Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde ilk olarak ESHOT Yapı Tesisleri Daire Eski Başkanı Rafet Bayan, savunmasını yaptı. Bayan, “Polis bana ısrarla soru sordu. Suç örgütü anlamında bir şey söylemedim. Görevim gereği komisyonda yer aldım. Yasadışı herhangi bir eylemim yoktur. Herhangi bir suç örgütüne üye değilim. Böyle bir örgüt de yoktur. Kapalı durak ihalesinde kimseden emir alıp vermedim. Zaten yer tespiti de yapılmıştır” dedi. ESHOT Stratejik Geliştirme Daire Başkanı Turgay Akkaya ise, “İddianamede fesat karıştırma ve örgüt üyesi olmakla suçlanıyorum. İhale komisyonunda görev yapıyorum. İhale komisyonunda mali konularda yardım ediyorum. Beraatimi talep ediyorum” diye konuştu. Destek Hizmetleri Daire Başkanı Besim Gültekin de, “34 yıllık memurum, 20 yıldır da ESHOT'ta çalışıyorum. ESHOT, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şemasına göre çalışıyor. Ben herhangi bir suç örgütüne üye değilim. Bir suç işlemedim. ESHOT encümen üyesiyim. Yaptığımız ihale yasaya uygundur. Maliyet açısından da her hangi bir sakınca yoktur” dedi.

HER YANKILANAN TELEFONU DİNLENİYOR SANMAYIN

ESHOT Destek Hizmetleri Daire Başkanı İbrahim Tuz da, “750 durak ihalesine fesat karıştırmadım. Bilirkişi raporuna göre suçlama dayatılmıştır. İdaremiz fiyat araştırması yaparak bedeline göre ihaleye çıkartmıştır. Bir tek bedeli, reklam firmaları vermiştir. Satın alma başkanlığı genel müdürlüğünün talebi ile ihale fiyatı istedik. Sadece iki firma rakam verdi. Üç gün süre ile ilanı uzattık. Bir gelişme olmadığından idarenin zararı olmasın diye 6 milyon 400 bin liralık bir rakam çıktı. Biri 700 bin euro, birisi de 3 milyon euro fiyat verdi. Biz devletin fazla kazanması için çaba harcadık. İddia edildiği gibi muhammen bedel düşürülseydi, zarar çok olacaktı. Saklı gizli yapılmış gibi gösterilen bu ihale, herkese duyurulmuştur. Kamu, zarara uğratılmamıştır” dedi. Tuz’un, “Telefon dinlemeleri nasıl yapılıyor. Beni arayan firma yetkilisinin sesi yankılanıyordu” sorusuna, mahkeme başkanı, “Dinleme öyle yapılmıyor, siz her yankılanmayı dinleniyor sanmayın” dedi.

GAZETECİ SORUSU

Mahkeme Başkanı Kargılı, Ersu Hızır’a, gazeteciyle yaptığı telefon görüşmesini sordu. Kargılı, “Bir gazeteciyle telefon görüşmeniz var. Orada “yapılan ikinci durak ihalesi gecekonduları kapsamıyor. Yaklaşık maliyeti içeriden firma öğrendi' diyorsunuz. Bu bilgiyi nereden aldınız” diye sordu. Bunun üzerine Hızır, “Ben onu somut bilgiye dayalı olarak söylemedim. Zaten basında çıkan durak modelleri vardı. Konuşmada yanlış anlama var. İçişleri Bakanlığı müfettişleri bizi ifadeye çağırdı. Bu konuyla ilgili sorulan sorulara cevap vermiştim. Benim çıkarımım bundan dolayı olmuştur” dedi.

ESHOT’ta makine mühendisi Tarık Tuncer, suçlamayı kabul etmeyerek, “İhaleyi kazanan firma, her ay 60 durak teslim ediyordu. Biz gidip kontrol ediyorduk. Fotoğrafını çekiyorduk. Komisyonda üç kişiyiz. Eksiklik var mı yok mu bunu belirliyorduk. Metro ve kaldırım çalışmaları nedeniyle firma edimi yerine getirirken duraklarla ilgili sorularla karşılaşınca, bize döndü. Biz de vatandaşların gelen taleplerine göre yerlerini değiştiriyorduk” diye konuştu.

