AKP medyası benim üzerime müthiş bir saldırı, müthiş bir antipropagandayla saldırmıştı. Vay efendim siz bunu yaparsınız. Efendim elbette soruşturmanın nihai neticesi değil. Ama merak saikiyle mühimmat deposunda bir asker, deneyimli bir asker eline el bombasını alıp pimini çekemez, çekmez. Mümkün değildir bu. Hangi şeyi söyledilerse bugüne kadar hiçbirisi doğru çıkmadı."

MHP'NİN TAVRINI ELEŞTİRDİ

MHP'den gelen ve 'sabotaj iddialarının, kime ne faydası var' şeklindeki açıklamalarıda değerlendiren Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: "Yani sabotaj iddiasının hiç kimseye bir faydası yok. Biz neyi araştırıyoruz? Gerçeği araştırıyoruz. Bu ülkede 25 yurttaşımız şehit oldu. 25 kişi hayatını yitirdi. Siz bunu araştırmayıp da üstünü mü örteceksiniz? Siyaset kurumu bu ülkedeki her yurttaşın saçının teline zarar gelmemesini kendisine ilke edinmesi gereken bir kurumdur. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bu ülkede kim olursa olsun hiçbir şekilde zarar görmesini istemeyiz. Bir patlama oluyor, ciddi bir patlama bu. Bir mühimmat deposunun ne olduğunu acaba biliyorlar mı bu açıklamayı yapan arkadaşlarımız? O mühimmat deposunun çatısının nasıl yapıldığını biliyorlar mı acaba? Ben bilmem. Ama uzmanlardan öğrenirim. Ben bir şeyi konuşmadan önce en az 3-4 kişiye sorarım. Ondan sonra kanaat sahibi olursam bir açıklama yaparım. Bu olayda öyle. Mühimmat deposu nedir? Havadan atılacak bombada bile çatısı ona göre inşa edilmiştir. Bombanın içeriye girmeyeceği şekilde inşa edilmiştir, müstahkem hale getirilmiştir. Olay budur. Ama burada el bombası patladı deniyor, tavan uçuyor. Murat bey, el bombasıyla bir mühimmat deposunun tavanı ne zamandan beri uçtu? El bombaları var orada deniyordu. Saçılan mühimmata bakalım. Top mermisi var, havan var, mayın var, el bombaları var. Bu nedir? Hani el bombalarıydı sadece? Çok bilinmeyenli bir soruyla karşı karşıyayız. Bunun aydınlatılmasını istiyoruz biz. Tepkim buna kaza süsü vererek kapatmaktır. Benim arzum şu; bütün kamuoyunu tatmin edecek şekilde bütün ayrıntılarıyla kamuoyuna bilgi verin. Bakın bütün bu soruları soruyorum ben. Eğer sabotajsa ve Sayın Başbakanın dediği doğruysa sabotajı yapan orada pimi çeken askerdir. Eğer sabotajsa. Eğer fail aranıyorsa pimi çeken askerdir. Kimse bilmiyorum. O da benim dediğimi doğruluyor. Yani Sayın Başbakanın yaptığı açıklama benim söylediğimi doğruluyor. Merakı kısmını çıkarın, sözcüğünü çıkarın oradan bir askerin pimi çekmesi başlı başına zaten sabotaj iddiasını gündeme getirir. Başka ne olacak?"

