ÜNİVERSİTELERİMİZDE ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ KIYIMINA HAZIRLANILIYOR


Sloganlar eşliğinden burada açıklama yapan Eğitim-Sen Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Betül Korkut, "12 Eylül'ün üniversitelerin başına bela ettiği yegane kurum YÖK bir kez daha bilimsel ve akademik özgürlüğü ayaklar altına alarak, 50/D uygulamasıyla bugün İTÜ'de, yarın Türkiye'nin dört bir yanındaki üniversitelerimizde araştırma görevlisi kıyımına hazırlanıyor. Yüzlerce üniversite öğrencisi cezaevinde, akademisyenler cezaevlerine atıldı bu ülkede, bugün 50/D uygulamasıyla yapılmaya çalışılan bu kıyımın kendisi de AKP'nin bu bilim düşmanı uygulamalarının göstergeleridir" diye konuştu. Eğitim Sen İstanbul 6 No'lu Üniversiteler Şubesi Başkanı İsmet Akça da, "AKP İktidarı, kendisinden farklı düşünenlerin ses çıkaramayacağı, kendi düşüncesinin dışında bilginin üretilemeyeceği, eleştirinin yapılamayacağı düşüncenin ifade edilemeyeceği baskıcı bir üniversite istiyor. Sadece kendisini destekleyenlerin, muhafazakar kadroların var olduğu bir üniversite, kendi suretinde bir üniversite yaratmak istiyor. Bunu da, bu sürece en çok direnen araştırma görevlilerine saldırarak gerçekleştirmek istiyor. AKP, bugün YÖK, rektörlükler üzerinden, araştırma görevlilerinden başlayarak, ekmekle oynamaya çalışıyor" dedi.


90'A YAKIN ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ HAKKINDA KARAR VERECEK TEK KİŞİ REKTÖR


14 günden beri çadırda nöbet tutan İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü Araştırma Görevlisi İlke Kızmaz, 22 Haziran'da YÖK tarafından İTÜ Rektörülüğü'ne bir görüş yazısı yollandığını hatırlattı. Kızmaz bu yazının da Torba Yasa'yla birlikte azami sürelerde yapılan değişiklik sebebiyle süreleri aştığı iddia edilen araştırma görevlilerinin işine son verilmesini belirten bir görüş yazısı olduğunu aktardı. Bu yazı sonrasında iki araştırma görevlisinin işine son verildiğini söyleyen Kızmaz, "Bu yazı yüksek lisansta 3 yıl, doktorada 6 yılını tamamlamış araştırma görevlilerinin ilişiklerinin kesilmesi yönünde bir görüş yazısıydı. 50/D diye bir kadroda istihdam ediliyoruz biz. Bu kadro aslında lisansüstü öğrenimi devam ettiği sürece atanmamızı sağlayan bir kadro. Ama YÖK'ün görüş yazısı bu kadronun tanımıyla da çelişen bir şey. Biz daha güvenceli olan 33/A kadrosuna geçirilmek istiyoruz. Ama İTÜ Rektörlüğü yeni göreve geldi, Ağustos ayında, İTÜ Rektörü, kendisi araştırma görevliliğinde 33 ay geçirilmesine ilkesel olarak karşı olduğunu söylüyor. Yani doktora bitse de geçirme taraftarı değil. Dolayısıyla güvencesiz bir kadroda işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya 90'a yakın araştırma görevlisi mevcut şu an. Bunların 10'unun ilişiği kesilmiş durumda, 8'i resmen, ikisinin de her an kesilmek üzere" diye konuştu. Kızmaz, rektörlüğün önüne 18 Ekim'de çadır kurduklarını anlatarak, "O gün yönetim kurulu tek gündemle toplandı rektörlükte, hakkımızda karar vermek için. Bu yönetim kurulundan bu konu hakkındaki karar yetkisinin rektöre devredildiği sonucu çıktı. Şu anda 90'a yakın araştırma görevlisi hakkında karar verecek tek kişi rektör olarak seçilmiş oldu" dedi. Konuyu görüşmek için rektörle konuşma taleplerinin cevapsız bırakıldığını, sadece rektör yardımcılarıyla görüşebildiklerini de sözlerine ekleyen Kızmaz, "Görünen o ki, rektör bu araştırma görevlilerinin işine son vermekte kararlı. Biz de direnmekte kararlıyız, işimize sahip çıkıyoruz. Biz de arkadaşlarımız geri alınana, özlük haklarımız güvence altına alınana kadar burada mücadele etmeyi sürdüreceğiz" diye konuştu.


İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Araştırma Görevlisi Ervin Sezgin de, "Bu yeni YÖK Yasası'yla yapılmak istenen aslında tamamen bu işi sözleşmeli duruma düşürmek, iş güvencesini ortadan kaldırmak, sadece araştırma görevlilerinin, asistanların değil, yardımcı doçentleri hatta profesörler ve doçentlerin bile bir kısmını sözleşmeli çalıştırmak istiyor" dedi.


TT(FOTOĞRAF)