DURAKLARIN YERLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ

ESHOT’ta şehir plancısı olarak çalışan Utku Cihan da, “750 durak listesini komisyon olarak biz belirleyip değiştirdik. Çete üyesi değilim. Suç işleme kastıyla hareket etmedim. İhaleyi kazanan firma tüm işlevlerini yerine getirmiştir. İzmir Büyükşehir Belediyesi tüm gücüyle hizmet için çalışmakta. ESHOT ulaşım sistemine göre, durakların yerlerini değiştirdi. Bu yasada da vardır. Sözleşmede ve teknik şartnamede bunlar belirtilmiştir. 6 bine yakın durak vardır. Bunlar uydudan da tespit edilmiştir. Değişen 394 durak, İZBAN ve metro çalışmaları nedeniyle değiştirilmiştir. Değişen duraklar tamamen eski durak yerleridir. Değişen duraklarda, vatandaş ve muhtarlardan gelen taleplere göre de değişmektedir” dedi.

ESHOT’ta yüksek mimar Nilüfer Altınkaya ise “Birçok durağın tamiratı ve bakımı gerekmektedir. Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nda birçok durak revizyona alınmıştır. Bunlar 750 durak ihalesi kapsamında yapılmış, sözleşmesi uzatılmamıştır. Sadece kent mobilyası yenilenmiştir. Bizim ihalemiz mobilyanın yenilenmesi değil, reklam alanının kiraya verilmesidir” dedi.

11 AYLIK ZAMANIMIZ ÇALINDI

Tutuksuz sanıklardan Yapı Tesisleri Daire Başkanı İbrahim Yetmen, suçlamaları kabul etmeyerek, ihalelerin şartnameye göre ve sözleşme kapsamında yapıldığını belirtti. Başka suçtan tutuklu bulunan Karabağlar Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Hulusi Gülşen de, “Dernekler, hukuki tüzel kişiliği olan bir birimdir. Belediyeye bağlı değildir. Müfettişler, raporlarını teftiş kurulu başkanına verir. Belediye dışında diğer birimlerle yazışma yapabilir. 11 ay önce örgütün kurucusu ve yöneticisi olarak tutuklandım. Bana başka bir örgüt suçu yüklendi. Başka mahkemede yargılanacağım. 11 aylık doluluğum var. Yapılan iş başkanlık makamına imza için gitti. Spor kulubünün bir fotoğrafı çekildi. O fotoğraf yüzünden dava açıldı. Spor kulüplerini il dernekler masası denetler. Başka kişiler tarafından denetlenmez. Denetlenmesi halinde Valilikten izin alınması gerekir. Biz Başkan’a, o anki konunun fotoğrafını yansıtmak istedik. Üst yazıyla sunmuyoruz. Sadece bilgilendirme amacı ile rapor düzenledik. Bu raporu müfettişler ve arkadaşlarımla birlikte düzenledik. Direk başkana bağlıyız. O dönem işleri yoğun olduğundan görüşemedik. 2011 de mülkiye müfettişliğine geri dönmek için bakanlığa yazı yazdım. Raporu dönemin Genel Sekreteri Ersu Hızır’a kapalı zarfla verdim. Bu raporlar, bilgi notudur. Başkan bu raporlara dayanarak soruşturma başlattı. Adı geçen kişiler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Beş yıllık görevim boyunca, Başkan, hiçbir zaman hukuktan ayrılmamamızı istedi. Görevim zamanında imtihanla 17 müfettiş aldım. Spor kulübü, dernekler statüsündedir. Teknik anlamda bir teftiş yapmamız mümkün değildir. Örgüt suçlamasını kabul etmiyorum. Bir yıl zamanını kaybetmeyi sınava girecek olan öğrenciye, 9 ayı doğum yapan anneye, 7 ayı doğum yapan prematüre anneye, 1 dakikayı uçak kaçıran birisine, 1 saniyeyi, kaza yapan birisine, 1 saliseyi de altın madalyayı kaçıran atlete sormak lazım. 11 aylık zamanımız çalındı” dedi. Büyükşehir Belediyesi Halkla İlişkiler Koordinatörü Pınar Ağırbaş da, “Şevval Sam’ın konserinin ihalesine fesat karıştırmadım. Yapılan ihalenin sonuçlanması sonrasında konserin düzenlenmesinde ve organizasyonda yer aldım. İhaleye girmedim. Beraatimi istiyorum” diye konuştu.

