Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kuşadası Belediyesi ve Ege Üniversitesi İşbirliği’yle, Kadıkalesi’nde 11 yıl önce başlayan kazı çalışmalarında arkeologların ezberini bozacak kalıntılara ulaşıldı. Kazılara başkanlık eden Ege Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı ve Bizans Sanatı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeynep Mercangöz, kale kazısı diye başladıkları çalışmaların buluntularla farklı bir yola girdiğini söyledi.

MEZAR BEKLERKEN SARNIÇ BULDULAR

Kazı Başkanı Prof. Dr. Mercangöz, manastır kazıları sürerken çok sayıda çömlek, kuyumculuk kalıpları, cam-seramik üretim malzemeleri bulduklarını belirterek, "Manastırın altında bulduğumuz anıtsal yapı ise en büyük keşfimiz. 2011 yılındaki kazı çalışmalarımızda kilisede büyük bir altyapı bulduk. Kiliselerde yaygın olarak kutsal mezarların bulunduğu kripta görürüz. Efes’teki Yuannis Bazilikası ve Saint Jean Kiliseleri’nin altında Yahya’nın mezarı vardır. Ama buradaki kilisenin altındaki bulduğumuz böyle büyük anıtsal yapısı yok. Belki burası da böyle bir mezara ev sahipliği yapıyor. Fakat henüz mezarı bulamadık" dedi.

Kazı yapılan bölgede küçük bir mezar altyapısının dışında büyük bir anıtsal altyapı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Mercangöz, "Olasılıkla 5 ya da 6'ncı yüzyılda bu altyapının üzerine bir sütunlu bazilika inşa edilmiş. Ancak daha sonra Bizans’ın son yıllarında bu bazilika biraz plan değişikliğine uğramış sütunları duvar içine saklanmış. Yapının biraz daha batıya mekanlar eklenmiş. Güneybatı köşeye sarnıç ve şapel yapılmış, boyutlar büyümüş. Farklı mimari farklı plan ortaya koymuşlar. Belki de önceki yıllarda höyük üzerine kurulan bu yapı depremde yıkıldı. Orta Bizans’ta bu yapı güçlendirilerek yeniden kullanma gereği duyulmuş. Bu yıllarda kilisenin de anlamı değişiyor. Burası piskoposluk merkeziyken 13'üncü yüzyılda başpiskoposluğa yükseliyor. Dolayısıyla anıtsal yapıyı daha görkemli kılıyorlar ki biz bunu mimari yapısıyla daha iyi algılayabiliyoruz. Buradaki yapı henüz tam açılmamasına karşın Yerebatan Sarnıcı'nın küçük bir kopyası" diye konuştu.

ÖNEMLİ BİR ÜRETİM MERKEZİ

Batı Anadolu arkeolojisine yeni ve önemli veriler kazandıran Kadı Kalesi kazılarında bir ilkin ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Mercangöz, kilise kalıntılarında genellikle rahiplerin ve din adamlarının mezarlarına rastlandığını, oysa buradaki kazıda kadın ve çocuk mezarları da bulduklarını söyledi. Prof. Dr. Mercangöz, "Kilise yapısının üst bölümlerinde sıradan vatandaşların bulunduğu mezarlar açtık. Mekanlar açığa kavuştukça burasının özellikle bir mezar yapısına dönüştüğünü bulduk. Altın sırma işlemeli piskoposluk atkıları ile pek çok değerli kalıntı bulduk. 13’üncü yüzyılın sonunda yaşanan depremde bu alan kullanılmaz hale gelen kale yıkıntıları kaldırmadan üzerine tekrar bir seramik, cam üretimi ayrıca kuyum üretiminin yapıldığına dair kuyum kalıplarına ulaştık. İkona üretimini sıradan insanlar yapmaz. İkona manastırlarda üretilir. Burada önemli ikona örnekleri de bulduk" dedi.

DNA VE GEN HARİTALARI ÇIKARILACAK

Kale ve içindeki kilisede buldukları insan kemiklerini DNA testine göndererek bir gen haritası çıkarmaya çalışacaklarını da anlatan Prof. Dr. Mercangöz, şunları söyledi:

"Kadıkalesi kazı çalışmalarımızda normalde açtığımız her mezardaki kemikler antropolojik olarak değerlendirilip ölünün kimliğiyle ilgili araştırma yapılıyor. Geçen yıldan burada yaptığımız kazılardan çıkan 5 ölüden alınan DNA, Türkiye'de diğer antik kentlerde ve ören yerlerinden toplananlarla karşılaştırılmak üzere gönderildi. İstanbul’dan gelen bir hekim arkadaşımız aramızda. Kendisi bir cerrah ve kendi ekibiyle gen araştırması yapıyor. Kazılarımızda çıkan mezarlarda araştırmalar yaparak çalışmalarımıza bir özgünlük kazandırıyor."

Kadıkalesi kazıları, 50 işçi, 10 uzman ile yürütülüyor.



LS(İÖ/CK)