Patlama sonrasında kimden bilgi aldığı sorulan Kılıçdaroğlu şunları ifade etti: "Bu konuda araştırma yaptığımı, sorduğumu, muvazzaflara sordunuz mu? Hayır. Ben emekli askerlere sorduğumu söyledim kendilerine. Kaldı ki bakın Murat bey, sorduğum uzmanların içinden sadece emekli asker, yani askerlik yapıp emekli olan yok. Bunların içinde aynı zamanda kimya mühendisi olup asker olanda var. Yani bu işin uzmanları derken işte askerlik yapmış tamam. Askerlik şubesinde askerlik yapmış veya uzun yıllarını orada geçirmiş bir askerden biz bilgi almıyoruz. Mühimmat deposu nedir, bu mühimmat nasıl saklanır, askerlerin bu konudaki talimatları nedir, bir mühimmat deposu nasıl inşa edilir, orada hangi emirler vardır, neler vardır, neler yoktur? Bütün bunların hepsini araştırıyoruz biz. Yoksa işte patlama oldu efendim bu böyledir. Bu iş o kadar ucuz değil, kolay değil. Bu konuda açıklama yapar mısınız? Tabi dedim açıklama yaparım. Ertesi günde yaptım zaten açıklamayı. Muvazzaftan biz bu bilgiyi istesek de zaten alamayız. Siyasi otorite buna izin vermez. Ama mühimmat deposu nedir, mühimmat nasıl saklanır, nasıl korunur, oraya nasıl girilir, nasıl çıkılır, nasıl inşa edilir, bu konudaki talimatlar nelerdir? Bakın, mühimmat deposunda olan mühimmatın fotoğraflarını dahi getirip baktık. Alman malı el bombaları. MKE Kurumu el bombaları, havan topu, mayın. Bunların hepsinin fotoğraflarına birebir baktık."

GENELKURMAY BAŞKANI'NA GÖRÜŞME TALEBİNDE BULUNMADIM

Genelkurmay Başkanı’na görüşme talebinde bulunup bulunmadığı sorulan CHP lideri, "Hayır. Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama yaptı zaten. Bütün bunların dışında konunun ciddiyetle araştırıldığını söyledi. Bekliyoruz araştırma nasıl olacak diye" dedi.

DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI

Dokunulmazlıkalrın kaldırılması konusunda, "Eğer MHP’yle anlaşır da gelirse AKP o takdirde siz ne yapacaksınız?" sorusuna Kılıçdaroğlu şöyle cevap verdi: "İkisinin oyları yetiyor zaten dokunulmazlıklarını kaldırsınlar. Bizim görüşümüz belli. Biz kendi görüşümüzde ısrar ederiz. Hayır efendim oylamaya gireriz niye girmeyelim? Efendim zaten burada grup kararı alınmıyor dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili olarak. Gizli oylama yapılıyor zaten. Herkes gidip kendi vicdani kanaatine göre oyunu verecektir. Öfkeyle kalkan zararla oturur diye güzel bir atasözümüz vardır. Olayları soğukkanlı değerlendirmek zorundayız. Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar sıradan koşullar değildir. Türkiye zor koşullarda, bir yönetim boşluğunda şu anda Türkiye. Bu yönetim boşluğu içindeyse ve bu iddia ciddiyse ki o iddiayı yapanlardan biriside benim. Bu ülkede ciddi bir yönetim boşluğu vardır. İktidar ülkeyi iyi yönetememektedir, bir kaos vardır. Türkiye terör bataklığına sürüklenmiştir, iç politika ve dış politika terör bataklığına sürüklenmesinde birebirini tamamlayan unsur haline dönüşmüştür. Bu süreç içerisinde bizim daha soğukkanlı davranmamız gerekiyor. Siyasetinde soğukkanlı davranması gerekiyor. Olaylardan yola çıkıp yasal düzenleme yapmak doğru değildir."

