KCK/TM davasının öğleden sonraki bölümünde, Takibe Turgay ile ilgili okunan telefon tapelerinden birinde geçen konuşmada Mustafa isimli kişi için istediği paraya ilişkin konuşma soruldu. Söz konusu konuşmaya ilişkin açıklama yapan Turgay, Kürtçe yaptığı konuşmada, Mustafa isimli kişinin Van’da üniversite okuyan oğlu olduğunu belirttirken, mikrofon kapatıldı. Savunmasına ilişkin Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz’a Kürtçe yazılmış dilekçe sunan Turgay’ın dilekçesi, "Mahkememizin anlamadığı bir dilde verdiği dilekçe kendisine iade edildi" denildi.

Okunan belgelerde sık, sık 'Federal Kürdistan Bölgesi’ne' gittiği belirtilen Turgay ile ilgili savunma yapan avukat Müzeyyen Nergiz, "Savcılığın sanıklar hakkında lehte olan delilleri toplamadığını biliyoruz. Oysa küçücük bir araştırma yapıldığı takdirde sanığın ailesinin yarısı Federal Kürdistan Bölgesi’nde yaşıyor" diyerek, Turgay ailesinin "Federal Kürdistan Bölgesi’nde" yaşadığına dair resmi belgeyi mahkemeye sundu.

Takibe Turgay’ın ardından DTK Kadın Meclisi üyesi Hacire Özdemir ile ilgili delil ikamesine geçildi. İddialarla ilgili söz verilen Özdemir’in Kürtçe savunması mikrofonun kapatılması ile engellendi.

Daha sonra dosyanın sanıkları aleyhine beyanda bulunan "Papatya" ve "Mercek" kod isimli gizli tanık beyanları okundu. "Papatya" adlı gizli tanığa göre yerel yönetimlerde olan Özdemir’in, "Demokratik Özgür Kadın Hareketi" adına toplantılara katıldığı belirtilirken, "Mercek" kod isimli gizli tanığın beyanına göre ise kent meclisinde yer aldığı ve kadınlara ideolojik eğitim verdiği belirtildi. Özdemir’e ait bilgisayarda elde edildiği öne sürülen yasa dışı bilgilere yer verilen duruşmada Avukat Müzeyyen Nergiz, yasadışı olarak belirtilen belgelerin Kürtçe müzik ve birkaç resim olduğunu ifade etti. Kürtçe müziğin suç unsuru olarak iddianameye konulmasına tepki gösteren Nergiz, "Müziğin yasaklandığı dönemi geride bıraktığımızı düşünüyorduk. Fakat yanılmışız. Müvekkilim 'örgüt yöneticisi' olarak yargılanmaktadır. Oysaki 'örgüt yöneticisi' birinin bilgisayarında çıkacak belgeler bunlar olamaz" dedi.

Tüm sanıklar adına söz alan Avukat Mesut Beştaş, müvekkillerinin güvenlik gerekçesi ile saat 05.00’da uyandırıldığını ve 06.00’ya kadar bekletildiğini, getirildikleri Diyarbakır Adliyesi’nde ise saat 10.00’a kadar duruşma için bekletilerek mağdur edildiklerini dile getirerek, yaşanan mağduriyetin giderilmesini istedi. Sanıklarla ilgili isnat edilen suçlamalarla, kapatılan DTP ve daha birçok sivil toplum örgütünün faaliyetlerinin yargılandığını dile getiren Beştaş, "Bu dava Başbakan’ın imzasıyla yayınlanan 'Bölücülükle mücadele eylem planı' ile oluşturulmuştur. Başbakanlık tarafından düzenlenen ve Başbakan’ın imzasının yer aldığı bu belgenin celbini istiyoruz" dedi.

Son olarak konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, devletin "Korku devleti" haline geldiğini, kendisi gibi düşünmeyenleri korkutan bir devlet şekline büründüğünü ifade etti. Sanıklar aleyhine hazırlanan iddianamede hiçbir öldürme yada bombalama eyleminden bahsedilmediğine işaret eden Aktar, içeriğin tamamen siyasi parti faaliyetleri, seçim çalışmaları ve özel hayatlarına ilişkin diyaloglardan oluştuğunu kaydetti.

Verilen kısa aranın ardından sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti duruşmayı 13 Nisan Cuma gününe erteledi.

MT(GG/SSA)