Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülru Necipoğlu, Kayseri Şehir Tiyatrosu'nda düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, Mimar Sinan'ın yaşadığı dönemde verdiği eserlerle Osmanlı mimarisiyle bütünleştiğini, o dönemin adete 'Sinan dönemi' olarak iz bıraktığını anlattı. Mimar Sinan'ın Osmanlı İmparatorlğu'nun topraklarının büyük çoğunluğunda eserleri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Necipoğlu, şunları söyledi:

''Mimar Sinan Osmanlı'nın topraklarının olduğu 3 kıtata mimari alanda izler bıraktı. Mimar Sinan'ın merkez planlı kubbeli camilerin planları, İtalya'daki kubbeli binalarla benzerlik gösterir. Sinan'ın bu konuda kendine has bir üslubu var. Sinan etnik kimliğiyle ilgili takıntılı değildi. Kenidisini 'Kayserili Sinan' olarak tanımlamıştır, batıda 'Türk Mikelanjı' olarak tanıtılmıştır. Sinan'ın mimari dehası Osmanlı'da kabul görmüştür, eserlerini yaparken deprem olayını da hesap edip ona göre önlemler almıştır. Bugün Sinan'ın eserleri depremden etkilenmeden bu yüzden ayakta kalmıştır.''

'SİNAN, DÖNEMİNİN EN ÖNEMLİ MİMARI'

Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alina Payne de konuşmasında, Mimar Sinan'ın biyografisini anlatıp çağdaş İtalyan meslektaşlarıyla karşılaştırdı. Prof. Dr. Alina Payne şöyle dedi:

''Mimar Sinan eserlerinde devletin, yani Osmanlı Devleti'nin tüm gücünü, desteğini arkasına aldı. Bu nedenle eserlerini kısa sürede bitirdi ve geride sayısız eser bırakabildi. Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan'a eserleri ve yapımı konusunda büyük destek verdi. Aynı dönemde İtalya'daki Sinan'ın meslektaşlarının böyle bir şansları yoktu. İtalyan mimarlar eserlerini uzun yıllarda tamamlayamadı ama Sinan, devlet desteğiyle çalıştı. Mimar Sinan, döneminin en önemli mimarı. Bunu tüm dünya kabul etmeli.'' 

Konferansa katılan konuşmacılar Mimar Sinan'ın şehircilik anlayışı ile ilgili bilgi verdi. Sinan'ın eserlerinin fotoğraf sunumu yapıldı.



VD(OE/COŞ)