ŞEMDİNLİ OPERASYONU

Şemdinlide yapılan operasyon ile ilgili ise Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: "Tablo şu; bütün yurttaşlarıma soruyorum. 2002’de AKP iktidarına geldiğinde terör sıfırdı. 2012’deyiz, 10 yıl geçti aradan. Geldiğimiz tablo nedir? Terör batağı. Neredeyse 10’a yakın taburumuz şuanda teröristlerle çarpışıyor. Niye bu hale geldik biz? Kim getirdi bu hale ülkeyi? Sayın Başbakan her fırsatta Cumhuriyet Halk Partisi’ne çatıyor. Çünkü, çatacak başka bir yeri yok. Niçin çatıyor Cumhuriyet Halk Partisi’ne? Terör konusunda da bizi eleştiriyor. Biz iktidar değiliz. Türkiye’yi terör batağına sürüklemedik. Tam tersine uyardık, yanlış yapıyorsun dedik. Bu izlediğin politikayla terör sorununu sen çözemezsin dedik. Dış politikada yanlış yapıyorsun dedik. Terörü azdıracaksın dedik. Bizi Baasçı olarak suçladı. Anketler ne diyor? Halkın büyük bir kısmı Suriye politikasının yanlışlığını savunuyor. Yanlıştır diyor anketlerde. Şimdi halkımızın tamamı Baasçı mı oldu? O kadar çok yanlışlar yapıldı ki Murat bey. Bu yanlışların üzerine yeni yanlışlarla terörle mücadele ediliyor. Yanlışla sağlıklı sonuç elde edemezsiniz. Yanlış politikalarla bir yere gidemezsiniz. Türkiye’yi sağlıklı bir sürecin içine sokamazsınız. Bütün komşularımızla kavgalı haldeyiz. Siz kalkıyorsunuz kendi ülkenizde başka bir ülkenin iç çatışması için silahlı adam gönderiyorsunuz. Daha geçen gazeteci arkadaşlar Hatay’a gittiler, açıklama yapıldı. Dendi ki, Sağlık Bakanlığına ait ambulansla Suriye’ye silah götürüldüğüne ilişkin fotoğraflar var elimizde."

Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanının konuyu yalanlaması ile ilgilide, "Hiç önemli değil. Zaten bakan yalanlayacak tabi. Ne diyecek? Biz silah gönderiyoruz diyebilir mi? Uluslararası alanda kabul ettiği takdirde Türkiye büyük bir itibar kaybına uğrayacaktır" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Açın batı medyasını, fotoğraflar dahil, demeçler dahil, açıklamalar dahil, internet siteleri dahil hepsi var. Özgür Suriye ordusunun nerede olduğu, adresi var zaten. Bilmeyen mi var bunu? Niçin Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri bir kampa alınmadı? Bilinmiyor mu bu? Hatay konusunda, Hatay’a bakın, çok özür dileyerek söylüyorum gazeteciler gerçek anlamda gazetecilik yapmıyorlar. Hatay’a gitsinler. Hatay sokaklarını gezsinler, Hatay’da yurttaşlarla konuşsunlar. Herkes tedirgin."

HATAY'DAKİ KAMPLAR

'CHP milletvekillerinin alınmadığı kampı ziyareti denemeyi düşünüyor musunuz?' sorusuna Kılıçdaroğlu, "Hayır. Ben daha çok oradaki iş dünyasıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelip genel durumu onların ağzından dinlemek istiyorum" dedi.

Terörün Suriye tarafından, Esad rejimi tarafından Türkiye’de azdırıldığına dair yorumlara katılıp katılmadığı hakkında Kılıçdaroğlu: "Yorumlar var. Sırça köşkte oturursanız başkasının evine taş atmayacaksınız. Başbakan ‘elimde dosya var’ der, ‘bak ha yazarsanız dosyaları açıklarım’ diye bir havanın içine girerse, ona şantajcı denir" dedi.

OSLO MEKTUPLARI

Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç’un Oslo Mektupları hakkında ki açıklamaları ile ilgili konuşan Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: "Biz önce sorulan soruların yanıtlarını bekliyoruz. Bir şey söylediğimiz zaman AKP kanadından koro halinde saldırılar gelir. Bakan, Başbakan, Grup Sözcüsü, Parti Sözcüsü hep beraber saldırırlar. Bu sorulara karşılık şuana kadar tık yok. Niçin? Misak-i milli sınırlarını terör örgütüyle görüşen bir siyasal iktidar olabilir mi? Bu iddia ciddi bir iddia. Soru soruldu. Niye sesleri çıkmıyor? O açıdan bekliyoruz. Sayın Başbakan yurtdışından dönsün herhalde gazeteci arkadaşlar soracaklardır. Şöyle sorular var ne diyorsunuz Sayın Başbakan. Bizde merakla bekliyoruz" şeklinde cevap verdi.

