Tutuksuz sanıklardan restoran sahibi Ünsal Pervanlar, “Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum. Herhangi bir suç örgütünün üyesi değilim” dedi. Mahkeme Hakimi Kargılı’yla savunmasının süresi konusunda tartışma yaşayan Ahmet Gülüm ise, “Eski bir sporcuyum, 158 kez voleybol milli takımlarında oynadım. Voleybol Federasyon Başkanlığı yaptım. Devletin mevcut kurallarını çok iyi bilirim. 2005 Universiade oyunları ile benim hikayem başladı. Bu arada benim bir tapem yok. Sadece bir şirket sahibi olduğum için buradayım. Şirketim birçok kaynağı devlete aktarmış durumdadır. 17 yılla hak etmediğim bir şekilde yargılanıyorum. Hayatımın kimyası değişti. İzmir’in tanıtımı için en etkili bir filmi hayata geçirdik şirketimin aracılığıyla. Universiade filmiydi bu. O başarıdan sonra Büyükşehir Belediyesi, kendi raylı sistemi için bizimle irtibata geçti. Bu film de hayata geçirildi. Bu film Türkiye’nin en iyi kadrosuyla çekilmiş ve belediyeye fatura edilmiştir. Bilirkişi, muazzam bir matematikle arada 400 bin lira fark var diyor. Bu filmin birebir kopyasıyla ilgili birçok kişiden fiyat aldım. 77 binle 25 milyon dolar arasında konuşuyoruz. Biz ihalenin öncesinde belediye yetkilileriyle görüştük. Bu iş başka türlü olmaz. Onlar ne istediğini anlatacak, biz de neler yapabileceğimizi anlattık. Ben Kış Oyunlarını da aldım. Sistem bu şekilde gidiyor. Şirketimin danışmanlık nezdinde konuşması gerekiyor. İzmir’e gelmem, burada ne olduğunu bilmem. Bir de bu örgütün lehine eylemde bulunacağım. Örgüt üyeliği suçlamasını kabul etmem mümkün değil. Eğer olursam, üyesi değil bir örgütün lideri ya da başkanı olurum. Kimse Savcıdan bahsetmiyor. Oturuyor, yazıyor hakkımızda. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğim. Geldiğim nokta bunu gerektiriyor. Böyle konumlanmak bizi kırıyor. Dünyada 7 milyar insan yaşıyor. Önemli olan adalet değil vicdan. İçeri alıyorlarsa da rahat uyurum” diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Kargılı tarafından “Şov yapma” diye uyarılan Gülüm, salonda oturan tutuksuz sanıklardan eski milli voleybolcu Mehveş Arzu Bağdatlıoğlu’nu göstererek, “Onun adı başka bir Arzu ile karıştırılmış. O nedenle burada. O, Türk voleybolunun efsanesidir. Onu buraya layık gördüler. Üzülüyorum” dedi.

