İZMİR Büyükşehir Belediyesiyle ilgili görülen davanın verilen aranın ardından sanıklar Başkan Kocaoğlu, Ali Süha Sabuktay ve Pınar Ağabay’ın vekili avukat Ercan Demir, “20 yıla yakındır bu mahkemede görev yapıyorum. Avukatlığa başladıktan bir hafta sonra DGM’de de görev yaptım. Ali Sabuktay yönünden baskı altındayım. Çünkü 20 yıllık arkadaşım. Uzun süredir tanıdığım için inanarak konuşacağım. Tedirgin olarak da konuşuyor olabilirim. Örgüt suçlamasını saymıyorum. 4 alımla ilgili ihaleye fesat karıştırmak suçlamaları var. Bunlardan dolayı kuvvetli suç şüphesi nedeniyle tutuklama kararı var. Dört suçlamayla ilgili öncelikle onun görevine bakmak gerekir. Merhum Priştina’nın davetiyle göreve başlamıştır. Tek uzmanlığı tanıtımla ilgili iletişimdir. 99 yılında göreve başlamış, İzmir yayıncılığın faaliyeti değişince İZENERJİ’ye bu görev devredilmiştir. Burada o işi yapmaktadır. 2010 yılına kadar yaptığı tek iş bu. İZENERJİ, ihale yapmıyor, büyük alım yapmıyor. 2010 yılından sonra ana sözleşme değişiyor. Bu değişiklikten sonra şirket, KİK’ten yararlanmak için başvuruyor. Bu nedenle İZBAN tanıtım filmini alıyor, ilk büyük alım da budur. Tanıtımla ilgili toplantılarda o da bulunuyor. Bulunmasını her türlü işten sorumluluk gibi algılanmış iddianamede. Tape kayıtlarında fotoğraf çekimiyle ilgili nasıl yapılacağına dair görüşmede Sabuktay da var. Zaten az konuşur. Bu alımı İZENERJİ şirketi yapmamış. Nasıl müvekkilim bunla suçlanabilir. Hiçbir ilgisi yok. İZBAN tanıtım filminin gösterimiyle ilgili ihaleyi İZENERJİ yapmamış. Destek hizmetleri dairesi yapmış. Alakası olmamasına rağmen Sabuktay sorumlu tutuluyor. Bu iki suçlama bakımından iddianameye bakıldığında İZENERJİ ile Sabuktay’la bir ilgisi yok. Sayın savcının iddianamedeki görüşü olmasa bu dava olmayacak. İZBAN tanıtım filmi bir ihale değil, doğrudan alım. Şevval Sam konseri de aynı şekilde. Yapamazsınız diyebilirsiniz ama bu bir alım ihale değil. Biz burada olmayan bir şeyi varmış gibi gösterip suç entegre edip bunun üzerinden yargılama yürütüyoruz” dedi. 

Demir, lehlerine 90 bilirkişi rapor bulunduğunu belirterek, “Lehimize olan raporları görmediniz. Bilirkişiler arasında da farklılıklar var. Görüş farkları varsa neden tutuklular. Yeni yasa ile ÖYM’ler konusunda düzenlemeler yapıldı. Büyükşehir davası bugün açılacak olsaydı, o mahkemelerde görülecekti ve izin alınacaktı. Bizim davamızda izin alınmalıydı. Cezaya ilişkin bir düzenleme bir kısım insanlar tarafından uygulanır diğerleri için uygulanmaz olabilir mi? Farklı uygulamak asla olamaz. Bu davanın tutuklu olarak yargılamaya devam etmesinin hiçbir izahı yok. Meclis Başkanı’nın veya bir bakanın hukukla ilgili bir şey söylemesi çok ta hoş değil. Bu sanıkların neresi tehlikeli. Adli kontrole tabi tutulmasın diye bilirmiyiz? Yani bunlar topluma zarar verir diye bilirmiyiz? Tutuklama tedbiri yerine neden diğer adli kontrol sistemlerini uygulamayalım?” dedi. Sabuktay ise, “Tahliyemi istiyorum” dedi. Büyükşehir Belediyesi satın alma müdürü Mehmet Sayar da, çalışkan ve dürüst bir insan olduğunu söyleyip, suçlamaları kabul etmedi. Sayar, ihale mevzuatlarının uygulandığını dile getirdi. 

BİLİR KİŞİLER MAHKEMEDE DİNLENSİN

İzmir 8'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Büyükşehir Belediyesi davasında öğleden sonraki oturumda konuşan Avukat Özkan Yücel, sendikacıların firma yetkililerini ihaleye girmemeleri için tehdit ettikleriyle suçlandıkları konuda mahkemenin yanıltılmak istendiğini söyledi. Yücel, olay anında telefon kayıtlarından orada bulunmadıkları görülen sendikacıların buna rağmen suçlandığını söyledi. Avukat Serdar Dabakoğlu ise bilir kişilerin mahkemede dinlenmesini istedi.