Hükümetin dış politikasını eleştirirken batının egemen güçlerinin Ortadoğu’daki taşeronu olmayın demiştim. Bu ziyaretleri de bu bağlamda, bu eleştiri bağlamında dikkate almak gerekir. Zaten batının egemen güçlerinin dış politikadaki taşeronluğunu yapıyor bu hükümet. Kendi özgün dış politikası yok. Kendi ülkesinin çıkarları üzerine inşa edilmiş bir dış politikası da yok. Dış politikanın tamamı egemen güçlerin çıkarları üzerine inşa edilmiş. O kadar ki fazla ileri gittiler beysbol sopasıyla ilk ders verildi. İkinci ne oldu? Sayın Davutoğlu Birleşmiş Milletlere gitti. Yalnız kaldı. Birleşmiş Milletleri ağlama duvarına döndürdü. Amerikan Dışişleri Bakanı neredeydi? İçine düştüğümüz durum vahim bir tablodur. Dış politika konusunda. Suriye’de dahil, İran dahil, Irak dahil. Hangi ülkeyle bizim aramız iyi? Tamamen yalnızlaştık bu coğrafyada. Bir sefer Sayın Başbakanın söylemlerinin hiçbirisi Ortadoğu’da yankı bulmuyor. Dünyada da müthiş bir itibar kaybı var. Çünkü doğruları söylemiyorlar. İçerde doğruları söylemediğiniz zaman şu veya bu şekilde telafi edilebilir. Ama dış politikada doğruyu söylemezseniz adınız yalancıya çıkarsa kimse kusura bakmasın sadece o kişi değil, Türkiye’de itibar kaybediyor."

SURİYE'DEKİ SON DURUM

Suriye'deki son durumu değerlendiren Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Suriye açıklama yaptı. Tampon bölge savaş ilanı demektir. Bitti. Daha önemlisi, şimdi bakınız; Suriye politikasına baktığınız zaman ne diyorlardı? Esad 3 gün, 5 gün sonra gidecek, bir hafta sonra gidecek. O kadarki Sayın Başbakan hangi camide namaz kılacağını da ilan etti. Geldiği noktaya bakın. Buyrun gitsin bakalım Sayın Başbakan Suriye’ye gidiyor mu? Irak’a gidiyor mu? İran’a gidiyor mu? Mısır’a gidiyor mu? Kendisine önerdik, yapmayın dedik. Mezhep bağlamında Ortadoğu’ya girilmez. İnanç bağlamında, dış politika yapılmaz. Ülkelerin çıkarları vardır. O çıkarlar bağlamında yapılır. Ama bizim sözümüzü dinlemediler. Ve Türkiye’yi bir batağa sürüklediler. Öyle bir batağa sürüklediler ki şimdi çıkmak istiyorlar ama çıkamıyorlar. Kendilerine yine yol gösterdik. Yapmayın, iki tarafı da çağırın Suriye’den, İran’ı çağırın, Rusya’yı çağırın, burada yeni bir konferans yapın bu sorunu nasıl aşabiliriz diye. Gerekirse başa dönün. Yapmadılar. Biz bunları denedik dediler. Oysa hiç denemediler. İran bölgede güç olmaya başladı. Bağlantısızlar toplantısını yaptı. Mısır güç olmaya başladı Ortadoğu’da. Daha ciddi bir güç olmaya başladı. Yalnızlaşan bir Türkiye var. Türkiye AKP iktidara gelmeden önce böyle miydi Ortadoğu’da? Sözü dinlenen bir ülkeydi, saygın bir ülkeydi. Gerekirse her ülkenin güvenebileceği, iki düşman ülkenin bile güvenebileceği Türkiye vardı. İsrail’in, Suriye’nin, Irak’ın, İran’ın, Türkiye’yi hakem olarak görürlerdi. Şimdi düşman olanların ortak düşmanı Türkiye. Suriye ve İsrail bakın ikisi düşman. Ortak düşmanları kim? Türkiye. Bizi buraya hangisi getirdi? AKP’nin izlediği dış politika getirdi. Eğer siz bu dış politikayı bu kadar daha da ileriye götürürseniz, bu şekliyle sürdürürseniz Türkiye yalnızlaşacaktır. Avrupa’da da yalnızlaştı."

 

GÖ (RT)