SANIKLARIN İFADELERİ TAMAMLANDI

Tutuksuz sanıklardan Namık Kemal Sertoğlu, “Suçlamayı kabul etmiyorum. İhale açıldıktan sonra evrakların hazırlanmasında görev alırım. Şirketim sürekli ihalelere giren bir firma değildir. Maliyet bilgisi bizim şirketimizin ürettiği bir bilgidir. Mehmet Sayar’ı sadece ihale için geldiğim gün gördüm. Kendisini tanımam” dedi. Spornet firması çalışanı olduğunu söyleyen Mehveş Arzu Bağdatlıoğlu da, “Mali hesaplama yapılırken, senaryo oluştuktan sonra araştırma yapılır. Şirket kendi kar oranını da koyarak maliyet üzerinde ihaleye girer. Film ortaya çıktıktan sonra bunun sinemalarda gösterimini FİDA film yapar. İZBAN tanıtım filminin maliyeti 724 bin liradır. Yüzde 12 ile 15 arasında kar ederiz” dedi. Mesleğinin kuyumculuk olduğunu söyleyen Çağlar Haspolat da, “Belediye’nin 2010 yılı yaz sinemaları olayıyla ilgili suçlanmaktayım. İngiltere’de yaşayan Şule Han Ulusoy, İzmir’e gelirdi. Bana ihale yapılacağını söyledi. İhalenin şartlarını öğrenmek için Ercan Mertbilek’e inceleme yapmasını istedim. Kendisi ihaleyi giremeyeceğimizi söyledi. Şule, istekli olduğumu gördü. Kendisi, ekipman araştırması yapacağını söyledi. Ben kiminle görüştüğünü bilmiyorum. Yaptığı araştırmada maliyetin yüksek olduğunu gördüm. Bu işe bu yüzden girmedim. Şirketim ilk kez İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde ihaleye girmeye teşebbüs etti. İhaleye fesat karıştırmadım. Diğer firma yetkililerini şahsen ve fiilen tanımıyorum. Anlaşma da yapmayıp, telefon görüşmesi de yapmadım. Gıyabımda yapılan telefon görüşmelerinde ismim geçmiş. Suçsuzum, beraatimi istiyorum” dedi. Ercan Mertbilek ve Barış Büyükgüçlü’de suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme heyeti, ifadesi alınmayan sanık Mustafa Nafi Kaya, Bülent Cankurtaran ve İngiltere’de tedavi gördüğü belirtilen Şule Han Ulusoy’un ifadelerinin alınamadığını belirtti.

SEÇİM BÜROLARINA RAKI GİDİYORDU

Mahkeme heyeti, bir anlamda iddiaları ile operasyonların başlamasını sağlayan belediye şirketi Gran Plaza’nın eski çalışanı müşteki Cem Cevahir Kiraz’ın dinlenmesine geçti. Bu sırada mahkeme başkanı iddianamede müşteki olarak yer almasına rağmen, Kiraz’ın müşteki olarak değil ihbarcı olduğundan bu yönde ifadesinin alınacağını söyledi. Kiraz ifadesinde şunları söyledi:

“Polis ve savcılıkta verdiğim ifadelerin doğrudur. Ben bu işlerin nasıl olduğunu biliyorum. Banket bölümünde çalışmaktaydım. Banketin Fuar 4 Nolu Hol’de deposu vardı. Yüzlerce rakı ve meşrubat içecekleri vardır. Mustafa Alper Kaynar, bana irsaliyesiz mallar çıktığını söyledi. Kendisi amirimdir. Genel Yüdür Yardımcısıdır. Düzensizlik olduğunu söylemişti. İrsaliyesiz mal çıkmayacağını belirtti. Bunun üzerine benim adımı arıza olarak çıkardılar. 27 Şubat sabahı irsaliyeleri merkeze götürdüm. Masamda bir tutanak gördüm Üzerinde Başkanlık Aziz Kocaoğlu, Çankaya seçim ofisi, Atlantis oteli yanı ve bir sürü malzemenin adı vardı. İki de imza vardı. Amirim Alper Kaynar, bana, benimle seçim süresi boyunca görüşme dedi. Senin muhatabın Haydar Ballı’dır dedi. Ben başkan ile bu konuyu seçimler bittikten sonra görüşmek istedim. Ne zaman görüşmek istesem beni hiç görüştürmediler. Özel kalem müdürü çarşamba günü görüştüreceğini söyledi. Gittiğimde tavırları değişmişti. Savcılığa şikayette gittiğimde, sizin hakkınızda çete kurmaktan suçlama var, ifadeniz alınacak dendi. Ancak çete olmadığımız savcı tarafından kovuşturmaya yer yoktur kararı verildi. Sadece seçim bürolarına zamanında gelen sandviçleri görmezdik. Ama bundan önce sandviçleri tek tek görür sayardık. Seçim bürosuna giden malzemeler arasında çay, şeker, meyve suyu ve rakı da vardı. Seçim zamanında malzemelerin çıkışı artmaya başladı. Sanekpa şirketinden sandviçler alınırdı. Sandviçler şirketin aracıyla gelirdi, bizden meyve sularını alıp seçim bürolarına götürüyorlardı. Görüyorum burada kimse kabul etmiyor. Rakı tüm seçim bürolarına gitmezdi, kutlama yapılacak bürolara giderdi. Bunları götüren Süleyman Dursun’dur. Benim depo sorumlumdur. Hala kendisi Grand Plaza da çalışmaktadır. Bir de Hakan Yavuz götürürdü. Detaylarını onlar biliyorlardı. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, buna karşı çıkıyordu. Bu talimatları Ballı ve Derbentoğulları veriyordu. Haydar bey, baştan talimatı bana vermişti. Seçim bürolarının isteklerini karşılamamı istedi. Başkan Kocaoğlu’nun yediği fındık, badem ve fıstıkları görevli gelip alırdı. Süleyman Dursun, 15 gün boyunca saat 06.30 da depoya gelirdi. Kocaoğlu’nun yediği fındık, badem, incir ve fıstıkları korumasına verirdi. Ballı’ya depoda açık olduğunu, bu konuda ne yapacağımızı sordum. Kendisi bana “Hallederiz. Zeki Bey’den haber bekliyoruz' dedi. Ben işten atıldığım süreye kadar haber gelmedi. Haydar bey, bana çıkan malzemeleri resmi organizasyonlara giydireceğini söyledi. Bu olaylardan sonra benim görevime son verildi. Maddi açıdan zor durumdaydım. Şirket içinde tefecilik yapan birinden borç aldım. İkimiz de işten çıkartıldık. Derbentoğulları bizi işten çıkarttı. Beni neden işten çıkarttı çok öğrenmek istedim. Dört ay benle konuşmadı. Babam ve ben iki kişi daha vardı, bunlardan bir tanesi de Vakkas Seyhan’dı. 8 ay sonra kendisiyle kafede görüştük. Derbentoğulları, bana “sen salaksın aptalsın, belediyedeki yolsuzlukları bitirmek sana mı düştü' diye çıkıştı. Vakkas, Derbentoğulları’nın kayınbiraderidir. Başkan’ın bu olaylardan haberi yoktur. Ben polise ve savcılığa tek resmi evrak vermedim.”

Söz alan Derbentoğulları ise Kiraz’ın kendisinden borç aldığını söyledi. Kiraz’ın ifadesi sırasında tepki gösteren dinleyicilerden Haydar Ballı polis tarafından dışarıya çıkarıldı.

SAVCIDAN MÜTALA

İfadelerin tamamlanmasının ardından Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Sedat Özen mütalasını verdi. Savcı Özen tüm tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamını istedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Cahit Kargılı, avukatlara Savcı’nın mütalasına karşı yarın saat 16.00’ya kadar savunma süresi verdi. Bu saatten sonra mahkeme mütala ve avukatların tahliye taleplerini değerlendirip, ara karar verecek ve ikinci duruşmanın tarihi belirleyecek.

NE BİLİRİM, NE TANIRIM

Duruşmanın bitiminin ardından Başkan Aziz Kocaoğlu, “Sanıkların ifadesi bitti savunmalar verildi, adı neyse adını bilmediğim kişi şahıs olarak dinlendi. Yarın da avukatlar savunma yapacak, ondan sonra da karar verilecek. Biz de kararı heyecanla bekliyoruz” dedi. Kocaoğlu, Kiraz’ın iddialarıyla ilgili olarak, “Ne diyeyim iddialarla ilgili. Ne bilir, ne tanırım. İlk defa burada gördüm ben o arkadaşı. Tanımam bilmem bilemiyorum. Herkes gibi oturuyorum, izliyorum duruşmaları, atladığım bir şey olmasın diye izliyorum” diye konuştu.



DHA(İÖ/AAA)