PKK’nın şehir yapılanması KCK’nın yönetim ve Siyaset Akademisi kadrosuna ilişkin aralarında Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile yayıncı Ragıp Zarakolu’nun da bulunduğu 140’ı tutuklu 205 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde görüldü. Duruşma çıkışında aralarında Van Bağımsız Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, BDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy, BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, BDP İstanbul İl Eşbaşkanı Asiye Kolçak’ın ve bazı sanık avukatlarının da bulunduğu bir grup, “Faşizme karşı omuz omuza”, ”KCK halktır, halk burada”, ”KCK tutukluları onurumuzdur”, ”Savunma haktır engellenemez” sloganları atarak bir süre yürüdü.

HUKUKSUZLUKLARLA KARŞI KARŞIYAYIZ

Cezaevi giriş kapısı yanındaki boş alana gelen grup daha sonra basın mensuplarına bugün duruşma salonunda yaşanan gerginlik ve mahkeme heyetinin kararı ile ilgili açıklamalarda bulundu. İlk açıklamayı Avukat Fırat Epözdemir yaptı. Bugün savunmaya karşı inanılmaz bir saldırı ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Epözdemir şunları söyledi:

“Burada görülmekte olan dava Türkiye açısından tarihi davalardan biridir. Ancak bu davada inanılmaz derecede hukuksuzluklarla karşı karşıyayız. Bugün duruşma salonuna girmek isteyen arkadaşlardan kimlik istenilmiş. Bir kartla ancak duruşma salonuna girebilecekleri belirtilmiştir. Bunu kabul etmeyen meslektaşlarımızın bir bölümü kart almadan içeri girmişler, dışarıda kalan meslektaşlarımız içeri alınmayınca buna itiraz eden arkadaşlarımız mahkeme başkanına durumu iletmişlerdir. Mahkeme başkanı bir şey yapamayacağını beyan etmiştir. Yani düşünebiliyor musunuz? Bir mahkeme başkanı burada bir kolluk gücüne ‘Bir avukatı içeri alabilirsin? Yada alamazsın?’ şeklinde bir talimat bir şey söyleyemeyeceğini ifade etmektedir. Bu durum kabul edilebilir bir şey değildir. Bu durum üzerine avukat arkadaşımız Hüseyin Boğatekin dışarı çıkmak istemiş. Bu seferde jandarmanın fiziki saldırısına, darbına maruz kalmıştır. Bir avukat arkadaşımız mahkeme salonunda jandarma tarafından darp edilmiştir.”

İDDİANAME SANIKLAR VE MÜDAFİLERİN BULUNDUĞU ORTAMDA OKUNUR

Yaşanan hukuksuzların avukat arkadaşlarına yapılan saldırıyla bitmediğini ifade eden Epözdemir, “CMK’nın 191. Maddesi çok açık çok nettir. İddianame duruşma salonunda sanıklar ve müdafilerinin bulunduğu bir ortamda tamamı okunur. Buna rağmen mahkeme heyeti iddianameyi özet geçmek istemiş. Biz bu duruma itiraz etmişiz. Bu duruma karşı itirazımızı reddetmiş. İtirazın reddine karşı itiraz ettiğimizde de bize yazılı olarak bir itiraz yapmak durumunuzdasınız demişlerdir. İlgili maddede belirtildiği gibi itiraz yazılı olarak olduğu gibi sözlü olarakta mahkeme heyetine yapılabilir. Tüm bu taleplerimiz reddedilince müvekkillerimiz de gerek kendi taleplerinin, gerekse müdafilerinin taleplerinin reddedilmesini protesto etmişler. Mahkemede duruşmayı Perşembe gününe ertelemiştir. Biz savunma hakkına önem veriyoruz. Perşembe gününden itibaren savunma hakkına daha da hassasiyetle yaklaşmasını bekliyoruz ve talep ediyoruz” dedi.

ETNİK OLARAK KÜRTLERE BASKI YAPIYORLAR

BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel de KCK Davası'nın siyasi bir davanın olduğunu burada Kürt siyaseti ve BDP’nin yargılandığını belirterek şöyle konuştu:

“Dün avukatlarda ifade etti. İddianame okunduğunda, BDP’nin faaliyetleri ve bütün programı neredeyse yargılama konusu olmuştur. Dün yaşananları siyasi boyutu bir kenara bırakırsak hukuki olarak ciddi şekilde mağdur olduk. Avukat arkadaşımız ifade etti. Bunu kabul etmediğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Avukat arkadaşlara yönelik yapılan fiili saldırıyı kabul etmiyoruz. Bunu kabul etmeyen ailelerde dışarı çıkarıldı. Ara karar olarak duruşma seyircisiz yapılma kararı alındı. Biz Aysel (Tuğluk) hanım ve Halil Aksoy arkadaşımızla mahkeme başkanıyla görüştük. Mahkemenin seyircisiz olamayacağını milletvekilleri olarak girip izlemek istediğimizi söyledik. Ara karar aldıklarını bundan taviz veremeyecekleri söylediler. Biz dilekçesi aldık gerekli işlemleri yapacağız. Bunun takipçisi olacağız. Avukatlarda burada can güvenliği yoksa rahat savunma yapamıyorlarsa burada sadece bir oyun sergileniyor hepsi bir tiyatro. Umarız böyle değildir. Asıl olan savunma hakkının gaspıdır. Savunmanın görev yapamamasıdır. Bunun üzerine tutuklu arkadaşlarımız bunu protesto etmişlerdir.”

Özel yetkili mahkemeler (ÖYM) baştan beri siyasi karar veriyor. Hatta etnik kökene göre karar verdiğini ki kanımız nerdeyse güçleniyor. Etnik olarak Kürtlere baskı yapıyorlar. Bu hukuksuzlukla ilgili Adalet Bakanı'nı aramaya çalıştık. Ama bize dönmedi. Buradan çağrı yapıyoruz. Kamuoyu aracığıyla çağrı yapıyoruz. Sağlıklı mahkeme sürsün, avukatlar savunma haklarını kullanabilsinler diye.”


SAVUNMAYA YAPILAN BİR SALDIRI

Duruşma salonunda jandarma tarafından darp edildiği öne sürülen Avukat Hüseyin Boğatekin de “Fiziki müdahalenin önemini gereksiz buluyoruz. Çünkü topyekün savunmaya yapılan bir saldırı. Müvekkillerimizin kutsal savunma hakkına yapılan saldırı. Bu benim şahsımda savunmaya saldırdılar. Amacımız duruşmayı, yargılamayı tıkamak değildir. Aksine adil bir yargılamanın sağlanmasıdır. Bizim mesleğimizin varoluş sebebide budur. İki gündür bu nedenle çaba harcıyoruz. Bu saldırıyı hukuki olarak takip edecek olsakta o kadar önemli değildir. Önemli olan burada bulunan müvekkillerin adil olarak yargılanmasıdır. Dileriz ki, adil yargılanma Silivri duruşma salonlarında kendini gösterir. Bu tür baskıların mesleğimizin icrasında bizi engelleyeceğini düşünmüyoruz” dedi.