Duruşmada, Destek Hizmetleri Şube Müdürü Mehmet Sayar’ın Avukat İsmail Hanoğlu, tahliye talebi konuşmasında Savcı’nın ihale mevzuatına aykırı tüm hükümler ihaleye fesat karıştırma olarak yorumladığını söyledi. Sayar’ın diğer avukatı Sardar Dabakoğlu ise bilir kişilerin hazırladıkları raporla hem belediye ile hem de Kamu İhale Kurumu’yla taban tabana zıt düştüğünü söyledi. Bilirkişi raporları hazırlayanların Mahkeme huzurunda dinlenmesini çünkü kendilerine yöneltecek çok soru olduğunu söyledi.

Tutuklu sanık Genel İş Sendikası 3 No’lu Şube Başkanı halen ne ile suçlandığını anlamadığını, suçlamaları da kabul etmediğini söyledi. İhaleye girmemekle tehdit ettiği iddia edilen firma yetkilisini tanımadığını belirten Konca, “İhaleye giren başka firmalar da varken niye özellikle Akdeniz firmasının yetkilisini tehdit edeyim ki?” dedi.

Konca beraatini talep etti. Belediye işçisi ve sendika yöneticisi Cafer Alt da iddiaları reddedip, evde eşi ve iki kızının beklediğini belirterek tahliyesini istedi. 

Sendikacıların avukatı Özkan Yücel, Mahkeme üyelerine “Mahkemenize sahip çıkın, aldatılmasına izin vermeyin” dedi. Savcılık’ın yönlendirme için tüm hazırlığı yaptığını belirten Yücel, sanıkların olay yerinde olup olmadığına yönelik telefon kayıtlarının bulunduğu CD’nin ısrarlı taleplerine karşın ancak 6 ay sonra ilk duruşmadan birkaç gün önce kendilerine teslim edildiğini belirtti. Kayıtları incelediklerini belirten Avukat Yücel, saat 10.00’daki ihale öncesi isteklilerin ihale evrakı verilmediği ve tehdit edildikleri iddiasıyla ilgili davada dosyada saat 08.12 ile 14.50 arası kayıtlarının verildiğini söyledi. Yücel “Böylece Mahkeme’nin kafasında sendikacıların olay sırasında orada bulundukları izlenimi yaratma kastı var” dedi.

Yücel 10 Kasımda yapılan ihale konusunda 2 mağdur beyanı, 23 Kasım’da yapılan ihale için 1 mağdur beyanına karşılık, aralarında devlet memuru, güvenlik görevlisi ve polis memuru olan 18 kişinin 'Herhangi bir olay yoktu' diyen tanıklar olduğunu söyledi. Ancak Savcı’nın 18 kişinin ne söylediğine hiç bakmadığını belirttikten sonra müvekillerinini tahliyesini istedi.

ADALET, KIZIMIN SEVGİSİNİ ÇALDI

Hakan Say savunmasında, “4 ihaleye fesat karıştırıldığı iddiasına maruz kaldım. Sanatçı isimlerinin bizimle ilgili olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Ben ihaleye fesat karıştırıldığı suçlamasını anlamakta zorluk çekiyorum. Aslında her şey ortada. Biz gizli bilgi, yaklaşık maliyet hesaplarında bulunmadık. Tape kayıtlarımı göz önüne aldığınızda idarede görevli olan herhangi biriyle görüşmedim, rüşvet vermiş miyim. Bu soruların hepsi ortada. Siz de biliyorsunuz Başkan. 14 aydır tutukluyum. Hukukun bana tanıdığı sınırları hiçbir zaman aşmadım. Dava dosyasında yer alan bir rapor geçti elimize. Lehime bir durum. İddianamede yer almıyor. Benim aldığım 17 ihale ve doğrudan alımla ilgili araştırma yapılmış. Bu ihalelerin incelenmesi sonucunda kanuna uygun şekilde yapılmış. İddianamedeki bilirkişi raporlarında usulsüzlük tespit edilmiş, fakat aynı dosyadaki başka bir raporda usulsüzlük tespit edilmemiş. İhaleleri alırken mevzuata aykırı bir durum söz konusu değil. İddianame hazırlanırken, tüm suçlamalara farklı bir gözle yaklaşılmış. Kanun önünde tüm vatandaşlar eşittir. Herkes eşitse ben tutuklu yargılanırken bu dava dosyasında kat ve kat cezalarla yargılanan insanlar neden tutuksuz yargılanıyor? Bunu anlayamıyorum. Adalet sonradan geri veremeceği şeyleri baştan almamalı.  Tutuklandığımda kızım 4 yaşındaydı. Kızım şu an 5 yaşında. Adalet benden kızımın sevgisini çaldı. Kızım bana yabancı” dedi. Say’ın konuşurken gözleri doldu.

EVLENMEK ZORUNDAYIM, TAHLİYEMİ İSTİYORUM

Tutuklu sanıklardan Ata Karataş ise, “Ben ihaleye fesat karıştırmadım. Hayatım boyunca ihalenin süreçlerini dahi bilmem. Ne yazık kı Halim Bey’i de kendimi de yaktım. Odasındaki konuşmadan dolayı. Ben maaşlı bir çalışanım. Uzun süredir maaş ta alamıyorum. Nişanlıyım 14 aydır, Ailesi de beni bekliyor. Annem ve babam var. Polisler eve geldiğinde 1 saat içinde gelirim demiştim onlara ama 14 ay oldu dönemedim evime. Evlenmek zorundayım, tahliyemi istiyorum” diye konuştu. 



UB,TT (İÖ/RT)