ŞALLAR İPEK YERİNE ÇİN MALI GELMİŞ

Tutuksuz sanıklardan Büyükşehir Belediyesi Eski Protokol Müdürü Mehmet Örs, şal alımlarında ihaleye fesat karıştırmadığını belirtti. Örs, “Biz başkanlığa bağlı olarak çalışırız Talebin net olarak nerden geldiğini hatırlamıyorum. Genel Sekreter Pervin Hanım’dan geldi diye bilmiyorum. Bu yazışmaları yaptık. Biz alımlarda yer almadık. Şalları satın alma müdürü kontrol ettikten sonra, malları biz teslim alıyoruz” dedi. Mahkeme başkanı Kargılı, “Şallar ipek yerine Çin malı mı gelmiş?” diye sordu. Bunun üzerine Örs, “Ben ürünleri görmedim” dedi.

BUNLAR AHLAK ABİDELERİ

Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Süleyman Sırrı Aydoğan da, ilk olarak geçen Salı günü kimlik tespiti için buraya geldiğini belirterek, “Salonun girişinde yazan 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi yazısını okudum. Sonra listede tanıdığım kişilerin ismini gördüm. Bunlar son 40 yılın İzmir’e isimlerin yazdırmış ahlak abideleri. Bunların bu listede işi ne diye kendi kendime sordum. Ben bu mahkemelere çok geldim. Adli Tabip olduğumdan rapor yazdım. Yazdığım hiç bir raporum bozulmadı. Raporlarımdan birinde, sanığın biri, idam yerine evine gitti. Şimdi 60 yaşından sonra, burada bulunmak gücüme gidiyor. Bornova’da iki dönem görev yaptım. Milyonlarca liralık ihalelere girdim. Kocaoğlu benim dostum, arkadaşımdır. Onun gibi dürüst bir insanı bulamazsınız. Ben gördüm ki, iddia makamı yasal yollardan kaçmış” dedi.

UMRE ZAMANIMIZ GEÇTİ, HAÇ ZAMANI DA GEÇİYOR

Aydoğan, “Beni üzen sıkan budur. Bana bugüne kadar kimse adımı sormadı. Bir organizatör gibi burada ifade veriyorum. Başkan ve altındakiler yasa dışı bir iş yapmamıştır. Ben bunu yasal hakkım olarak kullandım. Bizim Umre zamanımız geçti, Hac zamanımızda geçiyor. Ben bu davada neyle suçlanıyorum bilmiyorum” dedi. Başkan Kocaoğlu, Aydoğan’ın da savunmasını dinledikten sonra adliyeden ayrıldı.

ARA VERİLDİ

Sırrı Aydoğan’n ardından tutuksuz sanıklar Deniz Badalı, Şeyda Durakkoca, Zühal Derin, Özgür Ozan Yılmaz, Ziya Şahin, Sema Civelek, Ahmet Şemsettin Ersöz, Ahmet Aşçıoğlu, Kanber Dönmez ve Ayşen Kalpalı’nın da savunması alındı. Böylece 130 sanıklı davada ifade veren sanık sayısı 90’a ulaştı. Yarın da sanık ifadelerinin tamamlanacağı, cuma günü de sanık avukatlarının savunma ve taleplerinin alınarak ara karar verileceği bildirildi.

 

DHA(İÖ/AAA)